Suriye muhalifleri neyi göremiyor? Suriye muhaliflerinin ve siyasetinin analizi

Suriye'de aylardır süren bu çatışmaların asla Libya gibi bitmeyeceğini daha savaşın başında söylemiştim. Bu savaşı hak batıl savaşı gibi görenlerden değilim. Bu savaş Britanya ve Rusya'nın hesaplaşmasıdır. Bu savaş İsrail ve İran'ın hesaplaşmasıdır.

Bu savaşa biz zalimin zulmüne dur demek için girdik diyenler veya muhaliflere destek verenler başta Türkiye olmak üzere siyasal bir yanlışın içinde gibi durmakta. Türkiye başka seçenekleri olan bir ülkede değildi.

Yıllar öncesinde imzalanan Lozan ve Nato antlaşmaları Kuzey Atlantik stratejisine bağlı kalınacağının sözünü vermiştir. Bu bağlamda Türkiye asla bu stratejinin dışına çıkamaz, hiç bir siyasal güç bu stratejiyi yok sayamaz ve bunu yok saymaya kalkanında cezası ve bileti Nato ve onun ülkemizde yapılanan Gladiosu tarafından kesilir. Bu sebeple AK Partiye oy verenlerde AK Parti'nin düşmanı kesilen Milliyetçiler ve Ulusalcılar veya adı her neyse tüm yapılar da bilmeliki bu stratejinin ilk antlaşmasını Mustafa Kemal'in onayı ile bağımsızlığın alınması için mecburen İsmet İnönü yapmıştır. Nato Antlaşmasıyla bu perçinlenmiştir. Bu bağlamda Menderes ile İnönünün farkı var mı? Biz var sanıyoruz. İnanın yok. Strateji strateji strateji. Menderes'in hatası vardı asıldı. Hatası Orta Doğu birliğini kurmaya çalışmasıydı. Bağdat Paktıydı sanırım. Hafızam kötüledi biraz, yaşlanıyorum sanırım.

Yıllardır AK Parti'ye batının verdiği desteğin en büyük sebebi Ortadoğu ve İslam Dünyasında yeni stratejik konsepte uygun olması dolayısıyladır.

Bu konsept İslami duyarlılığı olanlara 28 Şubat darbesiyle kabul ettirilmiştir. Darbe ve balyoz veya beyzbol sopalarıyla Müslümanlar korkutularak veya Kapitalizmin nimetlerinin sunulmasıyla satın alınarak hazırlanmıştır. 28 Şubatçılar yeterince kullanıldıktan sonra hapse girdiklerinde kendilerinin ilah olmadıklarını hemen anlamışlardır. Aslında olayların buralara kadar geleceğini asla göremediler zira herşeyi değiştiren Rusya Federasyonunun İslam ülkelerine açılma çabası, Venezuella'nın ve Sosyalist dünyanın Ortadoğu ve Kuzey Afrika stratejilerine karşı NATO'nun Britanya öncülüğünde geliştirdiği yeni konsept keser döndü sap döndü mevzuuna getirdi işi.

Suriye'de bulunan Ruslara ait Tartus üssü ve Suriye'nin Anti Kapitalist Şii-alevi rejimi baş düşman ilan ediliverdi.

Suriye Muhalifleri ve Yusuf Kardawi gibi adamların fetvaları Suriye'de fitnenin dahada yükselmesine neden oldu.

Bunları yazıyorum diye hemen Esadçı bu diyenler vardır içinizde. Oysa ben ne Esadçıyım nede Suriye Muhalifi. Sadece durumu okuyorum okuyucularımında görmesi için.

Sadece şunu soruyorum Suriyeli sözde bazı müslüman özde Batı'nın ve Britanya'nın taşeronlarına "La ilahe illa Allah" kelimesi önce LA ilahe ile emperyalist putları reddiye değilmidir? Onlar önce pislik olarak ESAD'a LA demek istediler, kuklayı vurmak istediler. Rusya'nın ve İran'ın kullandığı gücü kalmamış birini.

ABD, AB ve tüm Batı'nın onların yanında tıpkı Libya gibi yer alacağını sandılar. Libya, İran'dan artık gelemeyecek olan petrol ambargosu sonrasında acil işgal edilip AB'ne ucuz petrol sağlama yeri olacaktı. Oldu da. Oysa Rusya'nın askeri üssünün bulunduğu bu ülkede BATI direkt olarak saldırıp Esad'ı yok edemezdi. Bunu iyi okuyamadılar. Zannetliler ki Esad bir kaç ayda Kaddafi ve diğer liderler gibi gidecek. Oysa Batı, Ruslara Askeri Üs garantisi vermedikçe Esad gitmeyecekti ve gitmezde.

Suriye muhaliflerinin yaptığı diğer en büyük hata ise Suriye'de bulunan Filistinlileri potansiyel Esadçı görmeleri idi. Hiç bir şeyi doğru okuyamadıkları gibi bunuda doğru okuyamadılar. Stratejilerini Britanya yazmıştı çünkü (Britanya Suriye muhaliflerinin sadece çelik yelek ihtiyacını mı karşılıyor? Hayır. Başbakan Cameron bu yalanları kendi halkına anlatsın).

Britanya milyonlarca Suriyelinin kanı üzerinden MEZHEPÇİ bu savaşın başlatıcısı kan emici mahlukudur. Herkez ABD ye saldırmakta ABD Emperyalizminden bahsetmekte. Oysa asıl şeytan Britanya'da bulunan stratejistler aylar öncesinden Suriye üzerinden bu savaşı başlatmakla bakın ne kazandılar.

