- Kategori
- İlişkiler
Soru Sorma Teknikleri-3
İletişimimizin bel kemiği olan soru sorma eyleminin öneminden, doğru soru sormanın hem çatışmaları engelleyeceğinden hem de iletişimimizde kontrolü sağlama imkanı sunacağından bahsetmiştik. Temel soru tiplerinin kapalı ve açık uçlu olarak şekillendiğini de tanımlamış taktiksel kapalı uçlu soru kullanımını anlatmıştık.
Gelelim altın değerindeki düşündürücü, farkındalık ortaya koyan, çözüm bulduran, icat çıkaran açık uçlu sorularımıza.
,Açık uçlu sorular neden mi altın değerinde?
Çünkü; tüm pozitif bilimlerin ( fizik, kimya, biyoloji, psikoloji, sosyoloji, antropoloji vs.), formel disiplinlerin ( matematik ve mantık), sanat ve beşeri disiplinlerin (edebiyat, resim, müzik vs.), metafizik disiplinlerin (din vs.) ve felsefenin çıkış noktası açık uçlu sorulardır.
Bu sorular; yaratıcı fikirleri, yaratıcı fikirler hayalleri, hayaller icatları, icatlar da medeniyetleri doğurur.
Temel açık uçlu sorularımız hepimizin aşina olduğu “5N1K soruları” şeklinde terimleştirdiğimiz, “ Ne zaman, Nerede, Nasıl, Ne, Neden ve Kim”dir.
İletişiminizin etkileyici, çatışma savar, barışçıl ve çözüm odaklı olmasının sırrı elbette ki bu soruları gelişigüzel kullanmaktan geçmiyor.
Peki, 5N1K sorularını kullanmanın püf noktaları neler?
1- Hep acelemiz var hep bir yerlere yetişmeye veya bir şeyleri yetiştirmeye çalışıyoruz. Bu durum insan ilişkilerimize de yansıyor, kısa ve derinliği olmayan sohbetlerde sosyalleştiğimizi sanıyoruz. Günü kurtarsak da; kavgaların, ayrılıkların, istifaların, çatışmaların göbeğine düşünce üzülüyor, isyan ediyoruz. Öncelikle şunu kabul edelim; gerçek bir iletişim kurmak için cümle kurmaya zaman ayırmalı, dinlemeli, karşı tarafı anlamaya( hak vermek zorunda değilsiniz) çalışmalıyız!
Sorularınızı cümle kurarak ifade etmek için kendinizi zorlayın.
Örnek-1 ( bir durumun sebebini yargılamadan öğrenme):
X: Mutsuzum.
Y: Neden?
*Yanlış! Karşı tarafı yargıladınız, damdan düşer gibi sordunuz ve afallamasına belki de çok duygusal bir andaysa donup kalmasına hatta ağlama krizine tutulmasına sebep oldunuz. Şimdi konuşmanın geri kalanı –eğer romantik bir ilişkiyse- karşılıklı suçlamalarla, - eğer arkadaşınızsa- teselli etmekle, - eğer çocuğunuz veya öğrencinizse- onun gerçek sebebini anlatamadığı sizin de öğütler verdiğiniz klişelerle devam edecek.
X: Mutsuzum.
Y: Böyle hissetmenin nedeni nedir?
*Doğru! 5N1K sorularından kullandık, doğru düzgün cümle kurduk ve bu cümleyi ifade ederken karşı tarafın düşünmesine müsaade ettik. En önemlisi de daha samimi ve daha “ Ben senin mutsuz olma sebebine değer veriyorum ve anlamak istiyorum.” duruşu ortaya koyduk.
2- Şu bir gerçektir ki, başkasının “yap!” dediğini yapmak zorumuza gider, ama kendi düşündüklerimizi eyleme geçirmek genelde daha kolaydır. O zaman, bir durum karşısında yapılması gerekeni siz söylemeyin de bırakın karşı taraf söylesin.
Daha doğrusu öyle sorular sorun ki, yapılması gerekeni karşı tarafa söyletin!
