- Kategori
- Güncel
Susuz hayatlar
Bazı hayatlar vardır başladığı gibi gider, gittiği gibi biter. Ağlayarak doğar, ağlayarak yaşar, ağlayarak yumar gözlerini insan. Bazı yollar vardır, başı nasılsa sonu da aynıdır. Her yürüyeni toza toprağa bular, taşlıktır, kayalıktır, uçurumdur bir yanı, savrulur gider insan, kaybolur her esen rüzgarda, toz duman içinde.
Tarlalar vardır çoraktır, ne ekersen boy vermez, bahçeler vardır kuraktır. Ağaçlarından meyve yenmez..
Ve insanlar vardır yaşamda, ne hayatı hayat, ne yolu yol, ne meyvesi meyvedir. Ne kendine, ne de başkasına hayrı vardır.
Ağaç olsa dal yaprak, gölge verir, yol olsa toz-toprak bir yere götürür.
Oysa, susuzdur, çoraktır, meyvesi de acıdır bunların.
Konuşsan konuşamazsın, anlatsan anlatamazsın, ne söylenecek bir şeyleri, ne de dinlenecek sözleri vardır. İskeletin gön giydirilmişleridir. Beden boş, kafa boş, beyin boş.
Peki neden boş?
Çünkü ruhsuzdurlar. Ruhları çıkıp gitmiştir bedenlerinden. Kendileri bir yerde, ruhları bir yerdedir.
Böylelerine ‘ruh gibi’ derler, aslında yanlış derler.. Ruh olsa canlı olur, ruhsuz bir beden cansızdır. Ruhu tek başına kimse görememiştir zaten, şimdiye kadar. Bunlara ‘ruh gibi’ demek yerine ‘canlı ceset’ demek daha doğru olur. Ölmeden ölmüştürler de haberleri yoktur.
İnsan neden böyle olur biliyor musunuz?
Hastalık, önemli kayıplar ve psikiyatrik hastalıkları katmazsak, sadece mutfakla tuvalet arasında yaşamak, eğer işi de eklersek, bu üçgende dünyadan habersiz yaşamak neden olur buna.
Ne televizyon izler, ne bir gazete okur, ne biriyle günlük olayları konuşur, ne bir konuda fikrini söyler, sorsan mahallenin muhtarını bilmez, şehrinin kaymakamını, valisini tanımaz… Bildiği tek şey, daha doğrusu ezberlediği; para kazanıp, yemek yemek ve tuvalete gitmektir. Evliyse de arada bir de eşini hatırlamaktır.
İçi boştur, kurt kemirmiş ağaç gibi, beyni boştur, kalbi, yüreği boştur, bakışları bile boştur…
Bunlar ruhsuz insanlardır…
Ruhları terk etmiştir onları…
Çünkü ruhlarına su niyetine verecek ne bir sevgi, ne bir dostluk, ne bir uğraşı, ne bir hareket ne de tutunacak bir dalları yoktur. Beyinlerindeki kazanma ve yeme duygusu ruhlarını bile isyan ettirmiştir…
Susuz kalmıştır ruhları bunların, susuz…