- Kategori
- Gündelik Yaşam
Tahmin etme oyunu
Bir minibüsün içindeyim. Kalabalık. İçeride ki hava hayli ağır. En arka koltukta pek de sevmediğim bir yerde iki kişinin arasında oturuyorum. Trafiğin çok ağır akmamasını dileyerek çantamın fermuarını açıp içinden kitabımı çıkardım. Yanımda oturan bayanın uzun sarı saçları kollarıma değiyor ve beni çok rahatsız ediyordu ama kendimi kitabıma kaptırmaya söz vermiştim. Bu nefes alınamayacak havayı, koluma değen saçları, şoförün bazı yolculara çıkışmasını,yanımda oturan gencin ne okuduğuma sürekli bakmasını umursamayacaktım. Ama elimde değildi. Kitap okumaya çalışsam da olmuyordu. Yeni binenleri ve parayı uzatışlarını, inmek isteyenleri,yanımda oturan bayanların işyerindeki arkadaşları bir bir çekiştirmelerini, diğer tarafımda oturan gencin yakışıklılığını fark etmememe imkan yoktu.
Bu benim çocukluğumdan beri oynadığım bir oyun. Herhangi bir kalabalık ortamda yalnızsam etrafımdakileri izler ve onların hayatlarını, kişiliklerini tahmin etmeye çalışırım. Elimde değil istemeden bir anda etrafımdakileri izlerken buluyorum kendimi. Bunun için en yakınınızda birkaç kişi seçmeniz gerekiyor. Çünkü ayrıntılar çok önemli. O yüzden ben yanımda oturanları seçtim. Çünkü onları tam olarak göremesem de duyabiliyordum bu da tahmin etme oyunumu kolaylaştırıyordu.
İki bayan otuzlu yaşlarında diye tahmin ettim. Ellerinden. Biliyorsunuz kadınlar ne yaparlarsa yapsınlar ellerinden belli olur yaşları. Tam yanımda oturan ve saçları bana değen sarışın bayan bekardı ve bir sevgilisi de yoktu. Çünkü arkadaşı onu biriyle tanıştırmış ve bir diğeriyle de tanıştırma sözü vermişti. Hiç bahsedilmese de diğer bayanın bir ilişkisi olduğu belliydi. Ayrı departmanlarda çalıştıkları anlaşılıyordu. Bu minibüs yolculuğu ve bu dedikodu sık sık yapabildikleri bir şey değildi. Bundan dolayı çok mutluydular. Kadınlar sadece anlatarak rahatlıyorlar diye düşündüm. Paylaştıkça azalıyor sanki bütün dertleri.
Yanımda oturan genç adamın üniversite öğrencisi olduğunu sanıyorum. Penguen dergisi okuyordu. Birkaç aldığı yeni kitabı karıştırıp tekrar dergisine döndü. İnene kadar yüzüne bakmadım. Bu da benim oyunlarımın bir parçası. İnsanları dinlemek seslerinden ve hareketlerinden bir şeyler çıkarmak hatta bazen yüzlerini hayal etmek ve en sonunda yüzlerine bakıp kafamdaki resmin doğruluğunu test etmek. Bu gencin yakışıklı olduğunu ve biraz da meraklı olduğunu anlamıştım. Kitabımla çok ilgilendi. Belki de o da benim oyunumu oynuyordu kim bilir …
Benden bir durak önce yanımdaki bayan indi. Ben güzel bir yüz hayal etmiştim ama pek başarılı olamamışım yine de dikkat çekici bir bayandı. O sırada arkadaşına da baktım. Çok sıcak bir gülümsemesi olan ama sıradan ve daha güven verici bir kadındı. Sonra ben inmek için ayağa kalktım. Yanımda oturan genç beni inceliyordu. Bende iner inmez onu görebilecektim. İndim göz göze geldik düşündüğümden daha genç ve daha da yakışıklıydı . Benim resmim bir kez daha bozulmuştu, onunkini bilemiyorum…
fotoğraf : Marcin Tomaszevski