Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '18

 
Kategori
Tarih
 

Suriye Krizi'nde Astana Görüşmeleri Önemini Koruyor

Gazetelere yansıyan haberlere göre, Rusya, İran ve Türkiye'nin Suriye anayasa komitesinin oluşturulmasına ilişkin anlaşmaya varmak üzere oldukları belirtildi.Bu komite, yeni bir tüzük taslağı hazırlama ve ardından seçimlerin yapılmasının önünü açabilir.

Diplomatların yaptığı açıklamaya göre Suriye'nin yaklaşık sekiz yıllık iç savaşında birbirine düşman taraflara destek veren üç ülkenin dışişleri bakanları, Cenevre'de bugün, yani 18 Aralık 2018'de görüşmeler için bir araya gelecekler. Bakanların Birleşmiş Milletler'in ortak önerilerini kabul etmesini istemeleri bekleniyor.

Yıl sonunda görevinden ayrılacak olan BM'nin Suriye Özel temsilcisi Staffan de Mistura, askıya alınmış barış sürecini yeniden canlandırmak amacıyla yeni bir anayasa komitesinin 150 üyesini belirleyecek bir anlaşmaya varmak için Ocak ayından beri uğraşıyor.

Öte yandan BM, Suriye Anayasa Komisyonu'nun ilk toplantısının bu yıl bitmeden önce gerçekleşeceğini umuyor. Ancak, ABD süreci hızlandırmayı ve hatta BM'ye bir ültimatom kurmayı talep ediyor ve Anayasa komitesi oluşturma konusunda ısrarlı davranıyor. Aksi takdirde Washington, hem Astana hem de Soçi uzlaşma süreçlerini kısıtlamak tehdit ediyor.

Aralık ayı başlarında ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, ABD Dışişleri Bakanlığı'nda gerçekleştirdiği basın toplantısındaki skandal sözleri Türkiye basınında büyük tepki çekmişti. Jeffrey o konuşmasında Rusya, İran ve Türkiye arasında Kasım ayı sonunda 'Suriye' üzerine yapılan son Astana görüşmelerinin başarısız olduğunu iddia ederek Astana'nın fişini çekme vaktidir, demişti.

Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan ile 'Suriye' sorununa ilişkin resmi olmayan bir görüşme sonrası ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey bir basın toplantısı gerçekleştirmişti.Basın toplantısında Astana görüşmelerine ilişkin, görüşmelerin başarısız olduğunu, Suriye Anayasa Komisyonu üyelerinin belirlenemediği ve 14 Aralık'ta Birleşmiş Milletler temsilcisi Staffan de Mistura'dan gelecek rapor sonucu hala sorun üzerine ilerleme kaydedilmediği görülürse, Astana'nın fişinin çekilme vaktinin geldiğini iddia etmişti ve Suriye sorununda siyasi bir ilerleme kaydedilebilmesi için görüşmelerin Cenevre'ye taşınması gerektiğini söylemişti.

Uzlaşma süreçlerinden Soçi'deki toplantı 30 Ocak 2018'de gerçekleştirildi ve Rusya'nın katılımını vurgulamak için bir kerelik bir eylemdi. Suriye muhalefeti, Kürtler ve Batı Soçi'deki toplantıyı boykot etti. Hiçbir sonuç getirmedi. Bu nedenle, uzmanlar, bu müzakere biçiminin kaldırılmasının, Suriye'deki yerleşim sürecine çok fazla zarar vermeyeceğini ifade ediyorlar.

Ancak aynı şeyi Astana Görüşmeleri için söylemek mümkün değildir. Bu görüşmelerden vaz geçilmesi olumsuz sonuçlara yol açabilir. Çünkü, Suriye krizinde taraflar arasındaki en önemli ve en somut anlaşmaların gerçekleştiğimekanınKazakistan'ın başkenti olduğunu unutmamalıyız.

Astana'da, ilk defa, tüm çatışan partiler müzakere masasına oturdu. Suriye'deki Astana sürecinin bir parçası olarak, dört çatışmasızlık bölgesi oluşturuldu. Bunların üçü Humus'un kuzeyinde Doğu Guta'da ve bir de güney Suriye bölgesindedir. Buralardabarış tesis edildive restorasyon süreci devam ediyor. Bu bölgelerin sınırları durağan değil, çünkü Suriye'nin yeni yerleşimlerinin uzlaşma sürecine katılırken sürekli genişliyorlar. Şimdi onların sayısı şimdiden 2.200'ü geçti.

