Snmz hyr olsn inşllh!

Çok değil, bundan belki 10 yıl öncesinde dinlediğim bir Metin Kemal Kahraman şarksısı; “Kelimeler, gerçeğin beceriksiz avcıları…” diyerek, bana “konuşmak” dediğimiz ve “kelimeler” denen aciz simgelerden oluşan bu iletişim yolunun, aslında insanın anlatmak istediklerine dair şeyleri yakalamakta ve ifade etmekte bazen ne kadar kifayetsiz kaldığını düşündürmüştü. O dönem, bir çok dil uzmanının da ters giden bir şeyleri işaret ettiği; dillerde daralmalar meydana geldiğini, insanoğlunun tüm dünya genelinde her geçen gün “daha az kelimeyle gündelik hayatta iletişim kurduğunu” açıkladığı dönemdi.

Daha biz “Gündelik yaşamda kullandığımız kelime dağarcığımız zayıflamasın, kendimizi daha geniş, daha net anlatabilelim…” diye düşünürken, cep telefonları ve internet (ve tabii MSN tarzı görüşme kanalları) çıkageldi ve kelime dağarcığı artacağı yerde; bu yeni buluşlar günlük hayatta kullandığımız kelimeleri de kısaltacak şekillerde mutasyona uğrattı.

Nicedir, internette;

- Slm, asl? (yani: selam, a(age-yaşınız), s(sex-cinsiyetiniz), l(location-bulunduğunuz yer)

- Slm, 30, m, İstanbul (yani: Selam, yaşım 30, erkeğim, İstanbul’ dayım)

Şeklindeki muhabbetlere, cep telefonlarında;

- Mrb, sat kçt blşyrz?

- Bn sni arycm, bkl bni

Şeklindeki mesajlaşmalara, ve bütün bu sanal ortamlarda en çok yapay bulduğum şey olan; insan sıfatını ve simasını (güya!) temsil eden -hani bir de; gülen yüz, ağlayan yüz, sinirli yüz, şaşıran yüz… şeklinde açıklamaları olan- insan yüzü ifadelerine tam alıştık diyordum ki; bayramda aldığım bir mesaj beni hem çok güldürdü, hem de bu işin varacağı son noktayı bir kez daha düşünmeme neden oldu. Mesajı aynen aktarıyorum sizlere;

- “Rmzn byrmnz mbrk olsn”

Anlaşılan kısa bir süre sonra “ünlü harfler” yazışma dilini tamamen terk etmeye başlayacak. Ne de olsa dönem artık; fast food, fast aşk, fast ayrılık, fast zenginlik, fast iletişim, fast kopukluk, fast mesaj... dönemi. Her şeyin ayaküstü yaşandığı, derinlik duygusunun ve derinlik duygusunun yaşatacağı hazzın umursanmadığı, özeti çıkarılmış (posası çıkarılmış da diyebiliriz) sevdalar, ayaküstü ilişkiler, temsili yakınlaşmalar dönemi artık bu dönem. Ne diyebiliriz ki, maalesef hiçbir şey hayatın akışının önünde duramıyor. Tek diyebileceğimiz;

“Snmz hyr olsn inşllh!”

D. Dara KILINÇ