- Kategori
- Edebiyat
Söz de sararır
"Olur, aramam seni ve kimseyi
Anıları pas tadında bırakırım
Konuşacak ne kaldıysa kalsın
Susmaktır birşeylere saygılı kılan
Ayrılık da bir olanaktır bilirsin
İnce bir sis, bir hüzün örtüsü
Dumanlı bir ıslık yakışır şimdi
Dudaklarıma, bırakıp giderim
Söz de sararır biterken bir aşk
Kediye iyi bak çiçekleri sula
Diyorsam da aldırma sözlerime
Alışkanlık işte başka birşey değil
Söz de sararır biterken bir aşk"
Ahmet Telli
Ardısıra gelmediğinde besleyecek yağmurlar; sararır sözler dudaklarda..
Aksini bulamayan görüntü gibi, boşlukta salınırken birbaşına hassaslaşır...
Usul usul ve günbe gün mahsunlaşır, muatabına ulaşamadığında...
Ahh bir de bu, ilk adımdır...
Ya sonra?
Düşmüştür bir defa aşk sona giden o yola; işte tam da sözler rucu bulmadığında...
O zaman aşk üstüne üstlük kırılganlaşır bir de; incinmeden bir adım önce ...
Susmaksa, saygıya kardeştir bu yolda; önce kendine, sonra aşkına ve yaşanmışlar adına...
Sis altındaki hüzünlü yüreğe besindir gayri susmak...
Beslenen yürek, çeki düzen verir yeniden kendine...
Aldırmamak değildir susmak, bu hal durumunda...
Karşıtı olan aldırmaksa, karşılık gelmez duruma...
Kedi, sana sokulup soğuk kış gecelerinde yanında huzuru bulduğun kedidir yine...
Çiçekler, beraberce boy attığını izlediğiniz çiçekler...
Sen şimdileri ıslık çalarak gitmeyi rol biçmişsen de kendine; kedi de, çiçeklerde yüreğinde gelecektir seninle.
Dumanlı bir ıslıktır oysa dudağındaki, sade ve sadece...
Algılayabilene sahte bir eğlencenin, dik bir duruşun taklidinden öteye geçemeyecektir oysa.
Yaşanmakta olan iç hezeyalarının, melodik metamorfozudur bu duruş olsa olsa...
Bir de kanaatimce; kapıdan çıkarken dudağa takılan bu ıslıkta ,yarım yamalak seslerin bitişine
tinsel bir çoşku vardır... çocukça ve yinede içten içe, asice..
Sevgi ve ışıkla,
Ayna
15 Mayıs 2007