- Kategori
- Şiir
Sonbahar ağıt

netten
Bir serseri rüzgar eser
kuzeyden
ısırırcasına yüzünü buralarda ,
ne kadar kaldırsan da yakanı
kirpiklerin ıslanır gözyaşınla.
Soğuktur ama bir hiçtir
ruhunun üşümüşlüğü yanında
o sert kamçılı rüzgar.
ulu ağaçların bedeninde
yaprakları Sonbaharın
asılı kalamazlar
kopup giderler uzaklara
hiç yere düşmeden.
Zaman gibi.
o ulu ağacın gövdesi gibi
Yüzündeki çizgiler
anıların hafızasıdır
buralarda.
yapraklarım
sonbaharın yada
yaşamın ölen yüzüdür
dayanılası değildir
Yalnızlık
bir o kadar da
‘ insan’ için hüzün.
yalnızlığın içindeki
yaşanmışlıklar
yada yaşanamayan
aşklar , sevgiler
gidenler , kalanlar
ve geri dönmeyip sırtını gidenler
neler geri gelir, sonbaharla valsinde .
kendime yolculuğumdur
bu kalkan tren .
bir tarafı sonbaharı yaşayan parkın,
yanındaki istasyon.
Binip gitmek uzaklara
hiç bilinmezin aşkıyla
sonunu bilemediğin
macera tutkusuyla.
kan kırmızı bir gül almak
armağanım.
sadece sana ve kendime
bir ıslıkla eşlik etmek.
bu istasyonda
yalnız ve yalnız ruhumla
gidenler ve gelenlerin kalabalıklığında
üşümüş ve bitmiş..
yalnızlık bir tarafım, sensiz..
aşksız eksik
tamamlanmamış ruhum..
son tren
son vagon
son koltuk..
soğuk eser buralarda rüzgar şimalden
üşümüş ruhum yalnız
yine sensiz bu son treni beklerken.
aşkım hüzün dolu
bir çiçeğin yapraklarına gizlenmiş
inceden inceden göz kırpar
çingene çiçekler ellerinde
işte benim bak buradayım aşkım
doluyum, senim...
ben senin ninninim ...