Tanrılar kurban isterse

Mayalar… Merak edilen uygarlık… Bu bile sizi başlı başına sinemaya çekmeye yetiyor. Buna Hollywood’ sinema tekniğini ve yüksek bütçeyi ekleyin. Birazcık da kurgu yeteneği ile zaten ortalama seyredilebilir bir film hazır bile.

Mel Gibson’ dan tarzına uygun bir film.

Apocalypto da karakterler film ile bütünleşmiş. Avcı ve savaşçı mayaların dövmeleri, kolyeler, piercing ve diğer aksesuarlar onlara görsel bir güç kazandırmış. Olabildiğince özgür sergilenen insan bedeni doğal ortamda çıplaklık olmaktan çıkıp ortamla bütünleştiği görülüyor. Ve öyle ki, filmin son sahnesinde İspanyol gemilerinden filikalarla kıyıya yaklaşan insanların üzerindeki giysiler anormal geliyor.

Film bir avın ardından gelen kahkaha tufanı ve keyifle başlıyor. Sanıyorsunuz ki daha çok güleceksiniz. Ancak bu son gülüşünüz oluyor. Ormanda kendi halinde yaşayan ve avlanan kabilenin yaşamı kurban arayan kent soylu mayaların köye saldırmalarıyla son buluyor.

Çünkü Tanrılar kurban istiyor.

Kan akıtmak gerek.

O zaman;
Ekinler ve insanlar hastalıklardan felaketlerden kurtulacak.

İnanç mı ilkellik mi?

Bu gün hala devam etmiyor mu kurban?
Onlar insan kurban ediyor. Bu gün ise büyükbaş hayvan…

Sonuçta akan kan.

Merdivenlerden bir top gibi yuvarlana zıplaya inen kesik başları görünce birden aklıma düşüyor.

Ya Hz. İbrahim’ e koç gönderilmeseydi?

Ama oluyor işte, nasıl koç beliriveriyorsa aniden...
güneş tutuluyor filmde de ve ilahların kana doyduğuna karar veriliyor.

Filmde şiddet sahneleri oldukça fazla…
Kan oluk oluk akıyor.
Bu kadarı da fazla dedirtiyor zaman zaman.

Filmin sonu ise oldukça anlamlı.

Görsel olarak etkileyici bir film.

Görüntü:MilliyetSinema