Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Kasım '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Sahipsiz sokaklar

Sahipsiz sokaklar
 

Yalnızdınız, sahipsiz dal veren ağacın esintisi gibiydi adımlarınız, yüzünüzdeki hüzün kıvrımlarında ve bedeninizdeki eğikliğin, geçmişinizin terk edilişiyle doluydu….

Belliydi, sokaklara kedi yavrusu gibi fırlatılmıştınız… bilirdim sizleride doğuran bir ananın varlığını, adı analıktı, es geçmişti diğer tüm olmazlar insanlığını…

Terk etmişti korkuları sizi, bırakmıştı orta yerde kaderinlize baş başa…

Al !... sana gece, Al !.. sana hayat , Al !.... sana yalnızlıkların en şiddetlisi ve en zalimi deyip, gömmüştü sizi sokakların çamuruna….

Kalmıştı küçük, ürkek bedeniniz düşbozumu gecelerin koynunda, ağlasanız gece duyardı ancak sizi, ona sarılırdınız korkularınızda, baba sıcaklığını Beyoğlu Caddelerinin ayaz esintisinde, ana kucağını ise ay ışığının aydınlattığı bir bankın sert, tahta zemininde bulmayı öğrenmiştiniz ya da öğretmişti, sizi dünyaya hesapsızca getirirp, orta yerde bir sokak kedisi misali gecelere, endişelere, pisliklere, dehşetlere ve yarına korkularla büyüyen isyancı kadere boğan, YARATIKLAR…

Sizi öylece görmek bile ; ürkütüyordu beni , siz pırıl pırıl bir geleceği olma ümidinden uzak ; kirlenmiştiniz , üstünüz darmadağınık , elleriniz tiner damlacıkları , teniniz ise o tinerin kokusunun başdöndürücülüğüyle boyanmıştı…

Korkum ; sizden ötedeydi , sizi o hallere terk eden yaratıklarla aynı havayı solumaktı aslında beni düşündüren ve sizin yarınlarınız , yarınlara vereceğiniz merhabalarınızın isyan sesleri , şekli içimi acıtıp , yaşadığım şehrin caddelerinde , beni titretmeyi başarmıştı…

Geleceğinizdi küçük arkadaşlarım , geleceğinizdi beni sizden uzaklaştıran ve korkutan…yoksa ; bakınca gözlerinize gurbette oluşumun nedenli , nedensiz hasret sancılarında , kardeşimi sizde bulup sarılmak istemiştim boynunuza , adaletine sığınadığım şu evrende güçlü olmayı hayal edip , sevgiye boğmuştum sizi hayallerimde ve benimleydiniz sokaklardan öte , sıcak bir evde ya da siz ve sizin gibi terkedilmişlerin toplandığı dumanı tüten dört tarafı taşlarla örülü bir binanın en sıcak odasında… malesef ; sadece hayallerimde….

Gözlerinize bakmıştım siz farkında olmadan , o kadar güzel , o kadar içten ve öyle sevgiye muhtaç bir gönlün yansıması vardı ki gözlerinizde , nedenini sormayacağınızı bilsem , sarılacaktım size sorgusuzca….

Siz bir an sizden korktuğumu sanıp oturduğumuz bankı değiştirirken , ben ; “gitmeyin tutun ellerime “ der gibi bakmıştım gözlerinize… anlık bir dayanışma olacağını bilsemde…

İhtiyacınız var bilirim , sıcak , sevgi dolu bir tene , “ affedin beni “ cesaret o gece benim arka yüzümde dolandığından , mahrum kalmıştınız içime size doğru apansızca akan sevgi selinin muhteşemliğinden… bir yudumluk olduğunu bilsemde…

Siz sizden öteydiniz o gece ; yürüyüşünüz , bakışınız , dalışınız gözlerimin önüne seriyordu yalnızlığınızı , sizi öyle gördükçe , size can verenin ruhuna sitemlerim geliyordu , dilimin en acı çevrimlerine…

“Gidin !....karşımda durmayın “ demek geliyordu zaman zaman içimden , bana çaresizliğimi hatırlatıyordunuz , çünkü ben o gece ; gözlerinizdeki sevgiye muhtaç ışığın yansımasıyla aydınlanırken , size kavrulup yandığınız sevginin bir demini bile dokunduramamanın çaresizliğiyle kendime kızıyordum… eve gidip , sıcak yatağımda unutacağımı bilsemde….

Üşüyordum , üşüdükçe sarmalanıyordum bana hediye , kalın , pahalı kürküme…sonra kendime gelip utanç duyguma aktığımı hissediyordum , yırtık , ince , kirli gömleğinizi gördükçe… yeni bir kaban alma telaşındayken unutacağımı bilsemde….

Lanet sözcüklerinin yankılarını yollamak istiyordum o gece , o şehre… uyansın istiyordum uyuyan bedenler , yardım etsin çaresizliğinize ve sizi sessizlikleriyle yarına karşılarında bir sapık , bir canavar , bir katil , bir mafya diye çıktığınızda , suçlamasınlar diye… uykuya bürünmüş bedenlerden bir tanesinin de , ben olduğumu bilsemde…

Saat devirmişti geceyi , bağlamıştı gelen güne , acıkmıştım , evime gitme ihtiyacı duymuştum , bankın , sert , tahta zemini yormuştu beni ama gidemiyordum , kaloriferle ısınan sıcak evime… varınca sıcaklığında “ ohh “ çekip , sizi ayazda yalnızlığınızla bıraktığımı unutacağımı bilsemde…

Size takılan lakaptan haberdardınız , yanınıza yaklaşan “sokak çocukları” olduğunuzu fark edince korkup , kaçan gence ; “korkma yemeyiz adamı , adımız sadece tinerci , sokak çocuğu damgasıyla yara almış “ dediğinizde… anlamıştım ; kirletilmiş isminizden canınızın yandığını….

Birgün , zarar verdiğiniz herhangi biri için kulağıma gelen bir haberinizle , size nefret duyacağımı bilip , sizinde canınızı acıtmış olduklarını , ayazın soğunda yüreğinize nefret ektiğinizi unutacağımı , sizi bizden ayrı bir yere koyacağımı , yargılayacağımı bilsemde….

Tüm gerçeklerimizi bilsemde , ben o gece sevdim sizi , küçük yürekler…

SİZ BUNU HİÇBİR ZAMAN ÖĞRENMESENİZDE…

Resim : www.baktabul.com/resimbul

Not : Herbirinin geleceğinin karanlık olduğu inancıyla yazılmış bir yazı değil.O gecenin bende yaşattığı duyguyla yazılmıştır yazım...

 
Toplam blog
: 73
: 717
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

1979 D.bakır doğumluyum. AÖF bankacılık bölümü okumaktayım. Yazmayı çok seviyorum, hayata bağlayıcıl..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara