Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '10

 
Kategori
Felsefe
 

Son Yaprak

Sue ve Johnsy New York’ta üç katlı bir binanın en üst katında oturuyorlardı. Amerikanın iki ayrı ucundan gelen kızlar, bir lokantada tanışmış ve ortak sanat zevkleri olduğunu anlayınca da beraber bir ev tutmuşlardı.

Zavallı Johnsy’i Kasım ayı başlarında gelen zatüre hastalığı yatağa düşürmüştü.

Doktor kır kaşlarını sağa sola oynattı ve Sue ‘yu koridora çağırdı.’’Kurtulması için onda bir olasalık var, o da içinde yaşama isteği varsa. Doğrusunu istersen mezarcının tarafını tutan insanlar tıbbı komik duruma düşürüyor. Sizin arkadaşınız da kendini iyileşemeyeciğine inandırmış. Aklına takılan bir şey mi var acaba?’’

Sue onun bir sorunu olmadığını dile getirdi. Doktor yapılabilecek bir şeyin olmadığın söylediğinde ağlayarak odasına çekildi. Biraz toparlanınca Johnsy’nin odasına gitti.Elinde resim tahtası vardı. Islık çalarak resim yapıyordu.

Bu sırada Johnsy’nin gözleri pencereden dışarı bakıyor ve geriye doğru sayıyordu.’’On iki’’ az sonra’’on bir’’ sonra sırayla ‘’sekiz, yedi’’. Sue merakla dışarıya baktı.

Dışarıda sayılabilecek ne olabilirdi ki?O sırada Johnsy ’’Şimdi daha hızlı dökülüyorlar, üç gün önce yüz taneydiler, sayarken başım dönüyordu. Ama işim kolaylaştı, beş kaldı dedi’’. Peki ne beş tane kaldı?’’Yaprak’’ dedi. Sarmaşığın yapraklarıydı. Sonuncu yaprak düşünce öleceğine inanıyordu. Sue çok sinirlendi. Sen bu sarmaşığı çok severdin, unuttun mu dedi.doktor bu sabah iyileşmen için onda bir olasılık olduğunu söyledi.Sen çorbanı iç, ben de resmimi tamamlayacağım. Johnsy ise halen sayıyordu.Karanlık basmadan sonuncusunun da düştüğünü görmek istiyorum. O zaman ölebilirim artık. Sue Johnsy.nin üzerine eğildi ’’Ben işimi bitirinceye kadar dışarıya bakmayacağına söz verir misin?’’dedi. Johnsy yorgun öylece uyuya kaldı.

Sue en alt katta oturan Behrman’ın yanına gitti.Behrman altmışını aşmış, kırk yıldır resim yapmasına rağmen başarının eteğine bile ulaşamamıştı. Reklam ve afişlerle geçiniyordu. Sue adama olanları anlattı.Hayata bağlayan bağı anlattı. Yaşlı adam gözünden yaşlar boşanarak dinledi.Yan odadan korku ile sarmaşığa baktılar. Karla karışık soğuğa yağmur da eklenmişti.Sue ertesi sabah uyandı. Johnsy kapalı perdeye bakıyodu. Arkadaşından camı açmasını istedi. Sarmaşık da bütün gece yağan yağmura rağmen tek yaprak kalmıştı.Kenarları sararmış, çürümüş yaprak halen yeşil gövdesiyle dala tutunuyordu. Sonuncu halen düşmemişti.Gece yağmur ve şiddetli rüzgar tekrar başladı. Sarmaşık yaprağı ertesi gün halen oradaydı. J ohnsy uzun uzun yağrağa baktı. Sonra çorba yapan Sue ‘ya seslendi.’’Ben çok kötü bir kızım Sue.Benim ne kadar kötü olduğumu göstermek için bir güç o son yaprağı orada bıraktı.’’

Doktor öğleden sonra tekrar geldiğinde, şansının arttığı haberini verdi.Daha sonra alt katta Behrman diye bir hastaya gidiyorum dedi. Ressam sanırım.Zayıf ve yaşlı bir adam. Hastalığı da çok şiddetli.Hastaneye kaldıracağız. Ertesi gün Berhman’ın zatüreden öldüğünü Johnsy’e söyledi. Kapıcı fırtınanın ilk günü onu kapının önünde sırılsıklam bulmuş. O halde nereden geliyor olabilir ki? Yanında merdiven, fener, palet, birkaç fırça ve yeşil, sarı boyalar varmış.

‘’Pencereden bak şekerim, son sarmaşık yaprağını görüyor musun? Rüzgar estiği zaman neden sallanmadığını merak etmedin mi hiç? Bu Behrman’ın bahsettiği şaheseri işte!Son yaprağın düştüğü gece yapmış.’’


Bu çoğumuzun bildiği eski ve güzel bir hikayedir. Hatırlatmak için tekrar yazmak istedim. Ders alınabilecek yegane eserlerden birisi.

Umudumuzun hiçbir zaman bitmemesi dileği ile…

Gülcan

 
Toplam blog
: 44
: 1598
Kayıt tarihi
: 31.03.10
 
 

İthalat operasyon da çalışmaktayım. İktisat Fakültesinde okudum. Romanımı yazmaya devam ediyorum...