Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '07

 
Kategori
İzmir
 

Şşşşiiiiitttttt, İzmir severler...

Şşşşiiiiitttttt, İzmir severler...
 

İnanmayacaksınız ama bugün, akşam üzeri onunla baş başaydım. Emin olun bana da sürpriz oldu, hiç beklemiyordum. Onun için de hemen sizlerle; İzmir severlerle paylaşmak için yazmaya koyuldum. Yoksa bugün yazı yazmayacaktım. Dünden hazırladım yazımı, bugün biter bitmez "yayına al" diyeceğim ilk dakikalarda çıkması umuduyla, çünkü güne özel bir yazı.

Hani pazar akşamüstleri, benim gibi çalışan kadınların hep pazartesiye işleri kalır ve keşke bir gün daha olsa derler ya; işte dün de öyleydi ve bu kez dualarım kabul olmuştu, bir gün daha evdeydim. Günlük ufak tefek işlerin dışında, iki sepet dolusu ütüyü bu yüzden keyifle yaptım. Yoksa en sevmediğim iştir. Bittiğinde yorulmuştum, az şekerli kahvemi yudumlarken, asker arkadaşım aradı, yazıştık biraz anlık iletisayfasında (MSN). Sonra, "bana müsaade" dedim ki saat altıyı geçiyordu, en geç altı buçukta yürümeyi planlamıştım. Acele hazırlandım ama yine de saçıma, üzerinde deniz boncukları olan bandı takmayı ihmal etmedim. Ve tabi "walkman" imi de aldım. ( Nedense canım "wolkmen" yazmak istiyor. )

Beş-altı dakika sonra deniz kıyısındaydım ki inanamadım. Neredeyse bomboştu kıyı, benim en çok sevdiğim zamandı; akşamüzeri denizle baş başa kalmak… Evet, akşamüzeri denizle baş başaydık… Yorgunluğumun üzerine nasıl iyi gelmişti!

Körfez temizlendiğinden bu yana, soğuk havaların dışında bu fırsatı bulamıyorum ki o zaman da ben yürüyemiyorum, bütün kıyıyı oltalarıyla balık tutanlar dolduruyor ve denize en yakın yerden yürümeme engel oluyorlar. Ama bugün yürüdüm. Lodos mudur denizi dalgalı yapan işte o esiyordu sanırım ki dalgalar şaha kalkmıştı, bu yüzden boştu kıyı. Lodos, sen hep es olur mu?

Deniz de benimle baş başa olmayı özlemiş olmalıydı; dalgalar, beni kucaklamak istercesine kıyıya çarpıp yükseliyordu. Ben de onlara dönüp kollarımı açtım, "hoş bulduk" dedim. Islandım biraz. Olsun, denizle kucaklaşmayı seven ıslanmasını haydi haydi severdi. Dudaklarımda denizin tuzlu tadı, kulaklarımda “Telgrafın tellerine kuşlar mı konar, insan sevdiğine canım böyle mi yanar?” şarkısı, yürüdüm, yürüdüm… Bir ara, kıyıya çarpıp yükselen dalgaların damlacıklarından süzülen gün ışığını; gökkuşağını bile gördüm.

Dönüşte, hasret gidermiştik ya sakinleşmişti deniz. Vedalaştık usulca. Yine de hemen gidemedim, Güzelyalı’daki üstgeçidin; gemi şeklindeki köprünün demirlerine oturup ayaklarımı aşağıya salladım, denizi seyrettim uzaktan…

Sonra? İzmir’de deniz kıyısında yürümeyi özleyenlerle paylaşmak istedim…

Sevgiyle…

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..