Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Türkiyeyi Etkileyen iç ve dış politika sorunları

http://blog.milliyet.com.tr/sakin02

03 Kasım '10

 
Kategori
Siyaset
 

Taksim olayının düşündürdükleri

Taksim olayının düşündürdükleri
 

Her şey bazı yorumculara göre ne kadar iyi gidiyordu. pkk kendi deyişiyle eylemsizlik kararı vermiş, silahları susturmuştu. Ara sıra bazı birliklere taciz ateşi açılıyor, askerlerin devriye gezdiği yerlere tahrip gücü yüksek patlayıcılar yerleştiriliyordu ama olsun eylemsizlik kararı vardı. Derken, Taksimde bu kararın bittiği son gün bir intihar bombacısı bu güzelliği bozdu. BDP lideri Demirtaş, her zamanki gibi olayı kınadı, nereden gelirse gelsin kabul edilemeyeceğini söyledi ve derin devleti işaret eden bir provokasyondur dedi. pkk kandilden yaptığı açıklamada olayın kendileriyle bir alakası olmadığını açıkladı. İmralıda ki hükümlü Karayılana bir mektup yazarak, eylemsizlik kararının 2011 deki seçimlere kadar uzatılmasını ve Türkiye içerisindeki silahlı unsurların kuzey Irak çekilmesini istedi ve bu karar kandil tarafından kabul edildi. Başbakan Erdoğan olaydan sonra her zamanki gibi esti gürledi. Sonuçta İstanbul polisi bombacının kimliğini tesbit ederek pkk bağlantısını net biçimde ortaya koydu. Yanlışlar ve doğruların birbirine karıştırıldığı, çoğu kez buram buram ucuz iç politika kokan bir olaylar dizisi. Peki gerçekte ne oldu;

Eylemsizlik kararı genelde olumlu yorumlansa da burada dikkati çeken nokta kendi anlatımlarıyla öz savunmayı gerektiren durumlar olayın dışında tutulmuş , bu pkk ya gerekli gördüğü yerlere patlayıcı yerleştirmesi kolaylığını sağlamıştır, arasıra açılan taciz ateşlerini de bu kapsamda değerlendirmiştir.. Doğal olarak ara sıra ayni yerden geçen sivillerde ölmüştür ve bu nedenle Karayılan özür açıklaması yapmak zorunda kalmıştır.

pkk, Türkiye aleyhine kalkışmış bunu seneler boyu sürdürmüş, pek çok ülkeden para ve lojistik destek alan ve siyasilerce bir türlü önü alınamayan, silahlı bir terör örgütüdür. Hiç bir başka tanım, bu çeteyi özgürlük savaşçısı olarak kimse anlatamaz. Buna, kendilerinin tam açıklayamadıkları daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlük yazılarını köşelerinde her gün inatla yazanlarda, her gün farklı bir istekle ortaya çıkan siyasilerde, yeni bir tanım getiremez. pkk nın ayni uluslararası sistemde olduğumuz bazı ülkelerce sağlanan desteği kesilemediğine para kaynaklarının kurutulması engellenemediğine göre, her gün demokrasi söylemleri üretileceğine başka, ancak doğru, şeyler yapmak zamanı gelmiştir.

Öcalanla yapılan görüşmeler doğru atılan adımlardan biridir. Evet bu zat, yukarıda tanımı yapılan terör örgütünün eski kurucusu ve lideridir. Yapılan mahkemesinde suçları sabit görülmüş ve hüküm giymiştir ve cezasını yasaların öngördüğü biçimde çekmektedir. Ancak , genelde bu özellikleriyle anılmak istememekte, kendini kanaat önderi zannetmektedir. Kandil üzerinde etkisi vardır ve isteklerini Karayılan kabul etmektedir. En kötüsü, pkk yeknesak bir yapıya sahip değildir ve Karayılan ile Suriyeli ferhan hüseyin arasında kıyasıya bir liderlik savaşı vardır. Öcalanın ağırlığını Karayılandan tarafa koyması desteklenmesi gereken bir durumdur ve öylede yapılmıştır. Tüm ülkeler terör örgütü olarak sınıflandırılan silahlı guruplarla diyalog kapılarını açık bırakmakta örneğin ABD, Afganistan da savaştığı taliban ile görüşebilmektedir. Silahlı eylemlere devamı savunan guruplara karşı silah bırakmayı kabul edebilecek kişilerin elini güçlendirmek, çatışmaları engellemek açısından devletin yapması gereken işlerde biridir. Öcalanla görüşmek Karayılanın, önerilen şartları daha rahat kabul etmesini sağlayabilir. Hele sakin geçecek kış ayları boyunca içerideki pkk lıları silahlarıyla yurt dışına çıkması da sağlanırsa, eski deyimle maksat hasıl olmuş demektir. Peki bu adam ne olacak, bu kadar yüz verirsek af isteyip meclise girer söylemleri çok sığ olup bu aşamada düşünülmesi bile yersizdir. Önce kanama durdurulmalıdır.

