Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şükretmek

Şükretmek
 

yediğin her lokmaya şükretmen gerek...


"Bir gün..." diye başlamıştı anlatmaya...

"Bir sabah balkondan paspasları silkelerken durup bir baktım şöyle bir etrafa. Gökyüzüne... ağaçlara.. sokaktan geçenlere... bahçedeki çiçek açmış vişne ağacının altına koydugumuz eski yeşil kadife koltugun üzerinde her gün miskin oturan kedimize...

Dedim ki;

Allahım herşey ne kadar tek-düze, ne kadar monoton! her gün aynı, her gün aynı..."

Birden hıçkırarak ağlamaya başladı.

Yeşil gözlerine hep siyah eye liner çekerdi... ve gözyaşlarını silmesiyle beraber gözlerinin etrafı kapkara oldu.

Ve anlatmaya devam etti...

Anlatırken de hiç karşısındakinin yüzüne bakmaz sağa sola bakar öyle anlatırdı anlatacaklarını. Onun bu huyuna zor alışmıştım. Birşey anlatırken karşındaki insanın yüzüne bakacaksın ki kendini seni dinlemeye adapte edebilsin.. onun baktıgı yerlere bakmaktan helak oluyordum..

"Demez olaydım... o günden sonra herşey değişti" dedi hıçkırıklarının arasından. İşlerimiz ters gitmeye başladı. İflas ettik! sonra bunca yıl çalışıp sahip oldugumuz herşey evler, arabalar, arsalar.... hepsi satıldı borçlara gitti.

Sürekli gözlerini siliyordu. Elini tuttum üzüntüyle.

"Herşeyimizi yitirdik Sema..." dedi karmakarışık bir yüzle bana bakarak...Alnındaki damar şişmişti.

"Ne olur üzülme, herşeyin başı sağlık, herşeye yeniden başlarsınız... yine çalışır kazanır elde edersiniz kaybettiklerinizi" desem de beni duymadı biliyorum.

Eşinden bahsediyordu;

"Çok hırslıydı çok... hep söyledim, hep tartıştım... bu kadar hırs iyi değil dedim ona. Çok sevdiği öğretmenliği bile bıraktı hırsından... "dedi, yine gözlerime aynı acı ifade ile bakarak.

Ne deseydim ki, nasıl teselli etseydim?

"Haklısın, bu kadar hırs iyi değil, İnsanlar ellerindekinin kıymetini bilerek, ellerindekine sahip çıkarak, şükrederek, daima kendilerinden daha kötü, daha muhtaç durumda olanları düşünerek yaşamalı... hırs insanı kamçılar doğru, ama fazla hırs da bitirir olacağı buydu" mu deseydim?

Masanın üzerinde duran limon kolonyası ilişti gözüme... yerimden kalktım, kolonyayı yine masanın üzerinde bulduğum kağıt peçetenin üzerine dökerek eline tutuşturdum. "sağol" dedi. Biraz da elime döküp alnını şakaklarını ovdum usulca... yüzüne baktım... gözlerinden yaşlar sessizce akıyordu. Gözleri kıpkırmızı, etrafı ise kapkaraydı.

Gözlerinin etrafındaki karaları bir güzel sildim kolonyalı ıslak peçete ile.

"Seni de üzdüm, kafanı şişirdim" dedi mırıl mırıl...

"Biz dostuz" diyerek uzattığı elini sıktım sımsıkı... her zaman yanındayım unutma" dedim.

Oğlumun öğretmeniydi bu güzel kadın.

Alacaklılar kendilerini rahatsız ettiği için bulundukları şehri bir süre sonra terkettiler.

Başka bir şehirde başka bir hayata sıfırdan başladılar...

Tam anlamıyla hayata sıfırdan başlamaktı işte onlarınki..

Hayat hataları affetmiyor ne yazık ki... verdiklerini bir anda geri alıveriyor.

Çırılçıplak kalıveriyorsun ve savunman sıfıra iniyor..

Ne zaman nerede, hangi konumda olacagını hiç bilemiyorsun.


Sahip olduğun işe,

Yediğin her lokmaya,

Altında yaşadığın gökyüzüne

Işıyan güneşe,

Görebilen gözlerine...

Duyabilen kulaklarına...

Konuşabilen diline...

Yürüyebilen ayaklarına...

Tutabilen ellerine...

Çarpan kalbine...

Doğan her günle birlikte

Şükretmen gerek!...







Hayattan aldıgımız dersler, ondan öğrendiklerimiz, öğreneceklerimiz ömür boyu devam ediyor... çok çalışmamız gerek çook!



Linke tıklayıp, filmi seyredin. Çok zamanınızı almaz, ama bilinen gerçekleri hatırlamış olursunuz.

http://www.cultureunplugged.com/play/1081/Chicken-a-la-Carte



Bu video için sevgili Erol Aslan arkadaşımıza çok teşekkür ediyorum... sizlerle paylaştıgım için sevinecektir umarım...




Resim: www.murataslan.org

 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..