Sorunun Adını Doğru Koymak Gerekir!!!

Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin, PKK terör örgütünün üst düzey dört elebaşısının üstünü çizmesi ve başlarına ödül koyması…

PKK terörünü yine gündeme taşıdı.

Bakıyorum da dünün solcuları, eskinin sosyalistleri, zamanın ruhuna istinaden kâh liberal olan, kâh yetmez ama evetçiler; PKK terör örgütünü ve onun yarattığı “sorunu” ele alırken, yine bildik laf cambazlıklarına başvuruyorlar.

Neymiş, ülkemize “barış” gelecekse, ellerin tetikten çekilmesi gerekiyormuş. Bu barışsever aydınlar/yazarlar/toplum önde gelenleri; nedense, nasıl oluyorsa, PKK terör örgütü ile milletimizin biricik ordusunu, aynı düzeyde tartıp değerlendirmekteler.

PKK, terör örgütüdür. Türk Silahlı Kuvvetleri ise ülkemizin meşru silahlı gücü olup, vatanımıza göz dikenlere “hadlerini” bildirmekle vazifelendirilmiş bir kurumumuzdur. Senelerdir yazar-çizerim: Türk Silahlı Kuvvetler ile PKK terör örgütü arasındaki şey, “savaş” değil diye. Ama, nedense sözde liberaller, itinayla savaş kelimesini kullanmaktalar.

* * *

Bir de Kürt yurttaşlarımız ile PKK terör örgütü arasında bir bağ varmış gibi yazan, düşünenler var ki… Bunlara ne demeli? Benim kendi düşüncemdir, PKK hiçbir şekilde Kürt yurttaşlarımızın temsilciliğini yapamaz, terör örgütü ile Doğu ve Güney doğu Anadolu Bölgesi’ndeki insanlarımızı “kader” birliği içinde gösteremeyiz.

Bir de sürekli papağan gibi tekrarlanan bir husus var: O da Kürt Sorunu bitirilmeden, terör sorununun bitirilemeyeceği… Bir kere neden bizler, ülkemize kasteden silahlı bir başkaldırıyı “etnik” kökene bağlayarak, olmayan bir şeyden problem yaratıyoruz? Bizim yıllardır yaşadığımız “realite” terördür. Masum insanlarımızın; Türk ve Kürt ayrım gözetilmeksizin katledilmesidir. Genel bağlamda ülkemizde bir “demokrasi” sorunu vardır. Ama, geçmişe göre ülkemizde etnik kökenlere yönelik ikinci sınıf muameleler, yok denecek düzeye getirilmiştir.