1- Arap baharını kendi müttefikleri olan kukla ve ZALİM Suudi Arabistan'da ve Ürdün'de asla başlatmadılar. Buradaki İhvancıları susturdular. Rusların ve İranlıların İslam dünyasında ki ağırlıklarını ve İranlıların İsraile karşı tutumundan dolayı onlara karşı duyulan sempatiyi yok ettiler. Şu an İslam dünyasının içinde genel olarak İran düşmanlığı şii alevi düşmanlıkları kışkırtılmakta. Bunda çok başarılı oldular.

2-Suriye'de bulunan Tartus askeri üssünü kapatmak bu olmasa bile Rusya'nın İslam Dünyasında artan imajını alıp yere çalmaktı. Bunu da başardılar. Müslümanlar şu an Rusya'dan nefret eder hale geldi. Çeçen savaşından beri hiç bu kadar karizma çizilmemişti.

3-Suriye savaşı sayesinde Rusya Federasyonu içinde yaşayan çoğunluğu Sünni olan ve Putin'in stratejilerine destek veren Sünnileri kendi kontrollerine almak bu kitleleri Rusya içinde daha önce Protestanlaştırılan ve Rusya'ya değil ABD ve Batı'ya bağlı Protestan Rusları stratejileri içinde Facebook'la ayaklandırmak veya siyasal olarak birleştirmek.(Bunu daha önce denediler ve belli oranda Ayaklanma başlattılar ama tam başlamadan bitti)

4-Türkiye'de ve Orta Doğu'da daha önceden kışkırttıkları Irkçı ayrımcılıkları bitirip tüm güçleriyle mezhepçi ve meşrepçi ayrımcılıklar kışkırtılacaktır. Orta Doğu'da İran rejimi ve Rusya'nın Çin'in gücü kırılacak mümkünse yok edilecektir. ( Ben şahsen Öcalan'ın son mesajında Alevi vurgusunun belirtilerek destek vermemesini Öcalan'ında yeni konsepti çok iyi okuduğu ve anladığına yordum)

5-İsrail, müslümanlar birbirini yerken kendilerinden nefret eden ve onlarla açıkça savaşan ve yenilgiye uğratan Lübnan şii Hizbullah örgütünden Suriye muhalefeti sayesinde büyük oranda kurtulacaktır.

6-Ortadoğu'da ve Kuzey Afrika'da geneli sünni olan Müslüman dünyası Türk dizileriyle dünyevileşip kapitalist dünya görüş ve yaşamına eklemlenecek ve asla kendisi bir alternatif olma yoluna gidemeyecektir. Bu bölgelerde Sosyalizm bir ütopya ve bir macera olarak lanse edilirken ezilenler ve zengin fakir arasındaki uçurum geleneksel Sünni anlayış ve kaderci bakış açısıyla törpülenecek ve dindar aç kitleler kader(!)lerine gönüllü köle olduklarının farkına bile varamayacaklardır.

Britanya'da ANA KRALİÇE işte böyle zehirli bal üretmektedir işte. Bu bala konmayı engelleyen tek şey vardır. O da KURAN'ın bizzat ta kendisidir.

Herşeyi açığa çıkaran ve ayrımı yapan bu kitaba hayran olmamak elde değil.

"Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın.

Fatır Suresi 5. Ayet

Suriye muhalefeti zerre kadar samimiyse bunca zaman sonra mazlum ve gariban halk için masaya oturmalı ve antlaşmaya varmalıdır. Kendi bölgelerini kontrol altına aldılar, (Akdenizden çıkan Doğal Gazın) İsrail'in borularla Avrupa'ya geçeceği alanı aldılar. Esad'ı bir çok yerde yenilgiye uğrattılar, bundan sonrasını onlar değil Britanya istiyor diye yapmamalılar, halkın durumunu düşünerek hareket etmeliler.

Yoksa bu savaşın kazananı olmayacak, yaktıkları mezhepçi ateş sadece Suriye'de kalacağını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Bu savaşın Lübnan, Irak, Türkiye gibi ülkelerede sıçrama potansiyeli var. Zerre kadar ümmeti düşünüyorlarsa artık Barışı düşünmeliler, Britanya liderliğindeki Batı'nın çıkarlarını değil. Britanya liderliğindeki BATI nasıl ki yıllarca Selehaddin ile Fatih'in torunlarını çatıştırdıysa şimdide Tebrizli Şii Şems ile Süni Mevlana'yı kapıştırmak istiyor. Bunu görmeliler artık. Britanyanın ipiyle kuyuya inilmez. samimilerse o zaman yukardaki ayeti iyi okusunlar.

Suriye muhalefetini şu an iki şey bir arada tutuyor, 1- Britanya ve desteği, 2- Esad ve Mezhepçi dayanışma. Esad giderse baş olma kavgası zaten var ve daha da alevlenip Suriye bölünmelere gidecektir.

Irkçı ayrımcılık ve çatışmalar yerini hızla daha tehlikeli olana bırakıyor MEZHEPÇİ VE MEŞREPÇİ çatışmalara. İnanmayan youtube'da ki mezhepçilerin videolarına bi baksın. İnanmayan Suriye'nin dağının mezhepçi ve meşrepçi muhalefetine baksın.