- Kategori
- Deneme
STK (sivil toplum kuruluşları) bir ülkede yetersiz demokrasinin göstergesidir

Demokrasi konusunda benim dışımdaki herkesle farklı düşünceye sahibim; çünkü benim gibi düşünene rastlamadım. Sorun değil, belki herkes yanılıyordur, ben haklıyımdır. Çok kişinin itiraz edeceği yazımın başlığı bile bunun delili. Ne yapalım yani ben böyle düşünüyorum!
Pek muhterem Volter beyefendiler söyler misiniz bana, insanlar elinden tutup şöyle şöyle yap diyeceğimiz varlıklar mı ki eğer öyleyse yazık sizin Volterliğinize, dünyanın kütüphanelerini dolduran onca kitaplarınızla adam edememişsiniz insanlığı! Ve ben diyorum ki elinden tutup tuvalete götüreceğiniz insan insan olarak vasıflandırılamaz, beynini sökün alın yerinden; hiçbir şey bilmiyorsa ne yapacak aklı, dünyadan habersizse kulakları, burnu, gözleri de gerekli değil.
İnsanlar çevreye duyarlı değilmiş, çevreyi kirletiyorlarmış korumak için dernek kuracakmışız, hadi lan! Yola attığı sigara izmaritlerini ağzıyla toplatırım valla, öyle saçma şey olur mu? İnsansa yaşamayı bilecek kardeşim, bilmiyorsa öğretiriz! Hakkımızı almak için sokaklarda yürüyecek, dükkânları taşlayacakmışız! Şuna bak şuna! Beylerin demokrasisi! Kör müsünüz ya, böyle demokrasi olur mu?
Sokaklara mücadele anıtları dikmek yerine ülkede adam gibi bir düzen kurmaya çalışmalıyız. İnsanları eğitip demokrasi bilinci vermeliyiz. Halk örgütlü olacakmış! Ne örgütü ya, savaşa mı gidiyoruz! Bunlar kapitalizmin oyunu! Dincisi de devrimcisi de kapitalist! Kardeşim az biraz düşün, insanlar elli yıldır sokaklarda yürüyorlar, hangi hakları aldınız; hala açsınız. Bir iki baldırı çıplak sözde devrimci, sendikal haklar, şunu protesto, bunu basın açıklaması… İnsanlarımız bizim böyle ağır konuşmamıza lütfen kızmasınlar. Demokrasi bu değil, hayat bu değil. Üç beş kişinin sokaklarda yürümesiyle ülke kurtulmaz; halkın bir bütün olarak irade göstermesi gerekir.
Dernek nedir ya! Dayanışma nedir! Eski dünya adetleri bunlar! Böyle hak falan alınmaz! Hak dediğin zorla alınır mı ya! Kimden ne aldın göster bakalım. Sen tuvalet gibi gecekonduda oturuyorsun, adam gökdelende! Sen halk olarak irade göstereceksin, devlet de haklarını verecek. Gerekirse birilerinin ensesine basa basa! Senin yöneticin asgari ücrete utanmadan 16 lira zam yapılmasını kabul ediyorsa her gece Taksim’de yatsan nolur ki. Ben bu ülkenin başbakanı olsaydım asgari ücrete 16 lira zam yapılan o toplantıda toplantı masasını dağıtırdım!
Bir yerin derneğinde bir araya geliniyormuş, konuşuluyor görüşülüyormuş, hemşeriler tanışıyormuş, o yerin sorunları tartışılıyormuş falan… O yerin sorunları seni değil devleti ilgilendirir. Tanışıp konuşmaya gelince herkes birbiriyle yağlı ballı olmak zorunda değil, isteyen istediğiyle tanışır konuşur. Ben sevmediğim adamla köylüm bile olsa yan yana gelmek istemem. Bırakın bu saçmalıkları ya!
Çağdaş demokrasilerde halk örgütlü olmaz, birey donanımlı olur.
Hak almak için insanları örgütleyip sokaklara saldılar. Eh biraz hak da aldılar. Aldıkları, sokaklarda dökülen kan, kırılan cam parasına yetmedi. Sonunda hava aldılar. Örgütlü direnişlerin kazanımları zaten örgütsüz de verilecek olandan fazla değildir.
Halk ordu değil, kimseye karşı savaşamaz; bir ülkenin düzeni sokaklarda kurulamaz; insanları doğru yaptığına ikna edeceksin, tek yol bu.
Bilmeyene Allah bir desen itiraz eder; insanları değiştireceksin. Adam korkuyor, adam düzenin kölesi olmuş; sen kalkmış Taksim’e gel diyorsun. Kapitalizm ne diyor “Yollar yürümekle aşınmaz” Senin yürümen, Taksim’in adamların umurunda değil. Hatta destekliyorlar, kargaşa işlerine geliyor, esnafın üç beş camı kırılsa nolur. Hatta belki el altından organize ediyor.
Şu dernek mernek var ya demokrasinin önünde takoz. Çünkü insanlar bu şekilde haklarını alıp seslerini duyurduklarını sanıyorlar. Yanlış olduğu nereden belli? Üyeler toplantılara zorla gidiyorlar.
Bizim halkımızı bir araya getir de hangi amaçla getirirsen getir. Ne var bu bir arada olmakta, birlikte olmakta anlamıyorum! Bu topraklarda iyiler ve kötüler, iyi ve kötü amaçları için birlik ve beraberlik argümanını kullandılar ve hep başarılı oldular. Halk aydınlara bakıyor. Aydınlarımız nere giderse halk da peşinden gidiyor. Hata varsa önce aydınlar sorumlu. Adam elinde taş, Taksim’de pencere cam indiriyor, koskoca profesörsün (öğretmensin, memursun, ya da en azından okumuş) utanmadan peşinden gidiyorsun; gerçekten yazıklar olsun!