Astana'da, Suriye çatışmasının tarafları, esirlerideğiştirmeyi, mültecilerin evlerine güvenli bir şekilde geri dönüşü için gerekli koşulları yaratmayı ve ateşkesin uygulanması için bir mekanizma kurmayı kabul ettiler. Bütün bunlar uluslararası insani yardım kuruluşlarının acil olarak Suriyelilere ihtiyaç duyduklarında yardım sağlamaya başlamasına izin verdi.

Bu ne kadar önemli? Bu soruyu cevaplamak için, iç savaşın olduğu ve teröristlerin baskısına karşı paralel bir mücadelenin olduğu Yemen'deki durumun incelenmesi gerekmektedir. Bu ülkede yeterli bir müzakere platformunun bulunmaması nedeniyle, modern dünya tarihinin en büyük insani krizi patlak verdi. Yemen'dekötü yaşamşartları hüküm sürmektedir. Açlıkkol gezmekte, çocukların yetersiz beslenmesinden kitlesel ölümü gerçekleşmekte ve yetişkinlerin tam bir çaresizlik içinde olduğu görülmektedir.

Evet, Suriye benzer süreçleri yaşamakta ama şartlar Yemen ile kıyaslanamayacak kadar kötü değildir, çünkü çatışan taraflar müzakere etmekte ve en azından sivil nüfusun yaşamını sürdürebilmek için şartlar sağlamaya çalışmaktadır. Ve böyle müzakereler sadece Astana süreci sayesinde mümkün oldu.

Astana'daki müzakere zemini de önemlidir, zira Suriye ateşkesinin garantörleri olan Türkiye, İran ve Rusya'nın en yetkili kişileri, özellikle de dışişleri bakanları burada görüşme yapmaktadır. Bu, bu tür görüşmelerdeki tartışmanın sadece Suriyelilerin mevcut sorunları değil, aynı zamanda genel olarak, dış aktörlerin ortak bir pozisyonunu geliştirme konusunda olduğu anlamına gelmektedir. Ve bu, modern jeopolitik koşullarda, ülke içindeki çatışmanın tarafları arasındaki ilişkiden daha önemlidir.

Bu bağlamda, ABD Dışişleri Bakanlığı Özel Temsilcisi James Jeffrey'nin, Astana'nın ipini çekme vaktinin geldiği ile ilgili ifadeleri, en azından uygunsuz olarak görülüyor. Neden başarılı çalışan bir şeyin ipi çekiliyor, hem de alternatifi sunulmadan?

Bu arada Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Jeffrey’ye yanıt verdi ve ateşkesin korunması ve siyasi çözüm sürecinin Astana’daki görüşmeler sayesinde devam edebildiğine işaret etti. Çavuşoğlu, Jeffrey’nin bu konuları görüşmek için Türkiye’ye geleceğini belirterek, “Biz Astana ya da Soçi’nin hiçbir zaman Cenevre’ye alternatif olmasına izin vermedik. Uluslararası meşruiyet çok önemli. Fakat Cenevre’de de hiçbir şey olmadı. Hiçbir gerçek anlamda toplantı da gerçekleşmedi. Bugün bu noktaya geldiysek bu (Astana) süreci sayesinde geldik. Bu süreci dışlamanın ya da küçük gruplarla alternatif platformlar oluşturmak yerine aynı Fransa ve Almanya  ile dörtlü zirvede olduğu gibi, bu süreci nasıl hızlandırabiliriz buna kafa  yormamız lazım” şeklinde konuştu.

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump'ın, bir başka anlaşmazlığın, yani Ukrayna'nın batısındaki çatışmaların çözümü konusundaki müzakereleri, Astana bölgesine aktarmayı önerdiğini hatırlarsak Jeffrey’in sözleri daha da garip görünüyor. ABD, Astana sürecinin etkinliğine inanmıyorsa, neden Kazakistan'ın başkenti içinde başka müzakerelerin yapılmasını istiyorlar? Bu mantıksız değil mi?

Aslında Beyaz Saray’dan uluslararası alanda yapılan açıklamalar dikkate alındığında bu şaşırtıcı değildir. Uluslararası teşkilatlardan çekilme, Suriye’de NATO müttefiki Türkiye’nin aleyhine YPG gibi örgütlerle çalışma gibi mesaj ve faaliyetleri anlamak mümkün değildir. Şimdi de Suriye meselesinde uzlaşma alanları baltalanmak istiyor. Ancak, bunun faturası bir insanlık dramına yol açabilir.

 
Toplam blog
: 22
: 124
Kayıt tarihi
: 03.11.11
 
 

  Mesleğim tarihçi. Özellikle Türk dünyası tarih ve kültürü üzerine araştırmalar yapıyorum. Tarih..