Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '09

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Tahran - İran'a Giriş...

Tahran - İran'a Giriş...
 

Firdevsi Meydanı'ndaki Firdevsi heykeli...


Ha bugün, ha yarın derken sürekli ertelenen İran gezisini en sonunda Eylül’ün son günlerinden başlayarak gerçekleştirebildim. Tabi böyle olunca bir kısmı Ramazan’a denk gelen bir gezi oldu. Yolda geçen zaman dışında İran için 8, 5 günüm olması beni plan açısından biraz zorladı çünkü normalde oradan oraya koşturarak gezmekten pek bir şey anlamıyorum. İran da oldukça geniş birülke. Bir yandan kuzeydeki dağlık, bayırlık yerlerde dolaşmayı istiyorum ama bir yandan da İsfahan, Şiraz, Yezd gibi İran’a gidip de görmeden dönülmeyecek şehirler var… En sonunda “Fırsat olursa kuzeydebir iki yere uğrarım, hele bir Tahran’a gideyim bakalım” şeklinde bir plan yaparak 25 Eylül’de düştüm yola...

Notlarıda hepsini toparlayıp yazayım diyordum ama baktım ki uyuzluğum ağır basıyor, başlangıcı yapayım gerisi için de motivasyon olur belki dedim.Bu gecikmede biraz da gezinin son kısmında rehber kitabımı kaybetmiş olmamın etkisi var. Sadece İran'a ait bir kitap olduğu için şehirler hakkında oldukça geniş bilgi vardı. Ben de isimler filan orada olduğu için hiç not almamıştım, şimdi hatırlayamıyorum doğal olarak:) Neyse, elimde tüm Orta Doğu için yazılmış olan bir başka kitap var, diğeri kadar detaylı olmasa da bazı bilgileri oradan bulmaya çalışacağım.Bulamadığımı da sallarım:)

Zaman zaman güzel dağ manzaraları gördüğüm bir yolculuğun sonunda uçağımız akşam saatlerinde Tahran İmam Humeyni havaalanına indi. Elimdeki rehber 2004 baskısı olduğu için bu havaalanın henüz bitmediği ama şehre diğerinden daha uzakta olduğu yazılıydı. Normalde nasıldır bilmiyorum ama biz indiğimizde etrafta başka gelen uçak da yolcu da yoktu. Gidiş kısmında da muhtemelen bizim uçakla Bahreyn'e gidecek yolcular vardı. Dolayısıyla rahat bir şekilde gümrükten geçtik. Gümrükten geçtikten hemen sonra, valizlerin geldiği yerde bir döviz büfesi var. Ülkeye girişte buradan riyal alınabilir. 1 dolar 9700 Riyal civarındaydı. 300 dolar bozdurunca adam bir deste 20.000 Riyal verip kalanını 100.000 ve50.000 Riyallik banknotlarla tamamladı. Böyle bir deste parayı nereyekoyacağını şaşırıyor insan:) Her ne kadar resmi para birimi Riyal olsada halk Tümen diye bir birim kullanıyor. Bir Tümen 10 Riyal. Yani birdolar 970 tümen yapıyor. Bu arada bazen binlik kısım da atılıyor ve 2 Tümen filan denerek 2000 Tümen yani 20.000 Riyal kastedilebiliyor.Mesela taksici 2 dediğinde bu 2000 Tümen oluyor. Ya da siz bir fiyat söylemek için söyleyerek ya da parmaklarınızla göstererek tümen diyebilirsiniz. Tümen yerine Humeyni, imam diyenler de oluyor ama bu her şehirde böyle midir bilmiyorum. Başlangıçta insanın kafası karışıyor biraz, sonra alışıyorsun...

Havalanından şehre gitmek için çıkış kapısının oradaki taksi şirketlerinden birisi kullanılabilir. Ücreti 120.000 Riyal, yani benden o kadar istediler, diğerlerinde durum nasıldır bilmiyorum. O sırada Hong Kong’lu bir gezgin de Kaşhan’a taksi soruyordu. Fiyatı beğenmeyince o da şehre gitmeye karar verdi ve taksiyi onunla beraber kiraladık.

