Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Soru: Kime yarar sağlıyor?

Soru: Kime yarar sağlıyor?
 

Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker BAŞBUĞ, kürsüden “Vicdansızlar”a sesleniyor ve “Allah Allah diye eğitim veren bir kurum, nasıl Allahın evine bomba atmayı düşünür” diye isyanını dile getiriyor.

İkinci dünya savaşı sırasında, millet aç kalmasın diye yöredeki birden fazla olan bazı camiler “Buğday ambarı” ve “Erzak deposu” haline getirmişti İsmet İNÖNÜ de, yıllarca “Camileri buğday deposu yaptı” diye propaganda yapılmıştı. Türkiye ikinci dünya savaşına girmek zorunda kalsaydı, önlem alınmasaydı da açlık, kıtlık olsaydı diye kimse düşünmemişti.

Din üzerinden siyaset yapılacak ya…

Şimdi de ”Cami bombalayacaklar” diye ortalığı karıştırmayı çok görmemek gerek.

Ancak yine soruyor Genelkurmay Başkanı: “Bunların kime faydası var?”

Sayın Başbuğ, kimseye faydası olmayacağı düşüncesi ile ve merakla soruyor bu soruyu…

Oysa kime faydası olduğu apaçık ortada…

İktidara faydası var, bunda şaşılacak da bir şey yok…

Yok, çünkü iktidarın, iktidarını sürdürebilmesi için gerekli olan malzeme, milletin sorunlarının saklanması, gündemden düşürülerek dikkatlerin başka yere çekilmesi gerekiyor.

Yapılan da apaçık budur.

Şeffaflıkta, demokrasiden söz eden başbakan’ın, iktidarı hakkında yapılan eleştiriler karşısında oy kaybına uğradığı apaçık belli olurken, iktidarı sağlamlaştırmanın yolunun elbette “Mağdur” rolünü devam ettirmekten geçtiğini biliyor. Çok denedi, her seferinde de tuttu…

Ne var ki, son zamanlarda “Mağdur” görünmek de işe yaramamaya başladı, “Cinsini” değiştirmekte fayda gördü ki, bu kez Türk Silahlı Kuvvetlerine daha bir bindirmenin fayda sağlayacağını düşünür oldu.

“Kozmik oda”dan bir şey çıkmadı, “Bülent ARIÇ’a suikasttan” da bir şey çıkmadı…

İkide bir iktidarına karşı “Darbe” yapılacağını ortaya atıyor, sonuç bir türlü çıkmıyor. N’olacak o zaman, “Bari camiye bomba attıralım, en vurucu yer orası” diye düşünmüş olmalılar ki, milli ve ortak çıkarlara ne kadar aykırı işler varsa pervasızca ortaya atan yandaşlarına böyle bir senaryoyu servi etmelerini söylediler…

Aklı başında, demokrasiye, laik cumhuriyete, hukuk devletine inanan herkes, bugüne kadar yaşadıklarımızdan ders çıkartarak “Silahlı kuvvetlerin darbe yapmasının” karşısında durur, durmuştur da…

Bu kadar deneyimlerden sonra hala Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde “Darbe heveslisi” olacak kadar aklını yitirmiş “Et kafalı” kurmay subayların olabileceğini düşünemiyorum bile. Varsa da etkin olamayacakları belli iken…

Varsa bile, hele hele böyle planların belgelerini gizleyemeyecek kadar beceriksiz iseler, nasıl darbe yapacaklar?

Bütün bu olayların karşılığında, bizim de haklı olarak bir itirazımız ve kaygımız var.

Demokrasiyi, laik cumhuriyeti, sosyal hukuk devletini rafa kaldıracak “Sivil darbe planı” mı yapılmaya çalışılıyor?

Gerçi her seferinde ve en son konuşmasında başbakan, bunların “Vicdansız düşünceler” olduğunu savunuyor, ama tahammülsüzlüğü bize aksini düşündürüyor.

Ordu “Darbe” yapacak eylemler içinde ise, elbette iktidar bunun gereğini ortalığı germeden yapmalıdır, niye yapmıyor?

Şu bir gerçek…

Ne ordu “Askeri darbe” yapabilir, ne de iktidar “Sivil darbe” yapabilir, ,ikisi de artık hayalden öteye geçemez.

Darbeyi yapsa yapsa MİLLET yapabilir, o da sandıktan çıkar…

Zaten o “Darbe”nin adı da demokrasinin tecellisi (Belirmesi, görünmesi) olarak algılanabilir.

26 OCAK 2009

 
Toplam blog
: 146
: 576
Kayıt tarihi
: 17.01.09
 
 

Yazacak belki bir çok şey vardır, ancak sadece "Yazmak en büyük tutkum" desem!... Sonrasında da zate..