Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Nisan '17

 
Kategori
Deneme
 

Tamsistem (misal; mutluluk)

Bir  insandaki her meziyeti (Madde, mana, hareket  düşünceler vs.leri) birer doğru ile belirleyelim. Kurulacak bir sanayi tesisini, Bir  işletme sisteminin madde ve  eylem  olarak  var  olması gereken her değerini birer değerdoğru ile ifade edelim. Anlatacağımız konu (mutluluk)gibi akla gelebilecek bütün çeşitler için geçerli olacaktır. Bu sisteme TAMSİSTEM deyeceğiz.

            Biz  bir insanı örnek olarak alalım. İnsanın, görünmez yapısında,  aynı eksende birleşerek genel yapıyı oluşturacak ne kadar değerdoğrular  bulunabileceğini , fonksiyon itibariyle insanın mutluluk değeri, (Mutluluğu, her türlü arzu ve isteğe kavuşarak hep rahat ve huzurlu olması, bir endişe ve tereddüte uzanacak düşüncelerden eylem ve eylemcilerden uzak kalması, bütün yaşamı sevinç içinde olması gibi bazı belirtilerle ortaya koyabileceğimize gore) kaç ayrı değer doğrunun kesişim noktasında olmalıdır  ? Bu noktayı sağlayan değerdoğruları, gerek sayı  gerekse çeşit  itibariyle, her insanın havsalasının  kapasitesi  oranında  geçerlilik sağlayabilecektir.

            Mutluluk için, ilgisi olabilecek her konuyu, her varlığı, her olayı bir  değerdoğru  parçasının  temsil ettiğini düşünelim. Bu doğru parçalarının orta noktasındaki bilyeli  yuvalarıyla yüzeye dik bir eksene üst üste yerleştirelim. Sonra, gayemize hizmet edecek, bu işlemin,  daimi olmasa bile olduğunca uzun süre devam ettirecek olan bu doğrulara yaşam içindeki rolüne ve kendine mahsus özelliğine göre isim vermeye başlama sırasında :  Aklımızdan, önce “bir sıralamayapsam mı?”tereddütü geçebilir. Bir anlık kısa zamanda tereddüt uzaklaşıp, yerini kat’iyete bırakmaya yönelir. Sıralı veya sırasız uçuşmalar başlar.  Bunun sonucunda, sağlıklı, düzgün, endişesiz değerdoğruları ile diğer kendine özel  değerdoğruların  kesiştiği  merkez noktada, esas gaye  var olmayı başarır. Başarıya dönüşen bu doğruların temsil ettiği özelik benliğinin kendi değeri olduğu için, bu doğrulara değerdoğrusu diyoruz.  Değerdoğrusu, yalnız veya gerekli olan başka değerdoğrularıyla beraber ortaya çıkacak bir gayeye hizmet eder. Bu gaye’nin, (örnek  olarak )  bir insanın mutluluğu olduğunu kabul edelim; bu gaye için hazırladığımız sevgi, sevinç, inanç tatminliği, aile fertlerinin sağlıkları, huzurlu yaşamaları, madddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmış olması, v.s. Manevi ve maddi bütün varlıkların  birer temsilcisi olan  değerdoğrularını, eksene yükleyelim. Zaman ve yer değişikliğinin, ayrıca  diğerdoğruların şartlarını, yeterliliklerini   etkilemekle  doğacak yeni değerdoğruları ihtiyaçları, sayı, çeşit  ve özellik bakımından bizi şaşırtabilir. Açıklamaya yardımcı olması için şu duyulmuş  misali verelim; yaşlı adam, bir eziklik içinde “gençken, param yoktu, kuşbaşı kebap yiyemezdim. Sonra param oldu, fakat dişlerim döküldüğü için gene kuşbaşı kebap yiyemiyorum, bu konuda hiç mutlu olamadım.” demiş. Bu kişi, parası olduğunda, dişleri de tedavi edilip normale döndüğünde artık kuşbaşı kebap yiyebilecek ve mutlu olabilecek mi? Belli olmaz. Boğazında olacak ve / veya midesinde, bağırsaklarında ya da  ilgili başka bir organında meydana gelecek rahatsızlık, kebap yemesini gene engelleyebileceği için bu engeli de bertaraf edecek yeni uygun doğruların bulunup eksene yerleştirilmesi gerekecektir.