Rehberden ilginç gözüken Hotel Naderi ‘yi gözümüze kestirdik. Bir de New Naderivar. New Naderi adı üstünde yeni. Odaları görmedim ama bina ve resepsiyondan anlaşılıyordu. Naderi ise oldukça eski ve basit bir otel.Aralarında 100 m filan var. Banyo tuvalet ve çarşaflar temiz. Tek kişilik oda 150.000 Riyal. Akşam yemeği için otelden bir tavsiye aldık ve yemeği tavsiye edilen yer olduğunu düşündüğümüz bir kepapçı/çayhanede yedik ama sonraki gün anladım ki tavsiye edilen yer o yer değilmiş. Neyse standart bir kebap ve yanında bolca pilav yedik. Porsiyonlar bize göre epey büyük. Yemekten sonra kafe, lokanta gibi yerlerin olduğu belirtilen Kuzey Tahran’a doğru gittim. Trafik konusunda epey bir uyarı olduğu için önce metroyla o yöndeki son durak olan Mirdamad’a gittim, oradan da taksiyle Tajrish Meydanı’na. Özellikle trafiğin yoğun olduğu saatlerde metroyu kullanmak iyi bir fikir. Metro akşamları 9:30 ya da 10:00’da bitiyormuş yalnız…

Tajrish Meydanı’ndan Derbend yoluna doğru yokuş yukarı biraz yürüdüm ama epey bir süre evlerden başka bir şey görmeyince geri döndüm. Etraftaki apartmanlar gayet lüksgözüküyordu. Zaten Kuzey Tahran daha pahalı ve lüks evlerin olduğubölgeymiş. Yüksekte olduğu için havası nispeten daha temiz oluyormuş. Hava kirliliği İran’ın gördüğüm tüm şehirlerinde, az ya da çok olan bir problemdi. Araçların birçoğu çok eski ve verimsiz çalışan, etrafı çokkirleten tipte. Yanınızdan bir kamyon geçtiğinde gaz maskeniz yoksanefesinizi tutmanızı tavsiye ederim:) YenidenTajrish Meydanı’na dönüp biraz da Vali Asr caddesinden aşağıya doğru yürüdüm. Biraz sonra sol tarafta yeşil ışıkla aydınlatılmış bir cami gördüm. Şu an kimin olduğunu hatırlamıyorum ama caminin içinde bir türbe vardı. Ya da belki türbenin içinde bir cami vardı:) Türbenin olduğu kısım gördüğüm diğer türbelerde olduğu gibi aynalarla kaplı.Yeşil ışıklandırma var. İnsanlar girerken kapıya ellerini sürüyorlar, sonra sandukanın etrafını çeviren metal, cam kısma dokunuyorlar, bazıları ona yaslanıp, başını dayayıp duruyor, dua ediyor. Çıkarken sırtını dönmeden geri geri çıkmak gibi de bir adet var sanırım...

Ramazan’ın da etkisiyle olsa gerek epey kalabalıktı. İçeride türbeyi ziyaret edenler, namaz kılanlar, bahçesinde oturmuş çay içip piknik yapanlar…Bu piknik yapma olayı da İran’ın gördüğüm her yerinde çok yaygındı.Sanırım her arabada bir halı/kilim, termos, tüp, çaydanlık, vb mevcut:)Ama genelde mangalsız bir piknik şekli var. En azından park ve bahçelerde...

