Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '10

 
Kategori
Deneme
 

Sizin kahramanınız kim?

Sizin kahramanınız kim?
 

"RESİM:ALINTI" SİZİN KAHRAMANINIZ KİM?


 

Ne güzeldir çocuk olmak. Başucunuzda uykuya dalmanız için masal okuması annenizin ya da babanızın. Dudaklardan akıp gelen cümlelerde yer bulmak kendinize. Pamuk prenses oluvermek mesela. Belki Külkedisi Sinderalla, belki de güzel saçlı Rapunzel. Büyükannenize bana da kırmızı bir başlık yapar mısın diye sormak. Sinbad’a inanıp da bütün halıların uçacağını varsaymak. Ovalamak kömürlükte bulduğunuz eski bir lambayı içinden cin çıkacak, çıkacak da “dile benden ne dilersen.” diye sormasını ümit etmek.  

 

Büyüdük ama. Büyüdük de ne değişti. Belki eskisi kadar çok inanmıyoruz kahramanlara ama yine de seyrettiğimiz bir filmde ya da okuduğumuz bir romanda başrol oyuncusunun yerine veya asıl oğlanın- asıl kızın yerine koymuyor muyuz kendimizi geçici bir süre içinde olsa. Gerçek hayatın yükünden uzaklaşıp da geçici bir süre için o öyküye dâhil olup o zamanda, o mekânda yaşamıyor muyuz? Somuttan uzaklaşıp soyuta yakınlaşmıyor muyuz? 

 

Oyunların içinde yaşayan tiyatro sanatçıları, aktrisler ve aktörler şanslı olmalılar. Hayatın her anını yaşayıp farklı karakterlere can verdikleri için. Oyuncu olmasalardı belki de çocuk olarak kalırlardı hep oyun oynamak için sevgili Müjdat Gezen’in dediği gibi.  

 

Ve edebiyat ile ilgilenenler… Roman, öykü, senaryo, piyes yazanlar. Onlar da aynı şeyi yapmazlar mı? Kahramanlarını ruhen ve bedenen giydirirlerken kendilerini onların yerlerine koymazlar mı? Onlarla gülüp mutlu olur, onlarla üzülüp gözyaşı dökmezler mi?  

 

Bizler… Ya bizler? Üretenlerin can verdiği karakterlerle tanıştığımızda okuduğumuz her satır da, seyrettiğimiz her karede kendimizi unutup o karakterle bütünleşmez miyiz?  

 

Çocuklarımız… Gelin olmak, anne olmak ister kızlarımız. Sonra öğretmen, doktor olmak. Oğullarımız itfaiyeci, asker, polis ya da bilim adamı. Evcilik oynarlar kendilerini ebeveynlerinin yerine koyarak.  

 

Hangimizin yoktur ki özel ve iş yaşantısında kendisine örnek aldığı ünlü simalar. Ya fiziğini beğeniriz ya yaptığı işi ya da geldiği noktayı. İşte bulunmak istediğimiz yer tam da onun durduğu yerdir.  

 

Gözlerimizi kapatınca uzaklar yakın, ulaşılmazlar yanı başımızda olmaz mı? Ne yapardık hayallerimiz olmasaydı?  

 

Nasıl kurtulurduk hayatın yükünden bizimle bütünleşen karakterlerin elinden tutup, farklı dünyalara adım atmasaydık, akıp giden durağan hayata kısa bir “es” verip de kaybolmasaydık bambaşka bir boyutta. 

 

Pamuk Prenses… 

 

Kül Kedisi Sindirella, … 

 

Uyuyan Güzel, Rapunzel… 

 

Kırmızı Başlıklı Kız… 

 

Kurşun Asker…  

 

Robenson Cruze… 

 

Sinbad… 

 

Örneğin ben… Çalıştığım yerde yedi bayanız. Erkek arkadaşlarımız çoğunlukta. Önceleri zor geliyordu bu durum ama sonra belki de Polyannacılık diyeceksiniz siz buna. Kendimi Pamuk Prenses gibi hissetmeye başladım. İyi geldi bana.  

 

Genç kızlar mesela… Rüyalarını süsleyen bir beyaz atlı prensleri hep vardır ya beylerin? 

 

Hiç düşündünüz mü? Sizin kahramanınız kim? Ya da kime yakın hissediyorsunuz kendinizi bulunduğunuz pozisyon itibariyle?  

 

Belki de bu yazıyı okuduktan sonra düşüneceksiniz kahramanınızı ve belki de kendinizi onun yerine koyup, onun gibi hissedecek ve hayatı kolaylaştıracak, yaşanır kılacaksınız.  

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..