- Kategori
- Güncel
Suikast ihbarcısı
Kahramanmaraş'ta yaşayan bir liseli, heyecan olsun diye polisi ve jandarmayı iki kez arayıp Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile, İstanbul Emniyet Müdürü'ne suikast düzenleneceğini ihbar etmiş. Polis ekipleri hemen alarma geçerek ihbarcıya ulaşmaya çalışmışlar. Aranan ankesörlü telefonun numarasından hangi noktada olduğu tespit edilir edilmez de, lise birinci sınıf öğrencisi delikanlının aynı telefon kulübesine bir daha gelmesini beklemişler. -Bu arada, Taksim Meydanındaki canlı bombalama eylemcisinin kimliği tespit edilmek üzere araştırmalar sürüyordur muhtemelen-(http://www.milliyet.com.tr/suikast-ihbarcisi-liseli-cikti/turkiye/sondakika/03.11.2010/1309654/default.htm)
İhbarcı genç üçüncü kez ankesörlü telefonun çevresinde dolaşırken yakalanmış, söylediklerine bakılırsa, heyecan olsun diye yapmış ve son aramasını da bu durumu itiraf ederek özür dilemek amacıyla gerçekleştirecekmiş.
Polis, Taksim'i kana bulayan canlı bomba eylemiyle, yakalanan ihbarcının ilettiği şüphe uyandıran bilginin bir bağlantısı olup olmadığını araştırıyormuş. Genç sorguya alındıktan sonra serbest bırakılmış...
Olamaz mı???
Bir - iki gün aralıkla, birisi gerçekleşmiş, diğeri de gerçekleştirilmek üzere planlanmış ve bir şekilde genç bir liselinin tesadüfen ya da özellikle bilgi edindirildiği suikastlerin birbiriyle bağlantılı olabilme ihtimali çok yüksek.
PKK içinde iletişim bozukluğu ve eylem koordinasyonu kopukluğu tamamen ortada. Kendi içlerindeki hainler için oluşturdukları infaz birimlerinin, hangi işlerden sorumlu olduklarını okumadık mı? Yakın zaman başucu kitabımızın yazanı Hanefi Avcı tüm çıplaklığıyla aktarmış... İlgiyi bu noktadan koymaya gerek yok. Yaşam biçimleri ile birbirlerine karşı bile başkalaştırılmış ve ötekileşerek yaşamaya alıştırılmış Kürt halkının, tamamen terörist birimlerden ve eylemlerden bağımsız insanları da böyle yaşıyorlar.- Yaşamsal ilkelerini etnik kimliği üzerinden oluşturmayan ve olan bitene gerçekten çok üzülen Doğu ve Güneydoğu doğumlu insanları kesinlikle ayırarak söylüyorum.-
Belki de, İstanbulda gerçekleştirileceği ihbarı yapılan ve ihbarcı gencin yakalanmasıyla, ''tamamen heyecan olsun diye ...'' açıklaması üzerine incelemeye alınan bağlantı gerçek bir bağlantıdır.
Örnek olmak istedikleri kitleye, iletişim bozukluklarıyla ve ilkesizlikleriyle yol göstererek, terörize etme amacını tamamen doğrulayan bir suç örgütünden sözediyoruz. Bence ikinci eylem, biribirlerinden habersiz gelişti diyemeyeceğim ama, çok basite indirgeyerek anlamak gerekirse, ''sen önce yaptın, ben senden de önce yaparım'' gibi ayırıcı bir çekişmeye kurban gitti. Sonuç alınamadan diğer bombalama gerçekleşiverdi. Fraksiyon düğmeye önce bastı sadece. Öteki eylemciler de, ihbar edildikten sonra uyarıldılar!!! ya da, bir anlık boşta bulunmaya uğradılar ki, düğmeye önce basan oyunu kazandı. İhbarcımız yakalandığı zaman, çocukça bir oyun olduğunu söylemekten başka ne yapabilirdi? Bağlantı araştırılıyor.
Komplo teorisi üretmiyorum. Çok polisiye film izlemek yüzünden böyle düşünüyorsam da, azıcık fikir cimnastiği olsun diye yazıyorum.
Bu ülkede, yakın zaman kadar polisiye film çekilmiyordu, romantizmden kırılmakla uğraşmak yüzünden ne de dizilerimiz böyleydi. Edebi alanda polisiye roman tarihimizde bir ya da iki tanedir. Analitik düşünmeye yardımcı oluyor aslında çokça polisiye romanı okumak. Aklımız fikrimiz, karşıdakini anlamaya yönelmiş. Romantizmin doruklarında dolaşmaktan, ufak tefek akıl yürütmeye zaman ayıramayacak kadar kendimizle yoğunlaşmışız. Meslek sahiplerinin işi çok zor bu durumda. Çünkü, bir de ortaya çıkan realitenin hesabını vermeleri beklenir olmuş. Polis bile meslekten uzaklaşır olmuş, İnsani!!! değerlerimizin hassasiyeti o kadar yüce ki.... Suçlanma korkusu her yeri sarmış...
Masum insanların cesetleri üzerinden sağlanacak zaferlere kadeh kaldıracak birileri daha. Ölen örgüttense ağıtlar yakılacak. Ölen sıradan masum insanlarsa yine ağıtlar yakılacak. Kalan sağlar da ''bir zamanlar kardeşimdi'' türküleriyle ağlaşacaklar.