BDP artık ne istediğinin kararını vermelidir. Adına demokratik özerklik dedikleri saçmalığın olamayacağı ve bu ülkede yaşayanların %80 ninin bunu içine sindiremeyeceği açıktır. Evet, objektif yaklaşıldığında talep fazla yanlış değildir, ve yerel yönetimler yasasında yapılacak bazı değişikliklerle, Anayasanın ilk üç maddesine aykırı olmayan talepler karşılanabilir. Türkiye artık her şeyin Ankara dan yönetilemeyeceği kadar büyümüştür. Ana dilde eğitim adındaki isteğin ne mevcut ve yürürlükte olan Anayasa ile nede gelecektekilerle karşılanması mümkün değildir çünkü bu ülkenin dili türkçedir ve eğitim türkçe yapılmalıdır, herkesin kendi ana dilini öğrenmesi mutlaka sağlanmalıdır. Dikkat edildiğinde bu işe en çok karşı çıkan BDP dir. Doğal olarak ara sıra BDP yöneticilerinin ağzından kaçan(!) üniter yapıya aykırı istekler de gerçekleşmeyecek hayaller arasındadır. BDP artık insan vücunda ağzın farklı bir kas yapısına sahip olduğunu, istediğini söyleyip istediğini söylemeyebileceğini anlamalıdır...

MHP nin hainlerle katillerle konuşulmaz söyleminin, akan bunca kan ve kaybolan kaynak dikkate alındığında, uygulama kabiliyetinin olmadığı görülmektedir. Bahçelinin ara sıra söylediği silahları bırakmadan görüşme olmaz yapan haindir ifadesinin sadece yarısı doğrudur. Elinde silah olanla kimse barış masasına oturmaz. Bu güne kadar hiç bir ülke oturmamıştır da.

Dikkat edilmesi gerekli bir başka nokta, eylemsizlik süreci adını taktıkları bu zaman zarfında, kimsenin TSK dan ve polisten silahları susturmasını isteyemez. Bu yasal olarak mümkün değildir. Ülkenin güvenlik güçleri, beğenseniz de beğenmeseniz de, vesayet rejiminin asli unsurları da deseniz, mevcut yönetim kademesinin tamamını da terörist iddiasıyla yargılasanız, görevini yapmak zorundadır. Dağda, tepede gördüğü silahlı kişilere müdahale bu görevlerin içerisindedir.

Sonuç olarak, yapılan doğru şeyleri yok saymak büyük haksızlıktır. Kürt sorunu, önümüzdeki süreçte düşünüldüğü şekilde yürürse, AKP iktidarı bu ara sık tekrarlamayı alışkanlık haline getirdiği beceriksizliklerden uzak durursa CHP ana muhalefet partisinin sağlaması gerekli desteği sağlayıp hiziplere teslim olmazsa, olumlu gelişmeler kaydedilecek demektir.Ancak kesin olan nokta her gün ayni şeyleri yazıp sadece cümlelerin yerlerini değiştiren bazı köşe yazarlarının bu işe katkılarının olmayacağıdır. Onlar en iyimser deyişle doğru olduğunu sandıklarını yapmışlardır...

 
Toplam blog
: 89
: 321
Kayıt tarihi
: 27.07.09
 
 

ODTÜ 1970 Kimya Bölümü mezunuyum. Çalışma hayatımın bir bölümü kamuda bir bölümü ise özel sektörd..