- Kategori
- Alışveriş - Moda
Filler tepişir, çimenlerin vay haline!

Bir süreden beri Batı Âlemi ile İran arasında süregelen siyasi buhran, yeni gelişen hadiselerle farklı boyutlara bürünmek suretiyle artarak devam ediyor. Avrupa Birliği Ülkeleri’nin nükleer programı ile alakalı faaliyetlerinden dolayı İran’a yeni yaptırım karaları alacağını belli etmesi İran’ı farklı fakat daha da sert bazı önlemler almaya yöneltmiş olduğunu idrak etmek mümkün.
Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidi bunun en açık göstergesi. Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’tan çekilmesinden sonra ülkede var olan Şii nüfuz potansiyelinden dolayı İran’ın bölgede olan etkinliğini pekiştireceği zaten biliniyordu.
Bir Amerikan gazetesinde(New York Times) çıkan yorum haberde “Amerika’nın Irak’tan çekilmesinden sora bölgede Türkiye iki mühim güç olacağı belirtiliyordu.(Link Adresi: http://haber.kanald.com.tr/Haber/Dunya-33/Ustunluk-Turkiyede-26676.aspx#.TwdAjsRcUtY.facebook 26676.aspx#.TwdAjsRcUtY.facebook)
Bunların hepsi bariz hakikatler.
Peki, bundan sonra gelişmeler ne istikamette seyredecek.
Asıl mühim olan bu.
Hadiseyi şu minvalde ele alabiliriz.
1)Suriye’de ki Hadiseler:
Ortadoğu’da Mart ayından beri süregelen Esad karşıtı gösteriler neredeyse bir yılı dolduracak. Fakat öyle görünüyor ki; Esad direnmekte kararlı Kararlı olmakta zorunda zaten.
Kendisini destekleyen Rusya ve İran’ın bunu hususiyetle istedikleri biliniyor.
İran’ın Esad Rejimi ’ne yönelik yardımları, Rusya’nın Akdeniz’e gönderdiği savaş gemileri bu bakımdan Esad’ı cesaretlendiren en mühim unsurlar.
Esad Rejiminin Rusya ve İran için olan ehemmiyeti de gayet açık.
2)Rusya’nın en stratejik donanma üslerinden bir tanesi olan Tartus bu ülkede bulunuyor. Ayrıca Rusya Suriye üzerinden Ortadoğu’da tekrar eski tesirini göstererek Amerika’nın Irak’tan çekildiği şu günlerde haklı olarak Esad Rejimi’nin kendisi açısından ne kadar hayati bir ehemmiyete haiz olduğunun farkında. Hülasa; Suriye Rusya için Ortadoğu’ya açılan kapılardan bir tanesi.
3)Aynı zamandaSuriye’nin Rusya’nın en büyük silah pazarlarından birisi olduğunu bir kenara not etmek gerekir.2011’in Aralık ayında iki ülke arasında mukavele edilen üç yüz milyon dolarlık silah anlaşması unutulmamalı. (Rusya anlaşma kapsamında süpersonik (sesten hızlı)gemi savar Yakhont füzelerinin sevkiyatıma başladığı iddiası-Kayn:İsrail Ynets İnternet Sitesi Havadisi-2 Aralık 2011 Cuma-ntvmsnbc)
Hadiseyi birde İran açısından müşahede ettiğimizde de birçok maddeyi sıralamak mümkün.
1)Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’tan çekildiği şu günlerde ülkede yükselen Şii tesiriyle beraber İran’ın Irak, Suriye ve Güney Lübnan’da ki Hizbullah vasıtasıyla teşekkül eden güçlü bir etkiye sahip olması.
2)Bunun içinde Irak-İran-Suriye-Lübnan Hattı’nın kopmaması yani Esad Rejiminin yaşamını devam ettirmesi gerekiyor.
3) İran’ın, Güney Lübnan’da ki Hizbullah Yönetimi’ne verdiği lojistik destekte de Suriye büyük bir hayatiyete sahip.
4) Esad Rejiminin çökmesi bu hattında çökmesi manasına gelir ki; bu durum Filistin ve Lübnan konusunda daimi şekilde müdahil olan İran’ın tesirine büyük ölçüde darbe vuracaktır.
Sünni Arap Dünyası’nın Esad Rejimi’ne karşı soğuk, baskıcı ve batı yanlısı bir tavır almasında kendisine rakip gördüğü İran’ın etki alanını daraltmak istemesinin payı olduğu bilinen bir gerçektir.
Tüm bunlar aslında var olan Şii-Sünni Rekabetinin yine en kârlı ülkeleri olarak bu devletlere silah tedarik eden Amerika Birleşik Devletleri’ne işaret ediyor.
Tekrar hadisenin başına döndüğümüzde İran’ın “Hürmüz’ü Kapatırız!” şantajının aslında Amerika Birleşik Devletleri’nden çok yüksek miktarda petrole ihtiyaç duyan Avrupa Âlemi’ni tehdit ettiği gözden kaçmamalıdır.
Fransa, İngiltere ve Almanya’nın son zamanlarda İran’a yönelik sert çıkışı, Avrupa’da ki İran Bankalarına yönelik alınan yaptırım kararları bu tehdidin bir neticesidir.
Peki, bu vaziyet-i ahval kimin al-i menfaatine yarıyor?
Tabii ki Rusya’nın.
Rusya aslında İran’ı Avrupa’ya karşı bir koz olarak kullanmaktadır. İran’ı bilinçli bir şekilde destekleyerek, bu ülkenin Avrupa’ya karşı aldığı Hürmüz’ü kapatma kararını yine en çok isteyen ülkedir.
Sebebi ise gayet basit.
İran’ın Hürmüz’ü kapatmasıyla enerji buhranına girecek Avrupa’nın imdadına yine bu kıtanın en büyük tedarikçisi konumunda ki Rusya’dan başka kimse yetişmeyecektir.
Amerika Birleşik Devletleri, İsrail’i Araplara karşı destekleyerek bu ülkeye silah satarken o zamanlar adı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olan Rusya’da İsrail’e karşı Araplara kucak açmıştır.(Not: Bu arada kucak açmış ifadesi yerine argo tabirle kucağa oturtmuştur deyimi daha uygun geliyor bana. Çünkü Amerika ile aynı anda İsrail’i tanıyan ülke de Sovyetlerden başkası değildi.)
Netice İtibariyle; Hadiseler, dünya var olduğundan beri farklı şekilde cereyan ediyor gibi görünse de büyük devletlerin küçük devletleri uluslararası ticaret aracıyla kendi amacını gerçekleştirip bu itibarla kendi al-i menfaatlerini muhafaza ve müdafaa etmesidir.
Ne demişler; Filler tepişir, altta kalan çimenlerin vay haline!