Örnek-2 ( bir durum karşısında yapılması gerekeni veya isteneni kişinin kendisine söyletme):
X: Ödevimi yapmak istemiyorum, çok sıkıcı.
Y: Bunu nasıl daha eğlenceli yapabilirsin?
X: Oyun oynayarak.
Y: Ne oynayarak mesela?
X: En sevdiğim bilgisayar oyununu.
Y: Bilgisayar oyunu oynarken aynı anda ödevini yapman mümkün mü peki?
X: Sanırım hayır.
Y: O zaman, ne yapacaksın?
X: Maalesef ödevimi.
Y: Ne zaman yapacaksın?
X: Şimdi/birazdan.
………………………………………
X: Beni gerçekten sevmediğini düşünüyorum.
Y: Ne olsaydı seni gerçekten sevdiğimi düşünürdün?
X: Benimle daha çok vakit geçirseydin.
Y: Nasıl vakit geçirmek mesela?
*Bu soru sayesinde partnerinizin istediği aktiviteleri de öğrenmiş, “Tamam birlikte vakit geçirelim de şimdi neyden mutlu olur bide o var!?” derdine de son vermiş olursunuz.
“Onu da ben mi söyleyeyim?” diye tersleniyorsanız, ilişkiniz üzerine düşünmenizi tavsiye ederim :)
……………………………………………
X: Satışlarım bir türlü artmıyor.
Y: Ne olsaydı satışların artardı sence?
X: Bilmem, bilseydim uygulardım!
*En başlarda bu cevabı çok duyacaksınız, pes etmeyin!
Y: Tamam bildiğini farz et bir anlığına; ne olması gerekir satışların artması için?
X: Daha çok mesai yapmam mı gerek bilmiyorum ki!?
Y: Az mesai yaptığını mı düşünüyorsun?
*Belirsiz bir cevaba karşılık kapalı uçlu bir soru karşı tarafı kendine getirir, düşünmesini sağlar. Bu soruya cevap evetse, zaten yapılması gereken de ortaya çıkmıştır.
X: Hayır aslında, evden bile çalışıyorum çoğu zaman.
Y: O zaman, evden bile çalışmanın dışında ne yapman gerek?
*Sorumuzun başına, karşı tarafın söylediklerini yine onun kelimeleri ile ekleyerek onun da bunu duymasını sağlamamız önemli. Buna yansıtma diyoruz. Aynada kendini görmesi gibi.
X: Satış taktiklerimi değiştirmeliyim belki de. (……..)
3- Her konuda/alanda ufak dokunuşlar ve detaylar o konuyu/alanı daha renkli, estetik, dikkat çekici kılar. Bir elbisenin doğru ve şık takılarla kombinlenmesi, bir mekanın uyumlu renklerle ve belirli bir konsept çerçevesinde dekore edilmesi, bir yemeğin doğru baharatlar eklenerek daha lezzetli hale getirilmesi vb. gibi. Sorularımızı da ufak eklemelerle daha yaratıcı ve çözüm odaklı hale getirmemiz mümkün.
Örnek-3 ( soruları ufak dokunuşlarla yaratıcı ve çözüm odaklı hale getirmek):
*Bu konuda başka ne düşüncelere/duygulara sahipsin?
*Nasıl daha başarılı/mutlu/sakin/huzurlu vs. olabilirsin?
*Tam olarak ne/nasıl yapmak istiyorsun?
*Özel olarak hangi alanda çalışmak/konuşmak/başarılı olmak istiyorsun?
*Başka?
Evet, bizim sorularımızın takıları veya baharatları diyebiliriz, “başka, daha, tam olarak, özel olarak” sözcükleridir. Seçenek çoğaltmak istediğinizde veya kişiyi tartıştığınız konunun odağına çekmek istediğinizde bu kelimeler kurtarıcınız olacaktır.
Dış dünyadaki iletişiminizi dönüştürdünüz. Ya kendiniz?
Sırada kendinizi, yani beceri ve yeteneklerinizi, güçlü/zayıf yönlerinizi bulmanızı sağlayacak sorular var!
Gizem Ekici
Profesyonel Koç&Eğitmen