Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
 

perihan reyhan ALKAN

http://blog.milliyet.com.tr/pra

25 Kasım '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şu teyzeleri amcaları bıraksak!!!

Şu teyzeleri amcaları bıraksak!!!
 

Hastanedeyim, elim kolum dolu, çantalar, mont, 10-11 tane tetkik kâğıdı, neredeyse aynı sayıda bir avuç dolusu kan tüpü. Sıra numarası ise, yine elime tutuşturulan minik bir kâğıtta yazılı… Sıra numaraları süratle değişiyor ekranda, sıramın geçeceği endişesindeyim ve ellerim kollarım dolu halde, çantamdan yakın gözlüğümü çıkartıp da bakmam mümkün değil…

Kan merkezinin kapısındaki görevliye yanaşıp: Beyefendi, göremiyorum, lütfen bakar mısınız sıra numaram nedir, dediğim an, önceki “Buyurun Hanımefendi” sözü yerine, bu defa bağırarak, eli şefkatle omzumda, “Teyzecim, numaran 478, anladın mı? Şu kâğıtlar da, sonuç almak için, bak şimdi kaybedersin falan, onları da koy çantana sen, daha çok var sıranın gelmesine, gel sen şöyle otur, bak karşıdaki ekranda yazıyor numaralar, göremezsen, ben sana bildiririm…”

İlahi… Şaşkınım…

İyi niyetli ve yardımsever, sağ olsun ama…

- Bey Kardeşim yakın gözlüğüm çantamda, görüyorsunuz ellerim, kollarım dolu, alamadım çantamdan, onun için sordum, körüm demedim, hele ki sağırım hiç demedim ki ne diye bağırıyorsunuz? Biliyorum da hangi kâğıt ne için, teşekkür ederim ama siz de beni iyice alil, hatta bunak yerine koydunuz…

Şaşırma sırası onda… Gülümseyerek söylediğim için de, daha bir anlamazlıkla şaşkın…

Ben ise önce gülüyorum, sonrasında bir düşüncedir alıyor… Hastalık ve hastane psikolojisiyle zaten moralim kötü, üzerinde durmamaya çalışıyorum, her halde görmüyorum deyişimi yaşlılığıma verdi diye ama etkileniyorum, elimde değil. Sanırım, iyice çökmüşüm, iyice yaşlanmışım ki taş çatlasın benden 10 yaş küçük adam bile teyze diyor. Derhal bir çözüm bulmalıyım görüntüme!..

Hastaneden çıkarken lavaboya uğrayıp aynaya bakıyorum, epeyce taktım çünkü teyze hitabına. Yoo hiç de teyze diyebileceği görünümde değilim. Allah, Allah…

Dönüşte markete uğruyorum, alacağım bir şeyi bulamıyorum, kasiyer hanıma: Hanımefendi yok mu, ben mi göremedim diye aradığımı soruyorum. “Sen görememişsin Teyze, arkadaki raflara bak” diyor.

Ben gene şaşkın ve bu defa, iyiden iyiye üzüntülü!..

Üstelik bu,”Sen” hitabını da hiç sevmem, oldum olası itici gelmekte bana, hele de yabancılar ve bir yakınlığım olmayanlarca dile geldiğinde!..

Eve gelişte yine bakıyorum aynaya, en olumsuz, en eleştirel ve dışarıdan biri bakışlarla ama hayır, ikisinin de teyze diyebilecekleri bir görüntü değil. İkisi de benden en fazla 10 yaş genç yaşlarda çünkü!..

Bazen bize doğal gelen bir davranış, bir sözün karşımızdakinde ne etkilere yol açabileceğini düşünemiyoruz ne yazık ki!..

Ayrıca hep derim; insanın, teyzesi, amcası, dayısı, ağabeyi, ablası ancak kan bağıyla olur ve onlara öyle hitap edilir! Yedi kat ele, hele de yaşını bilmediklerimize, bu şekilde hitaplar hiç mi hiç yakışık almıyor!

Çuvala mı girdi, o güzelim hitaplar?!.

“Hanımefendi”, “Beyefendi” ya da “Efendim” ve de, “Siz”!..

 

p.r.alkan

 
Toplam blog
: 290
: 553
Kayıt tarihi
: 11.03.08
 
 

İlk ve orta öğrenimimi Gölcük/ Kocaeli, lise ve üniversite öğrenimimi Ankarada gördüm. İlk okuldan..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara