Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

10 Mayıs '14

 
Kategori
Tiyatro
 

Süheyl & Behzat Uygur Tiyatrosu - Hasta Etme Adamı

Süheyl & Behzat Uygur Tiyatrosu - Hasta Etme Adamı
 

Hasta Etme Adamı


Yer; Kocamustafapaşa Çevre Tiyatrosu. Daha hava kararmamış. Seyirciler yeni yeni gelmeye başlarken, kenarda bekleyen çocuk, cebinde kalan son harçlıklarını kontrol ediyor. Belli ki bilet almaya yetecek parası yok. Yine de yılmıyor ve büyük ustayı bekliyor. Bir umut ondan yardım isteyecekti ama utanıyordu. Çocuk bunları düşünürken büyük ustanın geldiğini gördüğünde eli ayağına dolaştı. Büyük ustanın gözünden kaçmayan küçük çocuk, ustadan aldığı cesaretle, durumunu anlatmaya başladı. Büyük usta çocuğun daha fazla anlatmasına fırsat bırakmadan hemen gişeye gitti ve çocuğun biletini alıp eline tutuşturdu. Büyük usta gülümseyerek yanından ayrılırken çocuk ne kadar şanslı olduğunu anladı.

Oyunun başlamasına daha yirmi dakika varken hemen koltuğunu buldu ve oturdu. Çok heyecanlıydı. Oyunun başlaması için sabırsızlanıyordu. Ne de olsa büyük ustayı sahnede canlı canlı görecekti. Derken ışıklar söndü ve oyun başladı. Sahneye ışıldayan gözlerle bakan çocuk, bir ustanın devleşmesini seyrediyordu. Bahri Beyat’ın çanak tutmalarıyla esprileri patlatan Nejat Uygur’un tadına doyulmaz esprilerine hayran kalmıştı.

Bütün bunları düşünürken daldığım hayalden çıkıp, sahnede en keyifli oyunlarından biri olan “Hasta Etme Adamı” ile devleşen iki kardeşi seyretmeye devam ettim. Süheyl ve Behzat Uygur kardeşler, babalarından aldıkları ve öğrendikleriyle sahneyi kahkahaya boğuyordu. Ben ise oyunun bir yerinden itibaren asılı duran tabloda, büyük usta Nejat Uygur’un “sus” işareti yapan fotoğrafına dalıp gitmiştim.

Süheyl ve Behzat Uygur Kardeşler, babalarının açtığı yolda başarıyla ilerlemeye devam ediyor. Ne mutlu ki Türk halkı da oynanan salondaki bütün biletleri satın alarak Uygur kardeşlere sahip çıkıyor ve hiçbir oyunlarında onları yalnız bırakmıyor. Süheyl ve Behzat Uygur da oyundaki performanslarıyla bunu ne kadar hak ettiklerini başarıyla gösteriyorlar.

Hasta Etme Adamı oyunu, sağlık sektöründeki çarpıklık ve sıkıntıları komik bir dille gözler önüne seriyor. Aile hekiminden anladığımız, ambulans çağırma ve bekleme sıkıntıları, doğumhane kapısı önünde beklerken yaşananlar gibi hepimizin günlük yaşadığı olayları kahkahalara boğarak bize yansıtıyor.

Süheyl ve Behzat Uygur kardeşlerin oyunu ele alış biçimi epik anlatımlarla ortaya çıkıyor. Oyunun içinde rollerine kaptırmış giderken, zaman zaman oyundan koparak, doğal hallerine bürünüyorlar. Böylece seyirciye de bütün bunların aslında bir canlandırma olduğunu, kapılıp gitmemeleri gerektiğini gösteriyorlar. Büyük Usta Nejat Uygur’un çizgisini, düşüncesini, anlatım biçimini çok güzel devam ettiriyorlar. Yıllarca aynı sahneyi paylaştıkları Ustanın bakış açısını yaşatarak, bir saygı duruşu sergiliyorlar.

Oyunun diğer rollerini canlandıran oyunculardan Önder Keskin, gerçekten müthiş bir performans sergiliyor. Üzerine giydiği her rolü köpürterek büyüten, zaman zaman abartı dozunu yükselttiği düşünülse de bunu iyi dengeleyen, rol arkadaşlarının sahnesini çalmadan, küçük ve kendi içinde oyununa devam eden Önder Keskin, seyircinin de takdirini topluyor.

Kadın oyunculardan Nurten İnan her tiplemenin altından başarıyla kalkıyor. Londra’da eğitim alan, akademik anlamda kendini çok iyi geliştiren Nurten İnan, sahnedeki oyunuyla doğru orantılı olarak bu akademik başarısını perçinliyor. Belki de akademik eğitim aldıktan sonra, ülkemizde gelişen batı hayranı, gelenekselden kopmuş ve uzak duran, küçük gören kitlenin tepkisini çekme riskine rağmen geleneksel tiyatroya hizmet vermenin riskini göze alıyor. Ama bu riski başarıyla pozitife çeviriyor. Özünden kopan oyuncunun varolamayacağını, aslını unutmadan, köklerinden kopmadan, aldığı eğitimi yine kendi kültürüne hizmet ederek sahneye taşıyan bir oyunda görev alıyor.

Kahraman Sivri ise kendini çok ön plana atmasa da, oyunun bütününde akılda kalan bir oyun sergiliyor. Canlandırılan her skeçte ister önde olsun, ister arka planda, tam bir görev adamı gibi görevini hakkıyla ve başarıyla yerine getiriyor. Kendini çok sivriltme derdi olmadan, dozunda ve keyif alarak görevini yapıyor. Aynı şekilde Duygu Paracıkoğlu da rolünü hakkıyla yerine getirenlerden.

Süheyl ve Behzat Uygur’u yolda görüp “Aaa bunlar o ölen adamın oğulları” diyerek, her ne kadar isimleri hatırlamasa da, tanıyan, seven ve sahiplenen seyircinin gönlünde yerleri her zaman varolacaktır.

 
Toplam blog
: 50
: 411
Kayıt tarihi
: 01.05.12
 
 

Konservatuar mezunu tiyatro oyuncusu, seslendirme sanatçısı ve eğitmen. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara