Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Temmuz '10

 
Kategori
Güncel
 

Sükut ikrardan gelir

Sözün günümüz Türkçesiyle anlamı “susmak kabullenmektir.” Böyle olunca Ülkemiz yöneticilerinin yaşananlar karsısındaki sessizliğinin nedenini anlamak sanırım daha kolay olacaktır.

PKK’nın meclisteki uzantılarından biri geçtiğimiz günlerde ne diyordu: ”anlaşılıyor ki bu savaş Kürdistan dışında da sürecek”

Ne oldu peki bu sözler söylenince…

Aslına bakarsanız hiçbir şey…

Tüm bu sözler ve daha buna benzer niceleri ülkemizi yönetenler tarafından sessizlikle geçiştirildi.

Hiç kimse de…

Ya kardeşim; ne savaşı, bizim ülkemizde Kürdistan diye bir eyalet yok, hepimiz aynı milletin insanıyız falan da demedi.

Sadece: "İstediğimiz şu: Türkiye olarak, terör olmasın, şiddet olmasın, kardeşlik olsun, hoşgörü olsun ama sonuna kadar özgürlük olsun, herkes siyaset yapsın"

Denilmedi mi?

Tamam, özgürlük olsun kardeşlik olsun da…

Peki, nasıl olacak bu iş.

Zaten çözümünü de söylüyorlar…

Elbette açılarak, başka nasıl olabilir ki?

Ülkemizde son günlerde yaşananlara da bakılırsa açılımın aslında nerelere kadar varabileceğini kestirmek pekâlâ mümkün.

Hem en yetkili ağızlardan da reddedilmediğine göre ülkemizde bir savaş halinin olduğu…

Bölgenin adının bile konulduğu kabul edilmiş olunmuyor mu?

İşte olayları tüm bu bilgilerin ışığında değerlendirmek kanımca bizi daha doğru sonuçlara götürecektir.

Yoksa

Sadece bir noktaya odaklanırsak olayların gerçek çıkış noktasını yanlış yerde aramamızı sağlayacaktır ki…

O da bizi doğru yerlere götürmeyecektir.

İşte bunun için yani açılımın miladına bir göz atmakta yarar vardır.

Türkiye 1966 ‘da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve 1976 da yürürlüğe girmesi kararlaştırılan, kamuoyunca da ikiz yasalar olarak da adlandırılan “Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Sözleşmeyi “ 2000 yılında kabul ediyor.

2003 yılında da resmi gazetede yayınlanıp yürürlüğe konuluyor.

Bu sözleşmenin birinci maddesi tüm bu yaşananları bir bakıma özetlemektedir.

Ne diyor birinci maddede. “Bütün halklar kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahiptirler. Bu hak gereğince halklar kendi siyasal statülerini özgürce kararlaştırırlar…”

İkinci madde daha da ilginç: ”Bütün halklar kendi doğal zenginlik ve kaynaklarından özgürce yararlanabilirler. Bir halk hiçbir durumda kendi varlığını sürdürmesi için gerekli olan kendi olanaklarından yoksun bırakılamaz …”

Dikkat edin bu sözleşmenin kabul tarihi 2003

Yani

ABD’ nin bölge haritasını yeniden çizmeye başladığı, Irak’ın işgal edildiği tarih.

Bu tarihle beraber ABD bölgenin bir tarafında Kürdistan’ı inşa etmeye baslarken, sınırın öte yakasında da o bölgeyle bütünleşmek için gerekli açılımlar başlatılıyor.

Sonuçta ülkemizin güneydoğusuyla kuzey Irak arasında ekonomik olarak bütünleşmenin adımları atılıyor.

Bunu bir süre sonra da siyasi bütünleşmenin alacağını şimdiden kestirmek mümkün.

Ne diyordu Apo açıklamasında ”anayasa oylamasını demokratik özerklik referandumuna çevirelim.”

O zaman düşünmek gerekiyor

Referandumda ortaya bir sandık konulursa ve demokratik özerklik çıkarsa…

Evet çıkarsa ne olacak…?

17–06–2010

Nusret KEBAPÇI

 
Toplam blog
: 207
: 398
Kayıt tarihi
: 07.07.06
 
 

Ben Ankara'da yaşayan kendi halinde okur yazar  bir öğretmenim...     ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara