Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '16

 
Kategori
Güncel
 

Söz veriyorum

Söz veriyorum
 

sessiz çığlık


SÖZ VERİYORUM

Sıradan bir vatandaş olarak tüm dünya da yaşanan, ülke gündemine oturan olayları bazen sinirlenerek, bazen gelişmelerini merak ederek ama en çok da hüzünlenip, üzülerek takip etmeye çalışıyorum.

Kim olduğum, nerede yaşadığım, ne tür işlerle hayatımı sürdürmeye çalıştığım çok da önemli değil aslında. Sosyal medya denen alemi tepe tepe kullandığımı da söyleyemiyorum ne yazık ki. O sanal dünyanın sihirbazı olmayı pek beceremedim.

Yani; “ geçerken uğradım, fazla kalmayacağım vaktim yok”  dercesine, ara sıra hoşuma giden fotoları, minik alıntıları paylaşıp, özel günlerini yakalayabildiğim kişilerin kutlamalarını yaparak o dünyadan ayrılıyorum.

Ama içinde olmayı çok sevdiğim bambaşka bir dünyam var.

Evimde sığınağım dediğim çalışma odama giriyor, orada kendi hayal dünyama dalarak çok ama çok uzun saatler geçiriyorum.

Neler mi var bu sığınakta? Zehra Eyiz’e ait, içi tıka basa dolu bir heybe var o dünya da.

Çocukluğum, gençliğim, ailem, sevinçlerim, acılarım, korkularım, aydınlık ve karanlık anılarım, boz bulanık her türlü duygularım…

Bu heybe açıldığında içinden ne çıkacak bazen ben bile bilmiyorum. Tek bildiğim içinden çıkan her ne ise, hepsi beni ben yapan, yaşamı sorgulatan şeyler.

Yıllar içinde bir çok çok insanın anılarını dinlemiş, hayatlarını izlemiş, bazılarına kendi özgür irademle tanık olmuş biri olarak ne çok şey biriktirmişim meğer o heybede.

Heybe açılıp da karşıma çıkan şeylerle yüzleştiğimde içimdeki dürtü yaz bunları diyor bana. Kağıda dökülmeli tüm duydukların, gördüklerin, yaşadıkların, hissettiklerin. Şimdiye dek yazmaman hataydı, tüm evren hikaye dolu. Sen de bir anı toplayıcısısın, oynat kalemini diyor içimdeki o ses.

Son zamanlarda üstelik bana bahşedilen bambaşka bir lütuf yaşıyorum. Tanımadığım bir sürü insandan gelen “anı”  mesajları tufanına yakalanmış durumdayım.

Meğer insanların ne çok anlatacak, paylaşacak anısı, hikayesi varmış. Zaten hepimiz; “benim hayatım yazsan roman olur” demez miyiz?

Sözün kısası; benim heybeden seçilmiş bir anı duruyor haftalardır karşımda. Okuduğumda içimi çok acıtan, yüreğimi dağlayan, hayal gücümle kurgulayıp bir hikaye hale getirmeye çalışırken gözlerimin yaşarmasına sebep olan bir anı.

Üstelik ben haftalardır o hikayeyle boğuşurken, ne yazık ki ülke gündemimizde kaleme almaya çalıştığım konunun bambaşka örnekleri giderek çoğalmakta. Bilmiyorum, belki bu kahredici boyutta üzücü olayların yaşanması da evrenin bir işaretidir bana.

Amacım insanları üzmek, germek, yaralarını deşmek değil elbette. Ama hikaye tamamlanıp,  bir kitap haline getirilip sizlere sunulunca, belki özellikle çocuklarımızın, kızlarımızın, kadınlarımızın acılarını, haykırışlarını biraz daha dillendirmiş olabilirim. Bu anlamda kendimi hemcinslerime karşı sorumlu hissediyorum. Toplumsal eylemlerde sokaklara çıkıp pankart taşıyıp, haykırmak dışında elimden gelen bu.

Olur ya, belki daha duyarlı bir toplum olmamıza, adalet terazisinin daha dengeli tartıp ölçmesine yardım eder bu tarz hikayeler.Belki o zaman Özgecan Aslan’lar, Cansel Buse Kınalı’lar, Münevver Karabulut’lar, Selma Civek’ler, Gülsevin Buket’ler ve daha bir çok Havva kızı erkek şiddetine maruz kalmaktan kurtulurlar.

Tüm telaşım bir an önce hikayenin tamamlanıp, bu anının sizlerle  paylaşılabilmesi yönünde. Yazarken gece, gündüz, alışveriş yapmak, ev temizlemek, yemek pişirmek, hatta haftalardır beni kıvrandıran siyatik sinirimin ağrısı bile umurumda olmuyor artık.

Az kaldı dostlar; yüreğinizi bir mengene gibi kavrayıp ezecek bir hikayeyle buluşacaksınız yakında. Şimdi izninizle, kelimeleri dizmeye, cümlelerle oynamaya geri dönüyorum.

Not: Her türlü anısını, hikayesini bana güvenerek, inanarak gerçekleri saptırmadan, kirletmeden yazacağıma inanarak bana emanet eden herkese yürekten teşekkürler.

Anıları ve hikayeleri benim heybemde, kalbimde her zaman güvende kalacak ve sadece onlar izin verdiği sürece başkalarıyla paylaşılacaktır.

Söz veriyorum.

 
Toplam blog
: 11
: 350
Kayıt tarihi
: 11.02.15
 
 

Yazar, okur, düşünür, tartışır, ev kadını, iş kadını, anne, baba, çocuk, öğrenci... ..