- Kategori
- Blog
Söz uçar, yazı kalır. Dostlar bizi hatırlasın.

Söz uçar, yazı kalır. Dostlar bizi hatırlasın.
Ölümlü bir Dünya, yaşamı güzel kılan da ölümlü olmak. Her canlı göçüp giderken bu dünyadan, arkasında bir iz bırakır.
Bizim izlerimiz de “Milliyet Günce”sayfalarında kalacak.
“Milliyet Blog” yerine, “Milliyet Günce” dersek dilimize daha saygılı oluruz diye düşünüyorum.
Milliyet Günce için bir de slogan düşündüm.
“Söz uçar, yazı kalır. Dostlar bizi hatırlasın”
Bu sloganın ilham kaynağı da “Aşık Veysel.
Aşık Veysel’in sadık yari, kara topraktır. Bizim sadık yarimiz de “Milliyet Günce” olmaya başladı.
Günce yazan arkadaşlarımda, güncelerinde bu durumu dile getiriyorlar.
Süleyman Ekim: Blog’da öldüğümü duyursunlar diye yazıyorum, derken, ne kadar samimi bir ifade ile sahipleniyor blog sayfalarını.
Belki de düştüğümüz yalnızlığın bir ilacı gibi, blog –günce-sayfaları.
Aydın Sevinç: Yazarcılık mı oynuyoruz diye soruyor. Tam bir oyun bizim için, zevk aldığımız bir oyun.
Günce yazmanın bir alışkanlık yarattığını, ”Başak Çıbıkçı: ”Alışmış kudurmuştan beterdir” deyimiyle anlatıyor. Gerçekten bir alışkanlık yaptı bizde.
Emekli öğretmen Erdoğan Şahin de, kahve köşelerinden kurtulmuşluğunu, artık benim de bir işim var diyerek anlatıyor.-(bu kişi ben oluyorum)-
Blog hangi derde devadır diyor, Emekli Subay arkadaşım.
Hangi derde deva olduğunu hep birlikte görüyoruz.
Meğer ne kadar yalnızmışız.
İçimizde ne kadar uhde varmış.
Yılları da biriktirip, durmuşuz yıllarca içimizde.
Blog yazılarına baktığımızda çoğunun anı türünde olması bu gerçeği gösteriyor.
Kısılmış sesimizin, gürleştiği bir alan günce sayfaları.
Umarım bu sloganımız tutar. Bizimde sloganımız olur. Sloganla ilgili görüşlerinizi bekliyorum.
Sözlerimi sloganımızla bitirmek istiyorum.
“Söz uçar, yazı kalır.Dostlar bizi hatırlasın.”