Ertesi gün otelden yürüyerek Sipahsalar Camisi ve Medresesi’ne gittim. Minareleri oldukça güzel ama muhtemelen Cuma olduğu için kapısı kapalıydı. Aktif bir medrese olduğu için diğer günlerde de girmek mümkün müdür bilmiyorum.Oradan Tahran Pazarı’na doğru ilerleyerek Golestan Sarayı ve Bahçesi’ne geldim ama öğrendim ki Ramazan ayının son Cuması İran’da Filistin Günü olarak kutlanıyormuş ve o gün bütün müzeler kapalıymış. Bazıları öğleden sonra açılıyormuş sanırım ama ben de öğleden sonra Kuzey Tahran tarafına gittiğim için Tahran’da herhangi bir müze gezmedim. Filistin Günü’nde Tahran’daki temel aktivite Azadi (Özgürlük) Meydanı’ndatoplanarak İsrail’e lanet okuma şeklindeymiş. Meydana gidip görmedim ama şehirde de tur atan konvoylar da vardı. Bir yerde de standlar, füze maketleri filan sergileniyordu.

Golestan Sarayı'nın yakınındaki Tahran Pazar’ı da henüz açılmamış olunca yine oralardaki Şehir Parkı’na (Park-e Shahr) uğradım. İran’ın her tarafında olan bir başka şey de parklar. Güzel bir parkta bank bulmakta sıkıntıyok...

Yalnız bu parkın kendilerine müşteri bulmak isteyen rehberler tarafından da mesken tutulduğunu tahmin ediyorum. Turistik yerlere yakın olduğu için herhalde.Siz yine de yanınıza birisi gelip konuşmak isterse kesin rehberlik yapmak istiyordur diye düşünmeyin. İran'da gençler çoğunlukta olmak üzere insanlar gelip sizinle konuşabiliyor. Bazen pratik yapmak için, bazen öylesine tanımak için...

Beni bankta otururken görüp yanıma gelen Ali de rehberlik yapanlardan birisi.Hiç niyetim olmamasına rağmen o kadar fazla konuştu kigöstereceği yerler ve rehberliğinden pek ümidim olmasa da en azından İran hakkında konuşmuş oluruz diyerek o çevredeki bazı yerleri göstereceği 2 saatlik bir turda anlaştık.

Buarada parkta gördüğüm bir heykelin Dante'nin heykeli olduğunu söyledi.Emin misin diye birkaç kez sordum ama evet dedi. Yanlış mı biliyor diye düşünerek fotoğrafını da çektim, . Internetteki resimlere göre gerçekten Dante.

Pek absürd bir durum. Benim bildiğim Dante Hz. Muhammed'i cehennemlikler arasında gösteren bir yazar. Şimdi bu satırları yazarken internetten tekrar baktım, yalnız Hz. Muhammed'i değil Hz. Ali'yi de cehennemlikler arasında göstermiş. Bkz.

"İlâhîKomedya’nın en ünlü bölümü, Cehennem kitabıdır. Dante, eserin bu bölümünün Yirmisekizinci Kanto’sunda, Cehennemin, “Hileciler”inbulunduğu Sekizinci Dairesinin bozguncu ve nifakçıların atıldığı Dokuzuncu Hendek’ini anlatırken, Hıristiyanlık içinde sapkın eğilimleribesleyerek dinî bütünlüğü parçalayanları, ve sıkı durun, bunlar arasında Hz. Peygamber ile Hz. Ali’yi de zikreder."http://www.karakalem.net/?article=757%20

"Muhammed vücudu baştan sona ikiye kesilmiş bir şekilde; Ali’de yine şeytanın asistanı tarafından ikiye ayrılmak suretiyle cezalandırılmışlardır."http://bilimselkonular.com/ueye-bloglarndan/Dante-Ve-A-lahi-Komedya-.html

Buyrun buradan yakın... İnsanları kanunlarla kendilerine göre müslümanlığın gereği olduğunu düşündükleri şeyleri yapmaya zorlayan İran İslam Cumhuriyeti'nin başkenti Tahran'da bir park ve parkta Dante heykeli... Ben mi birşeyleri kaçırıyorum acaba?

