Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sözzzz :)

Sözzzz :)
 

Mutluluğa giden yolda bir adım attık sonunda… Ailelerimizin huzurunda yüzüklerimizi taktık. Yaşasın özgürlük :)

Her şey birlikte ikinci yılımızı devirdiğimiz günlerde şekillendi… Sıradan bir gün olacaktı, plan yapmamıştık. İtiraf ediyorum plan yapmayı tercih ederdim ama olsun ben böyle de mutluydum. Buluştuk ne yapsak diye konuşurken sık gittiğimiz sevdiğimiz bir yeri önerdi bir şeyler yer, sonra da çıkar dolaşırız, dedi. Ben “ tamam ama önce dolaşsak sonra oturup yemek yesek.” dedim. Kabul etmeyince ben kabul ettim kırk yılın başında ısrar ediyor diye…

Gittik ama garsonun bizi yönlendirdiği masaya oturmak istemiyorum. Çünkü masada farklılık var, birilerine ayrılmış gibi. Soruyorum cevap hayır oluyor. Acaba benden habersiz bir şeyler mi oluyor diye sevgilime bakıyorum. Hani tanıyorum ya mimiklerinden çözerim. Ama tepki yok “ boşver, garson yönlendiriyor.” diyor. Neyse deyip oturuyoruz. Aklım hala orada bir şeyler soruyorum, olayı çözebilmek için ama yok mükemmel bir oyuncuyla karşı karşıyayım. Derken ben dalmış bir şeyler anlatırken sevgilimin beni dürtmesiyle baktığım, az önce klipler dönen dev ekranda resimlerimiz, sevgi sözcükleri akıyor… Şok halinde sevgilime bakıyorum ve izlemeye devam ediyorum. Bu arada mekandakiler de sürprizin kime olduğunu bulmaya çalışıyor :) En son ekrandaki “ benimle evlenir misin?” cümlesi önümde çiçekler ve yüzükle sona eriyor gösteri ama ben bulutlardayım bile :) Tabi ki “evet” diyerek sarılıyorum…

Ondan sonrası hazırlıklar… Ailece tanışma ziyaretleri, heyecanlar… Sonunda beni isteyecekleri akşam. Akşama kadar telaştan heyecan hissetmeyen ben geldikleri anda nasıl da heyecanlandım… En çok istediğim müstakbel kayınpederimin beni isteyişini duyabilmekti. Ama aceleci ve kalabalıkta sadece babamın duyabileceği şekilde istemesi sebebiyle duyamadım…

Sonra gelsin kahveler. “Tuz koyacak mıyız?” sorularına “ Evet evet.” diye cevap veriyorum. Tuzu ben koyuyorum ama kuzenime yeterli gelmeyince müdahale etti ve ben iki kere tuzlanmış kahveyi götürdüm. Herkes bana bakıp gülüyordu, ee mutfaktan salona haberler ulaşmıştı ne de olsa. Müstakbel kayınvalidem yine de bir umutla sordu “ Tuz var mı?” diye. Sonra da “İçirme oğluma tuzlu kahveyi.” derken ben “olsun o kadar” dedim ve gülüştük. Kıyamam canım içip herkes ona bakınca kesinlikle bozuntuya vermeden “tuz yok ki bunda.” dedi. Hemen suyunu götürdüm tabi :)

Kahve faslından sonra takılan yüzükler, çekilen hatıra fotoğrafları ve bize kalan mutluluk… Ne güzel şeymiş bunlar… Devamını sabırsızlıkla bekliyoruz…

Sevgimle…

 
Toplam blog
: 25
: 600
Kayıt tarihi
: 03.06.08
 
 

20 yaşındayım. Hem çalışıyorum, hem okuyorum. Kendime birşeyler katma çabasındayım her zaman.....