            Gerekli değerdoğrusunun yeterli sayıda  tamamlanmamış oluşu,  tasarladığımız işin teşebbüsünde TAM’lığın gerçekleşmediğini belirtir. Akılla elde edilen  veya  doğal olarak kendi doğal yapısı gereği  oluşan, değerdoğrularının hepsinin sağlanması gerekiyor; o teşebbüsün faaliyete başlaması, yani programın gerçekleşmesi için Kuşbaşı örneğimizdeki; değer doğrularına  para ve diş’e ilave olarak lazım olan bazı değer doğrularının eklenmesi gerekmiştir. Zaman faktörü yeni çubukları gerekli kılmış oluyor. Şöyle ki, bu  Mutluluğu tatmak için zaman faktörü yanında yer faktörü ile  diğer faktörler de ( örneğin kebaplık etin  bulunması, pişirecek ateşin olması yapacak ustanın varlığına kadar v.s.gibi) olumlu veya  olumsuzluğa  etki edebilecektir. Daha çarpıcı bir örnek olarak; yakınında acından kıvranan  bir insanın, ekmek ihtiyacının kendisinin kebap yemesinden daha elzem olduğu duygusuna kapılması ile parasını, ekmek alması için aç adama vermesi gibi. Ve de heves ve heveste  ısrarlı olma; yani, istek haline dönüşen heveslerin her yöne olabilecek değerdoğruları da, ısrar gereği oluşan değerdoğruları da aynı eksende olmalıdır...

            Zaman ve mekânın  elverişli olma doğruları:  Sistem amacına gerekli  olan zaman – Mekan  tespiti, dikkat ve itina ister. İyi  tanımlanıp, iyi yönlendirilmeleri önem arzeder.Tıpkı; aile bireylerinin sağlıklı, huzurlu, neşeli  olarak vereceği katkıların oluşturduğu  değerdoğruları, ailenin toplu olarak kedersiz, sıkıntısız, mutluluk  değerdoğruları ile aynı eksende  olması, sağlıklı, neşeli yaşam tarzını  güçlendirecek  olanlar gibi.  Aile kadar aile dışındaki kişilerle,  diğer varlıkların, olayların temsilcisi ve de konuya uygun  olan sair değerdoğruları da aynı  eksende. olmalıdır.  Akla gelen, gelmeyen,  Lazım olacak bütün doğruların tamamlandığı sistem, (TAM SİSTEM)dir. Bu sistem hayatın önemli bir bölümünü yürütür. Başka ilgili değerdoğruları  ekleninceye kadar  mevcutlar bu bölüme ait olur. Bu sistemin artışındaki  doğrusal (lineer) devamlılık hayatı etkileyen mutluluğun düzenli, yeterli ve sürekli (kesintisiz) olduğunu belirler.  Bu eksende hayat değerdoğrularımızı, sabit  zaman farkı ile (5 er saniye farkla bir motorla) aynı hızda ve aynı yönde döndürdüğümüzü düşünelim. Bu değerdoğrularından bir veya birkaçı sistem devamlılığı içinde dursa (stop)- ve belki de ters yönde dönse,hayatın bu bölümünde etkisi ancak gözlemleme ile anlaşılacak aksaklıklar olacaktır. 

            5 saniye ara ile döndürdüğüm değerdoğrularının taradığı dairesel alanların her biri kendi özelliği ile bütünlüğü içinde yüzeyselleşmiş olur. Bu dairelerin toplamı TAMSİSTEM’in

Genele uygulanmış halini gösterir.    

