Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '09

 
Kategori
Sosyoloji
 

Trajedimania

Paramparça araçlar, o araçlar arasında, içinde ya da savruldukları için civarda görülen yaralı ya da ölü insanlar… kan… acı…çaresizlik… Bir insan –yardım etmek için orada bulunanları tamamen tenzih ederek soruyorum- neden işini gücünü bırakıp, hatta yolundan alıkalıp, aracını durdurup böyle bir sahneyi dakikalarca seyreder? Bir trafik kazası sonrası yaşanan bu acı sahnede, bir bakarsınız işi olan/ olmayan, işe yarayan/ yaramayan kim varsa oradadır ve “film izler gibi” izlemektedir olan biteni. Başka insanların trajedisini en yakından, en çıplak haliyle “seyretmektedir” bu insanlar. Kimi zaman profesyonel ekiplerin işine engel olma raddesindedir bu merak, bu ilgi.

 

Ya en çok ilgi çeken muhabbetler nedir günlük dedikodu seanslarımızda? -İtiraf edelim ki hepimiz az ya da çok dedikodu yapıyoruz.- En çok ilgimizi çekenler ise; çevremize ait ölüm haberleri, ayrılmış insanların hikayeleri, borca düşüp iflas eden insanların nasıl bu hale geldikleri, hastalıkla mücadele eden insanların yaşadıkları… Bu konular ne kadar çok ve çabuk bir dinleyici kitlesi bulabiliyor hemen kendine.

 

Bugün televizyonlarda en çok izlenen dizilerde hep acı çeken kahramanların hikayelerinin anlatılıyor olması, en çok izlenen haber programlarının başkalarının üzücü hayat hikayelerini anlatan programların olması gibi şeyler tesadüf mü sizce?

 

Bence tamamen trajediye, hüzne olan düşkünlüğümüzle alakalı bir şey bu. Ve hastalığımızın adı da “Trajedimania: yani trajedi düşkünlüğü”

 

Bir başkasının acısına, üzüntüsüne ya da hüznüne tanıklık etmek, onu seyretmek, onu dinlemek, onu “gözlemek” de denebilir (bir tür “duygusal röntgencilik” bile sayılabilir, başkasının bu kadar özelini görmeye çalışmak bence); ilgimizi çekiyor, hoşumuza gidiyor hatta. Belki kendi başımıza gelmesinden hep korktuğumuz şeyi ya da şeyleri başkalarında seyrederken, bu felaketlerin bizden ne kadar uzakta olduklarını düşünerek rahatlıyoruz. Belki içimizdeki sadist - sado mazohist yanlarımız bizi trajedi, şiddet izlemeye, seyretmeye yöneltiyor. Belki “Hep korktuğumuz bu tür felaketler başına gelirse; bir insan nasıl davranır?” sorusunun cevabını görmeye çalışıyoruz seyrederek. Korkularımızla yüzleşme deneyi yapıyoruz belki bir nevi, kim bilir?

 

Meraklıyız, telaşlıyız, tezcanlıyız, taşkalacıyız… Ve bazen, rahatsız edici olabiliyor bu yanlarımız.

 

D. Dara KILINÇ

ddarakilinc@gmail.com

 
Toplam blog
: 160
: 2717
Kayıt tarihi
: 16.04.09
 
 

Öykü Şiir Deneme ..