- Kategori
- Dünya
Spekülasyon

Arap Baharı çerçevesinde Suriye’de Mart ayı itibariyle cereyan eden hadiseler nerdeyse yılını dolduracakken, ülkede kan gövdeyi götürmeye devam ediyor.
Arap Baharı; Arap Halklarının demokrasi talebi ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölgede diplomatik yönden attığı adımlara da bir revizyon getirdi.
Söz konusu bahar ne yazık ki Türkiye, Suriye, Lübnan ve Ürdün’ün bir arada vizeleri kaldırmak suretiyle oluşturduğu teşebbüs kapsamında Suriye-Türkiye Dostluk Barajı ve nerdeyse iki ülkenin birleşmesine varan diplomatik gelişmelere de aynı oranda cömert davranmadı.
Arap Baharı Tunus’ta Bin Ali, Mısır’da Mübarek, Libya’da Kaddafi ve Yemen’de Ali Abdullah Salih’in sonunu getirirken bununla birlikte Türkiye’nin Ortadoğu’da biraz evvel saydığım teşebbüslerinin de sonunu getirdi.
Türkiye bu itibarla bölge nezdinde bozulan oyununu yeniden kurmaya çalışıyor. Fakat bununla birlikte Uluslararası Spekülatörlerde boş duruyor, değil.
Bir süreden beridir Suriye ve Türkiye’yi adeta birbirine çatıştırma gayretine giren uluslararası camiada buna benzer havadislerin son misalleri de İsrail’de yayın yapan ve Mossad ile bağlantısı olduğu iddia edilen ”Debkafile” adlı sitesi ve Şarl El Avsat gazetesinden geldi.
Debkafile adlı site: “Suriye’nin Türkiye hududuna beşi kimyasal savaş başlığı taşıyan yirmi bir füze konuşlandırdığından bahsederken, Şark El Avsat Gazetesi ‘dekendisine Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin Washington’da bulunduğu sırada verdiği “İran’dan gelen tehditlerden etkilenmediğini daha çok Türkiye’nin müdahalesinden endişelendiğini” belirten beyanatını havadis olarak seçmiş.
İlginç değil mi?
Buna ülkemizde de yayınlanan İran Meclisi Dış Politika ve Ulusal Güvenlik Komisyonu Başkan Vekili Hüseyin İbrahimi’ye ait olduğu ileri sürülen “Malatya’da kurulması planlanan füzelerin vurulabileceğinden bahseden malum açıklamayı da ekleyebiliriz.
Oysa bütün bu spekülatif havadisler ortalığı sararken var olan havadisleri adeta yalanlayan beyanat İran’ın Dış İşleri Bakanı Ali Ekber Salihi’den geldi.
İran Dış İşleri Bakanı Salihi söz konusu açıklamasında “İran’ın Türkiye’ye resmi bakışının derin
Hususiyetle Salihi’nin "İran ve Türkiye’nin rakip değil, birbirinin tamamlayıcısıdır” ifadesi İran’ın Türkiye’de ki üsleri vuracağından bahseden ve tatbik edilen diplomatik adımları “Eksen Kayması” olarak değerlendirenlere adeta yanıt niteliği taşıyor.
Şunu ehemmiyetle belirtmek gerekir ki; bölgede son dönemde cereyan eden hatta II.Körfez Savaşı’ndan itibaren yaşanan gelişmeler bazılarının belirttiği gibi İran ve Türkiye’yi karşı karşıya değil, bilakis ziyadesiyle yakınlaştırması bakımından fevkalade mühim hadiselerdir.
Suriye’nin de bu bakımdan nihai derecede hayati önem ve hassasiyete sahip olduğunu belirtmekte de fayda var.
Bu ülkeye yönelik yapılacak bir askeri müdahalenin Rusya’da ki diplomatik yetkililerinde belirttiği üzere “Neticesi tarif edilemeyecek kadar büyük hadiselere yol açacaktır.”
Bu senenin en mühim hadiselerinden biri olan “Arap Bahar’ına özetle değindiğimizde ise; Yalnızlaşmış bir İsrail ile Irak Savaşı sonrası oluşan İran, Irak, Suriye ve Güney Lübnan’da ki Hizbullah’ın oluşturduğu Şii Hilali’nin daha da koyu bir hale geleceğini bize göstermekte.
Son Amerikan Kuvvetleri’nin Irak’tan çıkması da bu sürecin hızlı bir şekilde devam etmesi ve mağlubiyetinin ilanı bakımından en önemli göstergedir.
Arap Birliği ve dünyanın tüm çabalarına rağmen Esad’ın koltuğunu muhafaza etmesi ve Rusya’nın Akdeniz’e bu kapsamda gönderdiği gemiler(aynı zamanda bunun Doğu Akdeniz petrolleri ile alakalı çıkan krizle de alakası vardır.)Amerika açısındanadeta bu diplomatik mağlubiyetin ilanı oldu.
Amerika Birleşik Devletleri Irak ve Afganistan’da girdiği savaşın maliyetini 2008’de patlayan iktisadi buhranla ziyadesiyle ödemesi, Rusya’nın bölgeye yönelik adımlarına mani olamaması ve son Arap Devrimleriyle yalnızlaşan İsrail’in malum vaziyeti her şeyi izah etmeye kâfi.
Avrupa Birliği’nin de iktisadi buhranlarla sarsılması bu bakımdan İran ve Rusya’ya umulmadık fırsatlar yaratmış durumda.(Enerji bakımından Rusya’ya olan bağımlılıkları da malum)
Netice İtibariyle; Irak’ta Saddam Hüseyin Rejimini devirmekle İran’ı bölgede adeta güçlendiren Amerika Birleşik Devletleri attığı yanlış diplomatik adımlarla da adeta İsrail’i yalnızlaştırmış durumda.
İsrail Hükümeti’ne yönelik kendi kamuoyu nezdinde yapılan son protesto gösterileri de bu bakımdan ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve iktisadi bunalımında en bariz göstergesidir.
Son dönemde İsrailli yetkililerin yaptığı saldırgan söylemlerde söz konusu iktisadi ve siyasi bunalımı ötelemeyi amaçlayan spekülasyondan başka bir amaç da içermiyor, zaten. İran masalında olduğu gibi.