Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Söz konusu vatansa sekiz asker teferruat

Söz konusu vatansa sekiz asker teferruat
 

Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde kaçırılan sekiz asker Van Askeri Mahkemesi tarafından tutuklandı. Tutuklanma gerekçesi aynen aşağıdaki gibidir.

"Suçun vasıf ve mahiyeti askeri disiplini aşırı derecede sarsmış olması, büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar suçunun işlendiğini gösteren kuvvetli delillerin bulunması ve izinsiz olarak başka ülkenin topraklarına geçmek" suç ve gerekçeleriyle tutuklanma talebiyle Askeri Mahkeme’ye sevk edildi.

Askeri Mahkeme sekiz askerin ifadesini alıyor ve tutuklu yargılanmalarına karar veriyor.

Ne diyor Adalet Bakanımız Mehmet Ali Şahin; "Sağ kurtulduklarına sevinemedim."

Ne acı bir söz. Sebep neymiş sağ kurtulduklarına sevinememiş olmasının? Askeri disiplini zaafa uğrattıkları için mi? Nasıl uğratmış sekiz asker askeri disiplini zaafa?
Emre itaatsizlik hususunda kuvvetli deliller varmış. Bir açıklansa da şu kuvvetli delillerin ne olduğunu bir görebilsek. Bir anlayan varsa beri gelsin.

Sekiz asker Hakkari'nin Dağlıca denen bir yerlerinde keyf yapıyorlardı ve gecenin cazibesinden olsa gerek PKK militanları ile yürüyüşe çıkmaya karar verdiler.

Ne garip bir durum. Garip olduğu kadar acı bir durum. Adalet Bakanı olmadık bir açıklama yapıyor. Açıklamanın içeriğine bakıyorsunuz son derece mesnetsiz.
Böyle mesnetsizce bir açıklamanın ardından toplum açıklamaya destek veriyor. Nasıl olurmuşta efendim askerler esir düşermiş. Kanının son damlasına kadar savaşmalıymışlar. Esir düşmek taaaaa Kurtuluş Savaşı yıllarında bile kabul edilemez bir durummuş.

İlginç. İlginç olduğu kadar da iç karartıcı bir durum.

Ya öleceksin, ya kodesi boylayacaksın. Başkaca bir seçenek yok. Ne yaparsan yap, nasıl davranırsan davran, elinde olmayan nedenlerden dolayı, olası gelişmelerin iki bedeli vardır. Ya öleceksin, ya kodesi boylayacaksın.

Bizim toplumumuza özgü bir tavırdır diye düşünüyorum, hedefe oturtulmuş insanları seçeneksiz bırakmaya zorlamak ve önüne konulan seçeneklerden, illaki birisini seçmeye zorlamak. Eğer hedefe oturmuşsanız size gösterilen seçeneklere muhalefet etme şansınız yok. Es kaza size sunulan ve adına seçenek denen seçeneksizlikler girdabına düşüpte, seçeneksizliklere muhalefet etmeye kalkarsanız, linç kampanyasına tabi tutulursunuz.

Sekiz askerde linç kampanyasının parçası olmuşlardır.
Neden esir düştünüz ve esir düşmeden önce neden şehit düşmediniz?
Hadi gelde bu soruya yanıt ver. Nasıl vereceksen.
Veya esir düştünüz neden salıverildiniz?
Böyle bir soruya, bu denli keskinleşmiş bir ortamda, uç kanatların cirit attığı ve tüm doğruları uç kanat şahinlerinin bildiği bir dönemde ne yanıt verebilirsiniz? Veya salıverilmenin gerekçesi ne olabilir?
Yirmili yaşlarında, hayatın renk cünbüşünü yeni yeni kavramaya çalışacak gencecik insanlar, ne eğitimden pay alabilmişler, ne de insan olmanın gerekleri ölçüsünde başkaca bir şeylerden pay alabilme şansını yakalayabilmişler.
Hayatlarında ilk kez bir askeri mahkemeye çıkıyorlar ve akıllarının ucundan dahi geçmemiş olan bir dizi absürd idda ile yargılanıyorlar.
Acep sekiz asker nasıl bir ruh halindedir merak ediyorum. Hakikaten ne denli zor bir durum. Yaşamak adına verilen mücadelede, neden ölmedin diye sorgulanmak ve sorgulanma sürecinde olmadık ithamlara maruz kalmak.
Olmadık ithamlara maruz kalırken seçeneksiz bir noktada olmak.
Yönetenlerin yönetmekteki en temel gaye ve amaçlarındandır yönetmiş olduklarının yaşamını güvence altına alabilme mücadelesine girebilmek. Bunun adına seçmenine söz verir, oy talebinde bulunur. Daha iyi yaşatabilmek adınadır bütün bir mücadele. Bu amaçla o koltuklar işgal edilir.
Ama ne diyor sayın Adalet Bakanı.
-Sağ kurtulduklarına sevinemedim?
Hani böyle bir soruyu sormak istemiyorum veya böyle bir empatiye zorlamak istemem hiç kimseyi ve bunu yaparken küçülmeyi içime sindiremem.
Ama insan sormadan edemiyor.
-Sayın bakan o sekiz askerin içerisinden birisi sizin çocuğunuz olsaydı ne düşünürdünüz diye?
Ve asıl önemli olan nokta burasıdır.
Ne zor bir şey değilmi.
Ne acı bir durum.
İnsanların bir takım acıları hissedebilmeleri, illaki o acının bire bir muhatabı olmalarınımı gerektiriyor.
Bence bunların hepsi bir kenara, asıl olan insan olmanın erdemine ulaşabilmektir.
Ne zamanki insan olmanın erdemine ulaşmış insanların yönetim kadrolarına hakim olduğunu görürsek, işte o zaman bu denli mesnetsiz açıklamaların tanığı olmayız ve sanırım insan olmanın erdemine ulaşmış insanların yönettiği bir ülkede zaten pisi pisine ölümlerde olmaz diye düşünüyorum.


 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..