Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '18

 
Kategori
TV Programları
 

Sofrada mısınız? Yoksa...

 

          Eskiden Yemek Programları mutfak meraklıları tarafından; yeni yemek tarifi varsa yeni bir şeyler öğrenebilmek, sunum güzelliklerini görebilmek, gıdalarla ilgili bilgileri tazelemek tarzında düşüncelerle izlenirdi. Şimdilerde bakıyorum da saçma sapan kavgalara, format gereği saygı yoksunu diyaloglara, yermelere, gönül kırgınlıklarına, emeği göz ardı eden yorumlara şahit olmak için izleniyor...

          Vakit bulup biraz ne var ne yok bakayım diye şöyle bir gezdim kanalları bir iki gün. Sözüm ona bir yemek yarışması. Beş gelin yarışmacı, beş kayınvalide jüri. Her gün bir yarışmacı gelin, verilen sürede yemekleri yetiştirmek, kayınvalidelerin beğenisine sunarak puanları toplayıp ödülü alabilmek için ter döküyor. Önce programdan anlaşılan bu.

          Mutfakta yemekler hazırlanırken kayınvalide ve ya gelinin birbirlerinin arkasından eksiği gediği yerlere dökmeleri ve ailevi meselelerini paylaşmaları, karakterlerinin beğenmedikleri yönlerini bile ulu orta acımasız bir şekilde eleştirmeleriyle başlıyor program. Sanki milyonların karşısında değil kendi aralarında gayet normalmiş gibi yapılan bu çekiştirmede sanırım bir haftalık yarışma bitince hayatlarına geri döneceklerini unutuyor saygıdeğer gelinler ve kayınvalideleri.

          Sevgili kayınvalide ödül diye, format diye gelinini milyonların önünde yerdi, küçümsedi, lakap taktı ohhhh rahatladı iyi güzel... Ya, senin torununun annesi o. Yarın okulda izleyen öğretmenlerinin, sıra arkadaşlarının yanında rencide olmayacak mı bu çocuk? Gelin hanım kayınvalideye lafı yerleştirdi altta kalmadı oohhhh sefan olsun. Ailen ya ailen?  Biz seni böyle mi yetistirdik? Sen bizi temsil ediyordun milyonların önünde hiç oldu mu bu? diye geçirmeyecek mi içinden? Yapımcılar, katılan yarışmacılar bir daha mı düşünmeli? Reyting uğruna değer mi bilemedim... Biliyorum da söylemimi törpülüyorum diyelim.

          Neyse tüm hazırlık aşaması bitiyor, bin bir emekle hazırlanan yemekler sunuma geçilmek üzere servis tabaklarına alınınca ikinci perde başlıyor. Beklenilen diğer kayınvalideler geliyor ve herkes masada yerini alıyor. Bundan sonrası akıllara zarar. 

          Çatal dahi batırılmadan burun kıvırılan yemekler, insanların açlıkla mücadele ettiği bir zamanda mana bulunan nimetler. Onca emeği hiçe sayıp yerden yere vurmalar hatta hakarete varan tartışmalar. Kazanabilmek için, reytingleri tavan yaptırabilmek için ezberlenen çirkin atışmalar. Tadını dahi anlayamadan bir yudum yemeden gurme kesilip sofrada olmayacak eleştiriler. Oklara hedef olup ezilen ev sahibinden savunma adı altında misafirperversizlikler, saygısızlıklar... Daha sayardım da tahammül sınırlarını zorlamak istemediğimden bu kadarı kafi...

          Aynı formatta başka bir kanal başka yarışmacılar... Yüzler değişik diyaloglar tanıdık, aynı sofraya saygısızlık, insana emeğe kıymetsizlik...vs vs...

          Hani nimete, sofraya saygı? Hani sofra adabı? Hani misafirperverlik, Hani aile mahremiyeti, gizliliği? Hani emeğe minnet, gelene şükür?  Pardon da kendileri sofradalar mı? Yemekteler mi? Ben birbirini yemekten yemek yiyemeyen insanlar gördüm de... Tüm alkışlarım da izleyiciye onlar olmasa olabilirler mi hiç?

 

SİBEL YILMAZ                 

          

 
Toplam blog
: 145
: 716
Kayıt tarihi
: 22.02.18
 
 

1978 Bursa doğumlu. Kelimelerin Dansı ve Kırmızı Vosvos kitaplarının yazanı. Eşi ve kızları olmaz..