Bir ülkede kanuna ihtiyaç kalmadığı gün gerçek demokrasiye ulaşmışız demektir. Bu hedefe yumruklar sıkılı, ihtilalciler gibi naralar atarak ulaşılabileceğini düşünebilir misiniz? Dünyada savaşarak da barış sağlanmıştır ama uzun ömürlü olmamıştır. Demokrasi nehirleri sel gibi akmaz, suyun kaynağından gelmesi gerekir. Demokrasiyi insanların beyninde, yüreğinde yaratmanız lazım. Yani zorla demokrasi olmaz.
Halkı örgütle ki savaşsın diye… Milyonlarca siyasi yapılanma, sosyal medya, dernek, vakıf, cemiyet, tarikat, çevre örgütü, kanarya sevenler derneği, bilmem ne örgütü… Demokrasi bu tabloymuş… Kırarım ben bu tabloyu! Halkı kandırmayın! Haklar zorla alınamaz. Kırk haramiler yöntemine ihtiyaç yok. Ağaç Hareketi devlet düzeniyle biz hakları alırız. Hem de vitrin taşlamadan, cam kırmadan. Türkiye’yi Amerika’ya satanların itibarı iade edildi de Amerika’dan kurtaranların(Deniz Gezmiş ve arkadaşları) itibarı niye iade edilmedi? Biz iade ederiz. Atıf hocalar yanlışlıkla asılmışsa onlarınkini de iade ederiz.
Bu işin yolu aç insanları sokağa salıp cam çerçeve kırdırmak değil eğitip haklarının bilincine ulaştırmak. Halk eğitimsiz, donanımsız; sana cam çerçeve kırıyor, öbür tarafta bir paket bulgura oyunu satıyor. Halk mücadele edecekmiş, savaşacakmış, aydınlar yazarlar bu yolda ölecekmiş, demokrasi ağacı onların kanlarıyla sulanmalıymış! Hadi lan!
Kanarya sevenler derneği… Niye yılan sevenler derneği yok, yazık değil mi o hayvana! Böyle dernek mi olur ya! Seven sever sevmeyen sevmez. Yani gereksiz, boş insanların boş uğraşı! Mars’a gitmek isteyenler derneği kursan anlarım. Kanaryayı düşüneceğine Filistinli çocukları düşün! Genel olarak hayvanların kurtarılması ile ilgili projeler üret!
Mahalle kadınlarının dedikodu gurupları, altın günleri neyse dernek denilen şeyler de o…Buralarda bulunan kimseler tamam iyi niyetli ama işsiz güçsüz insanlar. Amaçları itibar kazanmak “kırtlama çay içenler derneğinde yöneticiyim” Bir ülkede STK’ler ne kadar yaygın ve güçlüyse devlet ve hükümet de o kadar zayıftır. Çünkü devletin yapması gereken şeyleri insanlar bir araya gelerek yapmaya çalışıyorlar demektir. Tiyatrocular birliği (derneği, kulübü her ne zıkkımsa) tiyatronun sorunlarını dile getirmek için kuruluyor değil mi? Tiyatronun sorunlarını devlet bilmiyor mu? Böyle kılıç kalkan devleti bilmez tabi. Modern bir ülkede devletin atıyorum tiyatro konusunda onlarca organizasyonu olur. “Tiyatrocular derneği” şu banallığa bak!
Devletin halkın yaşayışıyla ilgili hiçbir düzeni/sistemi yok ki halk kendi kendine bir şey yapmaya çalışıyor. Kerim Korkut’un “Fonksiyonel devlet”inde halkın yaşayışı ve sorunlarıyla ilgili yüzlerce faaliyet olacak ve insanlar bugünlere gülecekler “dernek de neymiş” diyecekler. Hak almaya gelince ücretler onun bunun keyfine göre değil her işe/mesleğe/sanata göre ayrı ayrı bilimsel olarak tespit edilecek ve halkın oyuna sunulacak. Bir defa tespit edilen ücretler her yıl PARAMET denilen standart bir oranla otomatikman (yani kendiliğinden) artacak. Budur yani. On tane sendika, ensesi kalın işverenler, bir de Recep Tayip Erdoğan günlerce tartışma, konuşma sonunda asgari ücrete 16 lira zam! İstiyorsanız böyle devam etsin! Kerim Korkut beşikteki bebek dâhil ülkemizin var olan artı yaratılacak kaynaklarına göre her Türkiye vatandaşının olması gereken varlık ve kazanç durumunu belirledi: Kişi başına 586 bin lira varlık artı 3870 lira aylık kazanç. Yani şu anda böyle olmamız gerekiyordu. 50 yılda biz bu hedefe ulaşacağız. Bunlar ortalama yıllık değerler değil, en düşük gelir. Daha yüksek zenginliği olanlar varsın Karun olsun!
STK’ları hak ve özgürlükler için kuruluyormuş… Yani birileri vermiyor, biz alacağız. Yırt gitsin o zaman Anayasayı, neye yarar ki… Lağvet meclisi. Böyle bir şey olur mu ya! Hak ve özgürlükler için dernek kuracakmışım. STK’lar aynı zamanda halkı kandırmak/uyutmak için kuruluyor. Siz bunlarla oyalanırken birileri malı götürüyor. STK’larla demokrasi olmayan ülkede “demokrasi var” görüntüsü yaratılmaya çalışılıyor.