Neyse fazla uzattım yazıyı. Böyle giderse bu gezinin notları bitmez:)

Ali'yleanlaşınca birlikte Tahran'ın kapılarından birinin önünden geçip Tahran'ın en eski mahallesinin ara sokaklarında dolaştık biraz. Pis su sistemi sokakların ortasından geçen, açık bir sistem olduğu için bazı yerler pek iç açıcı değildi. Evlerin birçoğu yıkılmış, terkedilmiş, bazılarında hayat devam ediyor ama ortam çok iyi değil.

Daha sonra rehber kitaplarda olmayan Qajar (Kaçar) Hanedanlığı döneminden kalma, restore edilmekte olan bir yere geldik. Muhtemelen bir saraydı.Dışarıdan bir cephesindeki güzel süslemeler görülebiliyor. Şehrin merkezinde alışveriş yapılan sokaklardan geçtikten sonra eski bir ev, kilise ve hristiyanlara ait bir okul görerek geziyi noktaladık.

Ben daha sonra kuzeydeki Jamshidiyeh Parkı'na gittim. Kelime anlamı TaşParkı'ymış. Parkın arka tarafı kayalık tepelerden oluşuyor. Tüm Tahran'ı görmek mümkün. Banklarda oturanlar, yürüyüşe gidenler, gelenlerle doluortalık... Sıcak havada gölge ve ara ara koydukları çeşmeler iyigeliyor:)

Jamshidiyeh'den Tajrish Meydanı'na taksi dolmuşlar var. Kapıdan her çıkana sesleniyorlar. Bir kişi 10.000 Riyal. Sadabad Müze Kompleksi de bu meydana 1.5 km ama yokuş yukarı. Ben gittiğimde kapanmıştı, malesef burayı da gezemedim. Biraz plansız bir başlangıç oldu bu Tahran:)

Akşam yemeğinde aş denilen yemekten ve adını bilmediğim bir tatlıdan yedim. Aş oldukça doyurucu birşey, yeşil mercimek, nohut içindekilerden hatırlayabildiklerim. Ramazan olduğu için mi bu kadar çok satılıyordu bilmiyorum. Kocaman kazanlarla her yerde hemen farkediyorsunuz. Tatlı ise bana tavuk göğsünün şekersiz olanı gibi geldi. Üzerinde tarçın ve toz şekerle geliyor. Ben muhtemelen bu benzetmemden dolayı biraz daha şeker atarak tatlı niyetine yedim:) Yemekten sonra otele giderken önceki gün gidemediğimiz lokanta/çayhaneye de uğradım. Yemekleri nasıl bilmiyorum ama ortam olarak güzeldi. Rehber Ali de aynı yeri tavsiye etmişti... Adres olarak Ferdosi (Firdevsi) Meydanı'nda diyebilirim. Pazarı ya da İmam Humeyni Meydanı'nı arkanıza alarak Ferdosi Caddesi'nden ilerlediğinizde Enqelab (İnkılap) Caddesi'yle kesişme noktası Ferdosi Meydanı oluyor. Meydandan sola dönüp Enqelap Caddesi'nde ilerlemeye başlamanızla birlikte sol tarafta. Ufak bir kapısı var ama kapıda İngilizce yazı yok.Aşağıya doğru inen bir tek burası var zaten.

Daha sonra kendisi bir günden biraz uzun sürdüğü halde yazısı gereksiz uzunsüren Tahran'ı batı (garp) otogarından Rasht otobüsüne binerek sonlandırdım. Şehirde 4 tane otogar var, gideceğiniz yerin yönüne uygun olana gitmeniz gerekiyor. Batı ve Güney en çok kullanılanlarmış...

Orjinal metin ve fotoğraflar için: Tahran - İran'a Giriş...

 
Toplam blog
: 30
: 1532
Kayıt tarihi
: 15.04.07
 
 

Gezmeyi görmeyi severim. Aslında endüstri mühendisiyim ama 2 sene önce çalışma hayatına ara verdim. ..