Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '12

 
Kategori
Deneme
 

Susuz ve "ııı"sız bir yazı

Susuz ve "ııı"sız bir yazı
 

Yazmak istiyorum seni, seni yazmak, duvarın ardından bakmak, her noktanı görmek, peşimden gelen kalabalık yalnızlıkta hiç duymadığım sesini tanıdığımı sanmak gibi, düşlemek seni en heyecanlı umutsuzluğum, düş kırıklığım olabileceğini bile bile hissetmek dişlerimi kamaştırmanı, göğsümdeki tatlı bir kriz gbi sarmanı, kalbimi durdurmanı çünkü bilmiyorum sen de beni düşler misin, sevgiyle mi nefretle mi anlatırsın sana dayatılan hikayeleri?


Geçmişimin Hiroşimalarına atom bombası gibi düşmeni çaresiz bekleyişimdir bu, dikensiz gül bahçelerindir aradığım, teninin harabelerinde portakal çiçeklerini koklamaktır.


Ki işte bu yüzden öyle hasretim ki sana,seninle geçirmek istediğim bir ömrü yaşamaya çalışmaktır daha şimdiden ey gelmemiş sevgili, çocuğunu görmemiş baba hasretidir bu, çocuğumuza duyduğum sevgidir...


Ve belki bir ağustos ortasında puslu geceye sürürler ikimizi, yahut güneşli bir kış sabahına uyanan çocuklara çevirirler bizi.


Ve o çorak, duygularım gibi çatlak toprağa düşen su damlası, farzet ki çöl gibi alışmışım olmayışına, üzerimdeki tek iz kum fırtınalarımın, yılanların ve kara akreplerin izi olsun, sen yine de dikenleri gökkuşağı gibi acıtan bir kaktüs ol, binlerce yaşam belirtin olsun, çölümün üstünde ölmek üzere yatan hislerime can verecek, yetim düşmüş sensizliğime bir son verecek...


Acıyacak canım evet, belki sen beni peşinden çok koşturacaksın, çünkü biliyor olacaksın ki hiçbir serap ve hiçbir vaha kuraklık çekilmeden görülmemiştir...


Bu yüzden sen ol vaha gibi, ben olayım çöldeki kapkara bir karınca, milyonlarca, milyarlarca kara kara karınca, bir son verelim açlığımıza, gel boyumuzdan büyük çer çöple kuralım sevgimizi, zira elbet bileceksin benim arkam çöp doludur, geri dönüşümsüz yaşadım yıllar yılı, gaz patlamaları yaşanır Halkalılarımda, haydi bu sefer de ben güleyim, seni göreyim, onlar gülsün, ben bileyim ki sen benim için doğan yeni bir günsün...


Ne mutlu işte yazıyorum, sen hayatıma doğmadan ben sana en güzel kelimelerimi özenle yan yana diziyorum, işe gidilen ilk günün kravatı gibi hepsine çeki düzen veriyorum, bayramlıklarımı çıkartıyorum sana minik bir çocuğun kalbine koyuyorum heyecanlarımı, asil, mis kokulu parfümlerimi sıkıyorum, seni düşününce yaşamış büyük aşıklara kolonya çikolata tutuyorum...


Ne büyük bir aşk duyuyorum sana, daha şimdiden aciz bedenimi bölmek gibi geliyor satırları paragraflara ayırışım, hepsinde senin mavi ya da kara gözünü, sarı ya da kumral saçını anlatacağım.
Sonra tekrar okuyacağım...


Seni okuduğum güne kadar sana yazacağım, sana okuduğum güne kadar seni yazacağım.
 

 
Toplam blog
: 10
: 366
Kayıt tarihi
: 05.01.12
 
 

Edebiyat alanında çok da benzeri olmayan bir tarzda denemeler yazmaktayım. Ayrıca yerel bir gazet..