- Kategori
- Futbol
Süper Final'in final analizi.... (Fenerbahçe - Galatasaray)
“Fenerbahçe - Galatasaray”
Tarih: 12 Mayıs Cumartesi
Saat: 19:00
Hakem: Cüneyt Çakır
Yer: Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadı
MUHTEMEL KADROLAR:
GALATASARAY: Muslera, Eboue, Semih, Ujfalusi, Hakan Balta, Engin Baytar, Melo, Selçuk, Emre, Necati (Baros), Elmander
FENERBAHÇE: Volkan, Gökhan, Bekir, Yobo, Ziegler, Mehmet (Dia), Cristian, Emre, Selçuk, Stoch, Bienvenu (Semih)
Süper Final Şampiyonluk grubunun son maçı, 12 Mayıs Cumartesi akşamı, saat 19.00'da, Şükrü Saraçoğlu Stadında oynanacak ve çok tartışılan sezonun şampiyonu bu maç sonunda ilan edilecek. Bu büyük maçı Cüneyt Çakır yönetecek.
Galatasaray; Fenerbahçe karşısında, galip gelmesi ya da en azından beraberlik elde etmesi durumunda, 2011-2012 sezonunda şampiyonluğunu ilan edecek, Fenerbahçe ise şampiyonluk için mutlaka galip gelmek zorunda.
Kendi sahasında 42 maçtır mağlubiyet yüzü görmeyen Fenerbahçe ile genelde deplasmanlarda başarılı sonuçlar aldığı görülen Galatasaray arasında bu sezon oynanan maçlarda; Kadıköy'de oynanan maç 2-2 berabere tamamlanırken, TT Arena'da oynanan iki maçtan ilkini Galatasaray 3-1 ikincisini ise Fenerbahçe 1-2 kazanmayı başardı.
Takım analizleri:
İki takım arasındaki mücadeleyi belki de sonucu etkileyebilecek en önemli unsurlar; orta alan hakimiyeti ve duran top becerisi.
Fenerbahçe; yıllardır süren duran top üstünlüğünü "son zamanlarda kaybetti" düşüncesi hakim olmaya başlamışken, Cristian'ın yükselen grafiği ve Semih'in de bu konuda alternatif olabileceği sinyali vermesi, Fenerbahçe adına yeniden önemli bir avantaja dönüştü.
Fenerbahçe'nin, Galatasaray ile yapmış olduğu maçlardaki en büyük zaafı; maçın büyük bölümünde orta alan hakimiyetini rakibe teslim etmesi, dolayısıyla stoperlerin ve kaleci Volkan'ın çok sayıda gol pozisyonuna muhatap olmasıdır. Bu hususta Alex'in iyi/kötü oynadığı maçlardaki etkisi yadsınamaz.
Eğer ki Alex formunda ise, Fenerbahçe'nin ileride top tutması ve oyunu yönlendirmesi olasılığı yükseliyor. Alex kötü günündeyse ya da son Beşiktaş maçında olduğu gibi hazır değilse, Fenerbahçe'nin oyun hakimiyetini rakibe teslim etmesi, hatta maçı 10 kişiymiş gibi oynaması kaçınılmaz. Maç ve kondisyon eksikliği bulunan Alex'in, maça kulübede başlaması, takımın yararına olur düşüncesindeyim.
Fenerbahçe orta alan kurgusu, son Trabzonspor deplasmanında oldukça başarılıydı. Hatta 8 yıldır Fenerbahçe'de nasıl forma giydiğini düşünüp durduğum Selçuk Şahin bile beni ve benim gibi düşünenleri mahçup etmek üzereydi. Ancak, yine de yetenekleri oldukça kısıtlı ve bireysel hataya müsait bir oyuncu. Mehmet Topuz'un sağ kanat oyuncusu olmadığı halde ısrarla bu bölgede oynatılması yerine Selçuk'a alternatif olması, orta alanın elini daha da güçlendirebilir.
"Emre, neden Trabzonspor'a götürüldü?" diye soranlara verilecek net bir yanıt var ki; Takımın sezon başından bu yana yaşadığı sıkıntılar nedeniyle ister istemez önemli oyuncular kaybedildi. Bu sebepledir ki; Emre'nin bu takımda ve bu bölgede maalesef ki alternatifi yok.
Cristian'ın geçen hafta görevini layıkıyla yerine getirmiş olması, bu maç için de önemli bir kazanım. İleride Bienvenu ya da Semih'in ama özellikle Semih'in rakip defansını rahatsız etmesi, ters koşularla boş alan yaratması; bitirici özelliği bulunan Stoch, Cristian ve Emre'nin (eğer oynatılırsa Dia'nın) gol bulması için uygun ortam yaratılmış olur.
Aslında orta alandan ziyade sağ ve sol açıkta zaafı bulunan Galatasaray'ın, Stoch ve Dia ile her iki kanattan rahatsız edilmesi, hem takımın ofansif etkinliğini artırabilir, hem de orta alanının elini güçlendirirken, Selçuk ve Melo gibi etkili isimleri bulunan rakip orta alanının işini zora sokmuş olur. Tek başına Stoch'un soldan bindirmeleri, güçlü Eboue karşısında erken yıpranmasına neden olur.
Galatasaray'da sonuca etki edebilecek en önemli isimler Selçuk, Melo ve Elmander. Son zamanlarda sıkça ifade edilen, "fikstürün ve bu son maçın kurgu olduğu" düşüncesinden yola çıkacak olursak; biraz afaki olacak ama ben de bu kurgunun "bir numaralı ismi Fatih Terim mi?" diye düşünürüm.
Çünkü; Galatasaray'ın sezonun ilk yarısından itibaren 4-4-2 sistemiyle oyunu dikine oynayan ve hem görsel hem de skor yönünden taraftarını tatmin edebilen, kurgulanabilecek her türlü düzeni yıkabilecek bir oyun anlayışı varken, Terim'in özellikle son maçlarda bu sistemden uzaklaşması, en önemli ofansif silahı Elmander'i sağ açık gibi oynatması, takımın, güzel oyunu skora yansıtabilme becerisini kırdı.
Baros ya da Necati; hiçbir zaman bir Elmander olamaz. Terim'den bu gerçeği yeniden farketmesi ve en iyi bildiği sistemden şaşmaması beklenir. Kurgudan ziyade asıl irdelenmesi gereken, iç sahada kaybedilen 7 puan olmalıdır.
Güzel bir mücadele sonunda; sadece futbolun konuşulduğu ve kazananın her koşulda alkışlandığı/hakkının teslim edildiği ütopik bir maç izlememiz dileğiyle...
Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır