Taksim’de sallandıracaksın üç kişiyi

Üsküdar’da manavdan domates aldım, kilosu 1.25 YTL. Kokusu yok ama kıpkırmızı, sera malı.

Poşetteki domatesleri tarttı, “22.25 YTL” dedi, manav.

3 YTL uzattım, metal liralardan birini önüme geri itti, ne demek istediğini anladım.

“Geçmez mi bu şimdi?” dedim..

“Sahte abi bu, baksana”, diye karşılık verdi.

Gerçekten de metal olarak da, dizayn olarak da diğer ikisinden farklıydı, ama sahte olduğu ancak dikkatli bakınca belli oluyordu.

Manav her gün parayla haşır neşir olmaktan tecrübe kazanmıştı, şıp diye anladı sahtesini.

“25 kuruşun da sahtesini yapmışlar. Dün bozuk paraların içinde gördüm ama o çok acemi bir taklitti, ayrıca değeri ne ki uğraşıyorlar onu yapmak için, hadi 1 liranın bir değeri var” dedim.

Manavla sahte para sohbetine girmiştik.

“Yaparlar abi, yaparlar, 10 kuruşu bile yaparlar. Ama Taksim Meydanı’nda sallandıracaksın bunlardan üçünü, bak bakalım o zaman yapabiliyorlar mı?”

Manavın sözleri ilgimi çekti konuşmaya devam etme isteği duydum başka ne söyler acaba diye..

“Peki üç kişiyi sallandırmak yeter mi bunları önlemek için? Memlekette o kadar çok sahtekar dolandırıcı, kalpazan var ki? Bir başlasan asmaya vallahi milletin yarısını asarsın..”

“Yok yok o kadarına gerek yok, ibret olsun diye sen üç kişiyi sallandır Taksim’de, gör bak nasıl düzeliyor..”

Güldüm.. Hayalimde Taksim Meydanı’nda 1 YTL için dar ağacında sallanan kalpazanlar canlandı, sonra İran’da aynı şey yapıldığında asılanları izleyenler, fotoğraflarını çekenler geldi aklıma.

“Düzelir inşallah”, deyip manavdan çıktım.

Biraz yürüyüp fırına girdim. Ekmek alacaktım ama başka bozuk param yoktu aynı parayı fırıncıya verdim, aldı kasasına koydu, hiç incelemedi bile.

Nasıl olsa o da biraz sonra başkasına verecekti.

Karşılığı olmayan sahte paralardan Allah bilir ne kadar vardı kasasında..

Ama ben de sahte parayla bir ekmek almış oldum.

Peki bana bu parayı kim verdi?

Bilmiyorum..

Bana veren kimden aldı?

Bilmiyor...

Fırıncı kime verecek?

Nerden bilsin..

Bilinen tek şey ortalık sahte para kaynıyor, Taksim Meydanı bile yetmez kalpazanlara…