Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '16

 
Kategori
Sosyoloji
 

Sosyolojide çıkar ve davranışlar

Sosyolojide çıkar ve davranışlar
 

Çıkarcıların topluluğu


Çıkar, insanın davranışları ile gizliden gizliye gözetilen ya da dolaylı olarak elde ettiği  yarar, kazançtır. Kendi çıkarına göre davranan, durumlardan, koşullardan kendi çıkarına yararlanan kişi yeni jenerasyon söylemi ile oportünisttir.  Bireysel çıkarın dışında kazancı daha da artırmak için çıkar grupları oluşturulmaktadır. Çıkar gruplarının hedefine ulaşması için kendi başına ya da kolektif hareket eden bireylere lobici denir. Çıkar gruplarının başlıca özellikleri; 1) Sürekli bir örgütlenme, 2) Maddi çıkarını savunanlar, fikirlerini savunanlar, ikisini birden savunanlar ya da ahlaki konuların arkasında maddi çıkarlarını savunanlar, 3) Çıkar merkezine baskı oluşturma.

Sosyal ilişki, hem davranışları, hem de bunlarla ilgili çıkarları içerir. Yani belirlenmiş çıkarlara sahip veya yönelmiş bireyler ya da gruplar bu çıkarlarla ilgili bazı davranışlar göstererek sosyal ilişkilere kalkışırlar. Çıkarları bazı özellikleri nedeni ile türlere ayırabiliriz;

1-Benzer çıkarlar;

2-Genel Çıkarlar (veya ortak çıkarlar)

Benzer çıkarlar, birer birer, herkesin kendisine ait olmak üzere sahip olunan çıkarlardır. Örneğin; öğrencilere verilen burslar onlara benzer çıkarlar sağlar. Çünkü bursa alan her öğrenci aynı olanaklardan yararlanır. Fakat burslar öğrencilere ayrı ayrı verilir. Buna karşılık genel çıkarlar tek bir kişiye veya ayrı ayrı değil, fakat hep beraber (parçalanmaksızın) paylaşılan veya katılım gösterilen çıkarlardır. Buna yine eğitimle ilgili bir örnek verilirse, ders programlarının veya öğretim metotlarının iyileştirilmesi ile sağlanan çıkarı öğrencilerin genel çıkarı olarak gösterebiliriz.

Genel çıkarların bu içeriği, yani parçalanmaksızın topluca hissedilmeleri özelliği üzerinde düşünürsek çıkarlarla tutumlar arasındaki farkı daha iyi anlayabiliriz. Farklı kişiler, bir grup halinde genel bir çıkarın azalmasından doğan acıyı hep beraber hissedebilirler. Fakat bu acı karşısındaki tutumları genel bir tutum olamaz. Yani, acıları derece ve içerikleri ile birbirine tıpa tıp aynı olamaz. Öznel özellikler (his ve duygu) bireylerde değiştiği için kişiler ancak benzer acı duygularını hissedebilirler, fakat genel bir tutum göstermezler. Genel çıkar iki şekilde ortaya çıkar ve buna göre davranışlara etki eder.

1-Bir sosyal gruba bağlılık nedeni ile ortaya çıkan genel çıkar;

Grup hayatının düzenleme ilkesi gruba bağlılık hissidir. İnsan, önce çok yakın bir grubun (aile veya akrabaların) ve bundan sonra daha geniş grupların üyesi olarak sosyalleşir (ait olmayı öğrenir.) Ait olmayı öğrenirken dışarıda bırakmayı da öğrenir.  Yani, biz bilincine kavuşurken, siz veya onlar diyebilme bilincini de elde eder ve bu iki duygu arasındaki zıtlığı hisseder.

Böylece; dahil olduğu grup hakkındaki kararı (yani bizden hissettiği gururu) aileden millete ve belki de ırka kadar, aidiyetin her basamağında gelişir, genişler. İşte modern dünyanın en büyük problemlerinden biri de budur. Benzer çıkarlar peşinde koşan, bu anlamda birbirleri ile rekabet halinde bulunan küçük gruplar, büyük gruba dahil olmakla genel çıkarlarının gerçekleşemeyeceğini hesaba katmayabilirler. Küçük grupların ön yargıları dikkate almayarak genel çıkar uğruna birleşebilmeleri yolu ile ortaya çıkan sosyalleşme, 21.yüzyıl dünyasında zorlukla işlemektedir.

2-Kişisel olmayan bir amaca bağlılık dolayısı ile ortaya çıkan genel çıkarlar;

Genel çıkarın ortaya çıktığı ikinci şekil kişisel olmayan bir amaca bağlılık halidir. Bir milli çıkarın propagandasından, hayvanları korumaya varıncaya kadar çeşitli nedenler insanları genel çıkar etrafında birleştirir. Şu halde sosyal insan;

a)Bir taraftan başkaları ile rekabet halinde olduğu benzer çıkarları gerçekleştirme tutumu ile kişilik oluşturan benlik merkezli (ego-centric), yani kendine yönelmiş bir insandır.

b)Diğer taraftan, aynı zamanda genel çıkarlara hizmet eden, topluma yönelmiş bir kişidir.

Bu iki karşılıklı etki, bunlardan birinin veya diğerinin ağır basışı sosyal gerçeklik sorunlarının anlaşılmasında son derece önemlidir. Çünkü bu iki zıt etki, bireyin herhangi bir olay karşısında harekete geçiş isteğinde rol oynar.

Harekete geçişin nedenleri sadece çıkarlar değildir. Harekete geçişi tanımlarken bazen (imrenme, kıskançlık, korku hallerinde olduğu gibi) bireyin tutumuna, bazen de (hareketin nedeni para veya saygınlık olduğunu ifade ettiğimiz zaman olduğu gibi) çıkara önem veririz. Bireyin kişisel çıkarı ve bireyler arasında ortak çıkarların varlığı sosyolojinin önemli bir konusudur. Bizi sosyal kılan, hepimizi bir araya getiren ortak çıkarlarımız mıdır? Tartışmanın merkez sorusu budur.

Bireyin harekete geçişini açıklayan teorileri ise, ekonomik çıkarlara önem veren, insan doğasının yapısındaki genel özelliklere önem veren, psikanalize dayanan teoriler olarak sıralayabiliriz. Bu teoriler daha sonraki yazmaya çalışacağım bloglarımın bir kısmının da konusu olacaktır.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..