 

       Ele aldığımız konu insan(ların) mutluluğu gibi sosyal bir konu değil de bir su tesisatı malzemesi veya elektrik tesisatı malzemesi imalatı fabrikasının yapımı konusu olsaydı, ya da bir kentte yapılacak tam teşekküllü bir hastahanenin “TamSistemle planlanıp projelendirilmesi olsaydı, bunun için de  ön bilgilerle tayin edilebilecek yanlışsız değerdoğrularını sıralardık. Sonra planlamaya çalıştığımız işin selameti için  noksansız, sürekli, yeterli, değişmez, bozulmaz, olarak TAMSİSTEM’imizi matematiksel bilgi ile kurmamız uygun olurdu.. Değerdoğruları sistemine yerleşecek olan değerdoğru cins ve adedinin belirli aralıklar için integral yardımı ile elde edilmesi elbette daha uygun netice verecektir..

       Bütün sistemler  için, bütün etkenler için, her şey için  esas olankonu, İNSAN’dır. “Kalu Bela” da bütün iç ve dış, maddi ve manevi varlığı ile meydana konan insan, hiç bir kıtada, hiç bir gezegende eşi ve emsali bulunmayan ( Aliyyûl  Âlâ olan) İnsandır. Başka bir gezegende, çeşitli mikrop  ve daha değişik canlı izine rastlanablinir ama güneş sisteminin ufacık bir gezegeni olan DÜNYA’da  bulunan biz insanların beyin yapısı ve fonksiyonları, vücudun hal ve hareketleriyle uyumluluğu aynı olan, maddi ve manevi varlığı tıpkı olan asla  bulunamaz. İnsanların ele aldığı konular genellikle insan konusudur. Yapılacak işlemlerde, İşlenecek ara ve yan malzemeler de ve neticede hasıl olacak esas insanı hatırlatmayacak kadar ilgisiz  görülse  bile  sonuçta  bir  ucu  muhakkak insana  dayanır.  İnsan halinin nasıl ve nelerden etkilendiğini, aklınızda olmayan nelerin sizi ( o an için de olsa) nasıl hislerle dolduracağını, düşünerek şahsınızın manevi yapısında bulabilirsiniz. Tek insan önemlidir; İnsan topluluğu da önemlidir fakat tek insanın önemi ile topluluğun önemi, değerdoğrusu, adet oranı bakımından eşit alan olsa da  etki etme ve etkilenme alanı genişliği, toplumsal yapıya uygunluğu, topluluk fikirlerinin ağırlık noktaları gibi birçok özelliklerde değerdoğrularının yükseklik farkı ve kesitindeki genel yapı özelliği nedeniyle isteklerde, isteksizliklerde, kabullenme veya kabulllenmemelerde v.s. farklılıklara yol açar. Dil birliği, inanç birliği, milli duygu, vatan ve vatandaşlık değerleri, ayrıca düşüncede açıklık, netlik, samimiyet, amaçların  mümkün olduğunca çok ve erişilir  olması,  inandırıcı olması önemlidir ve şarttır. Lider ve/veya  lider grubu (Başkan, Cumhurbaşkanı, Başbakan,kral  her kimse)bunu sağlama yeterliğine  ve yaptırım gücüne sahip olmak zorundadır.  Bir yurtta, yaşam ortamı güvenli olsa da, bu güvenin yeterli seviyede olması, sağlamlığı, zamana ve çeşitli fikir akımlarına karşı dirençliliği, ancak değerdoğrularının aynı noktada kesişmesine, eksen etrafında oluşan dairesel  yüzeyin homojenliğine ve sabitliğine bağlıdır. O yurtta Herkes kendine düşen görevde, faaliyet şekli, faaliyet yeri, faaliyet gücü gibi  konuların, bütün milletin ortak değerleri olduğunu  kabul edecektir.  İlgili olan değerdoğrularını TAMSİSTEM’de eksenine  yerleştirip işlevlerini başlatacaktır.. Herkesin, teker teker ve de  toplum olarak başarılı olmaları için gerekliliği saptanacak noksan doğruların da  belirtilmesi ve aynı eksen üzerinde kesişmeleri  sağlanacaktır. Bu gerçekleştirmede  matematiksel yöntemler ve işlemler  büyük gereklilik ve önem kazanacaktır. Böyle bir ilerleyiş, toplumda  birlikte yaşama duygusunu var edecek ve güçlendirecektir.  Bu nedenle bir genel konuda, sadece  terslik olsun, inat olsun diye, faydasız fakat zararlı hissi, şahsi garez, ideolojik kin gibi saplantıları yok edecek değerdoğrularının, eksende ağırlık merkezlerini  bir yapmamızı gerekli  kılar.

