Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ağustos '12

 
Kategori
Siyaset
 

Talihsiz toprakların barış çığlığı...

Talihsiz toprakların barış çığlığı...
 

Türkiye gündemine oturan CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırılması olayı ve sonrasında yaşananlar Türkiye siyasetinin ülkenin temel sorunlarına çözüm üretmekten uzak sığ/kolaycı fotoğrafını bir kez daha ortaya çıkardı.

 

 

Hüseyin Aygün’ün kaçırılma olayının ayrıntılarına bakıldığında siyasete gerçekten çözüm üretme fırsatı/olanağı olduğu görülüyor. Ayrıntılara girmeden önce yapılan açıklamalara/değerlendirmelere bir göz atalım.

 

MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural,“Ne yazıktır ki sayın milletvekili terör örgütü propagandası için alet olarak kullanılmıştır ve propagandayı kendisi yapmıştır. Bunları masum gibi göstermek bizatihi teröre cesaret vermektir. Ve sayın milletvekilinin böyle bir propagandaya alet olmasını kınıyorum

 

AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın açıklamaları partisinin açıklamalarının önüne geçti, twetterda,“PKK CHP’li Hüseyin Aygün'ü misafir etmiş. Muhabbetiniz bol olsun, olsun da millet bu numarayı yemez” dedi, tepki topladı.

 

Adalet ve Kalkınma Partisi adına yapılan açıklamalar MHP ve Şamil Tayyar’ın aksine aklı başında tespit içeriyordu. Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik “CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün PKK tarafından kaçırılması kabul edilemez. Bu bir terör eylemidir. PKK budur.” .

 

Tunceli’ye giden CHP heyeti yaptığı basın açıklamasında “Demokrasi ve insan hakları, özgürlük ve barış isteklerinin en yüksek sesle dile getirilen Tunceli'de en temel insan hakkına yapılan bu hareketin kabul görmeyeceği açıktır.”denildi.

 

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç yaptığı açıklamada “Aygün kaçırılmadan önce PKK tarafından tam 154 yurttaşımız kaçırılmıştır. Son bir yılda 145 yurttaşımız kaçırıldı. Şu anda 26 vatandaşımız vardır PKK’nn elinde. Teröristler Doğu’da ve Güneydoğu’da saatlerce yolları keserek vatandaşları ve güvenlik güçlerini kaçırabiliyor. İstediği zaman da getirip aynı yerde serbest bırakılıyor.dedi.

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Bu ciddi bir olaydır. Bu milli iradeye bir saldırıdır. Çok önemli bir olaydır. En önemli şey sağ salim kurtarılmasıdır. Nasıl olacağıyla ilgili kararı güvenlik birimlerinin uzmanı karar verecektir. Doğru olanı onlar yapar.”

***

Aygün serbest bırakıldıktan sonra AKP çevrelerinden  yapılan  açıklamalar olumluydu. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün,  “Bu tür eylemler, bazı noktalarda beklenebilir ama bunun temel nedeni örgütün son zamanlarda ağır bir darbe almış olmasıdır diye düşünüyorum.” ifadesi önemliydi.

 

***

Alıntıladığım açıklamalar bilindik görüş ve temennileri yansıtıyor. Burada şaşılacak bir durum yok.  Kamuoyu yaşanan sürecin ayrıntılarını medyadan izlemeye devam ediyor. Yaşanan medya yoğunluğunda her görüş kendi meşrebine göre Hüseyin Aygün’ün sözlerini yorumlayıp önceliklerine göre manşete taşıyor.

 

Hüseyin Aygün’ün yaptığı açıklamaların özü “Barış çığlığı” her kesimden “ırkçı” söylemlerin yoğunluğunda duyulmuyor. Siyaset aktörleri kolayca oy alabileceği tutumlarında ayak direyip toplumun duyarlılıklarını sömürerek elde ettiği konumlarını sürdürmek için kolaycılığa kaçıyorlar.

 

Hüseyin Aygün Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş’ın sorusuna verdiği yanıtta ‘Genç çocuklar’ ifadesiyle PKK’lıları çok ‘masum’ gösterdiği yönündeki ithamlara ve CHP’den gelen eleştirilere verdiği yanıtta eleştirileri gögüslüyor,“Normal. Normal karşılıyorum. Foça’da yaşamını kaybeden yaralı çocuk bugün defnedildi. Kan akıyor, bir sürü genç ölüyor, asker hayatları kaybediliyor. Aileler sevdikleri bir sürü genci kaybediyor. Asker hayatları sönüyor. Aileleri sevdikleri, bekledikleri evlatlarının ölüm haberlerini alıyor ve büyük öfke duyuyorlar. CHP içinden de, başka partilerden de sözlerime tepki gelebilir. Ama ben kendi vicdanıma göre konuştum...Bu çocuklar PKK yöneticisi, savaşı başlatanlar ya da örgütün önde giden kadroları değil ki... Onlara Murat Karayılan, Duran Kalkan gibi bakamayız. Yaşamak isteyen, kanlı canlı, sokakta, kafede, her yerde gördüğümüz gençleri dağda gördüm. Onların da yaşama arzusunu, savaşın bitmesi için duydukları özlemi önemsedim.” diyor...

 

Hüseyin Aygün, Türkiye’nin alışılmış politikacıları gibi nasıl oy devşirebilirim hesabı ya da kariyer planlaması yapmıyor. Samimi, vicdanının sesini çoğaltarak; siyasetin çözüm üretmesini istiyor.

 

Vildan Sevil’in bir önceki yazıma yazdığı yorumda  “Olaya barışçıl yaklaşan her düşüncenin, Türk ve Kürt şovenizmi tarafından linç edildiği bir süreçten geçiyoruz. Her iki taraf da savaşa hizmet ediyor. Bu yaklaşım aşılmadıkça daha çok genç ölecek bu talihsiz topraklarda.” derken söz ettiği  ‘talihsiz toprakların’ Hüseyin Aygün gibi vicdanının çoğalması umuduyla...

 

 Okuma/izleme önerisi Mehmet Altan:  Petrolü olmayan ülkelerde faşizm olmuyor..

 

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..