- Kategori
- Kitap
Statü Endişesi
Statü;
Statü Endişesi, hepimizin içini kemiren ancak pek nadir ifade edebildiğimiz bir korkuyu su yüzüne çıkarıyor: Başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü korkusu ve başarısızlığımızın toplum tarafından acımasızca yargılanacağı hissi. Bir başka deyişle, evrensel bir endişeye, statü endişesine ayna tutuyor.
Alain de Botton, yine zarafet ve incelikle statü endişemizin nereden kaynaklandığını ve onu yenmek için neler yapabileceğimizi anlatıyor. Felsefecilerin, sanatçıların ve yazarların yardımıyla, statü endişesinin tarihsel öyküsünü ve tarih boyunca bu endişeyi yenmeye çabalamış hareketleri inceliyor. Toplumun acımasız yargılarına karşı kalkanlar edinen ve bu yolla mutluluğa ulaşmaya çalışan yalın ayaklı filozofların, üstsüz bohemlerin, komedyenlerin, şair ve ressamların bir resmi geçidini sunuyor okura.
Sonuç: Bu kitap yalnızca eğlendirmiyor, düşüncelerimizi de kışkırtıyor. Felsefenin yardımıyla toplumsal kaygılarımızdan kurtulmamızı sağlarken yürekleri hafifletiyor. Kitabı okuyanlar, belki yıllardır ruhlarını kemiren statü endişesinden arınmış olacaklar. Kitabı okuyanlar, belki yıllardır ruhlarını kemiren statü endişesinden arınmış olacaklar.
Şimdi bu durumu yazma sebebim şu. "Ye kürküm ye" sevdasına düşülen bu toplumsal ortamda, biz aslında neyiz?
Yaptığım işlerle anılacaksam, ben altı üstü bir işçi miyim?
Ben öyle hissetmiyorum. Hissetmedim de. Ama yersiz bir şekilde insanların statümle değerlendirdiğini fark edip bir "Endişe" sarmalına sürüklendim.
Hadi siz de sorun kendinize;
" Sahi ben neyim?"
Felsefi tartışmaları uzun uzun yaparız. Ama bundan sonrasında sevdiği işleri yaparak kendini kazanma derdinde olan ve gelişime aşık bir bireyim.
Durmak yok. Değişmeye ve gelişmeye devam.
O uçurum elbet silinir gider. Ben kalanlarımla güzelim ve kabul görmekteyim. Göreceğim de.
Bugün de böyle.
Sevgiler...