- Kategori
- Şiir
Suya verdim tüm renklerimi
Kül renginden dönerken masmaviye gökyüzü,
Güneşi gördüm bulutların arasında.
Doğaya can veren.
Sevgilinin yalayıp geçen nefesi gibi sıcak
Ve duru bir su gibi aydınlık.
Eğilirken üzerine,
Suretimi gördüm su kenarında,
Karanlığıydı suretimin
Alıp giden berraklığını suyun.
Az ötede dolaşan renk renk balıklar yoktu suretimin yansımasında.
Aynaya bakarken dün sabah,
Ne de güzeldi oysa yüzüm, hayat dolu.
Olmasa da su gibi berrak, bulanık da değildi.
Kendimi gördüm aynada kendim gibi.
Ne çok iyi, ne çok kötü.
Ne çirkin, ne yakışıklı.
Ne de sıra dışı.
Bir Adem oğlu hepsi hepsi.
Neydi peki suyun üzerindeki suretimin karanlığı?
Ve neden balıklar altında oynaşmıyorlardı?
Su mu almıştı bendeki renkleri?
Güneş değildi renklerimi çalan.
Olamazdı.
Olamazdı zira suretimin karanlığı yoktu güneşin üzerinde.
Ya masmavi gökyüzü olmasın,
Baktım, onda da yok bir küçük leke.
Su almıştı renklerimi, bu kesin
Ve reddedilemecek kadar mutlak.
Peki neden karanlık hala?
Vermedim mi ben tüm renklerimi?
Almadımı yani ebem kuşağımı?
Su
Söyle bana söyle nereye bıraktın benden emdiğin renkleri?
Madem işine yaramayacaktı ve madem istemiyordun
Neden, neden aldın beni benden.
Aynaya baktım bu sabah,
Kül rengine dönen suretimi gördüm.
Al senin olsun hepsi, al.
Bana gri yeter.
Bir gün elbet doğacak Güneş tekrar ve ben alacağım ondan tüm renklerimi.
Bırakmak için bir kez daha bir su birikintisine