            Bu kesişimlerden başka iki önemli ana etken vardır: Bunlardan birinci, elle tutulur,  gözle görülür, akılla çözümlenebilir olanlar ki bunlar, bir kişiye mutluluk verdikleri gibi aynı mutluluktan diğer insanlara da yani topluma da verirler. Şöyle bir örnekle izah edeyim: On-oniki Yaşlarında 1940 ların şartlarında her şeyden (paradan, yiyecekten, giysiden, ayakkabı’danokuldan)  yoksun bir çocuk, yaşadığı köyde, gezindiği sokakta, yer yer gübre kümeleri, pislik v.s.  iki yanda yıkık dökük, perişan duvar harabeleri, sıvasız, kerpiçler, sanki ezilmek korkusuyla ağlamaklı yapılar görürdü. Binalar, sanki çöküp yüz üstü, yere kapaklanacağının ve kahrolacağının üzüntüsünü  taşıyor  gibiydiler. Bunun gibi daha birçok yokluk ve yoksulluk, mutluluğu kılınçla kesip atıyordu. Perişanlık ve acı çekerek maaslesef çoğu kez farkında bile olamayan çocuğun,  bu olumsuz  zor koşulların  doğuşunda , suçu ve  günahı olmamıştır. Büyüklerinin  ihmali, görüş darlığı, cahilliği, belki bencilliği  v.s.bir yana bırakılıp içinde bulunulan durumun  kadere bağlanması, kolay bir kurtuluş şekli olacaktır. Bir nevi omuzlardaki toplumsal ağırlığın kolayca atılışı da diyebiliriz.

            İki önemli ana etkenden birisi maddi ve  manevi güçlü oluş, rahatlık, refah, endişesiz huzurluluk olduğu gibi tersi olan bıkkınlık, yılgınlık, ruhsal çöküntüdür endişe, bedbahtlık ve benzerleridir. Bu şartlarda  insanlarda, bilhassa çocuklarda mutluluk sözünün anlamı keşfedilememiş, bilinememiştir. Bu ortamda bir de toplumda geçimsizlik baş gösterir.  İnsanlar arasında, genel olarak her söz; sertlik, kırıcılık, üzücülük gibi vurgular taşır. Alanlarda, sokaklarda bu ifadeler, genelde münakaşaya ağız dalaşına, bazan da çeşitli şiddette kavgalara dönüşür. Gözle görülmeyen ve elle tutulmayan psiko-sosyal  bozukluklar, açlıkla ve yoklukla birleşince moral bozukluğu ve bedbinlik beraberinde öyle bir toplumsal illete dönüşür  ki; Haya, edeb, terbiye ve genel ahlak sınırlarını dahi zorlar. Bunu yaşayanlar çok daha içten ve daha şuurlu ve şümullu olarak anlarlar.  

            Çok şükür Milletimiz,  bilhassa  birinci dünya savaşında ve daha sonra (dışında kalmış olmasına rağmen) ikinci dünya savaşında yaşadığı bu acı dolu zaman bölümünü  asaleti, bozulmayan edeb ve ahlak anlayışı, bozulmayan aile terbiyesi ve daha birçok üst değerleri ile hiç bir şey kaybetmeden geçirmiştir.           

 

 

 
Toplam blog
: 223
: 140
Kayıt tarihi
: 03.11.16
 
 

Eğitim:Üniversite Meslek: Mühendis İlgi alanı:Enerji ve Edebiyat ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara