Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Haziran '08

 
Kategori
Felsefe
 

Tao olarak siberuzay

Tao sonsuz yoldur.

Siberuzay da sonsuz bilgiye giden sonsuz bir yol olabilir, olmayabilir de...

Tao ile siberuzayın çakıştığı tuhaf bir durum var:

Kendini kendin kere kendine eklersen, yani kendinle çarparsan (hem değillersen, hem de ötelersen), tersi kendin olursun. (Bunun sonucu birden çoktur.)

Bu; bugüne kadar hümanizdem başlayarak hiçbir felsefi, sanatsal ve bilimsel bilgi disiplininin henüz ayırdında olmadığı, olmuş olması, hatta uygulamış ve öte-sonuçlarını elde etmiş olması gereken bir durum.

Taoizm, ‘erdem erdemsizliktir’ diyor: 2.500 yıllık bir geçerlilik bu.

Siberuzay, Gibson tarafından tamamlandığından beridir, aşırı sonsuz sayılan ama internet ve sinema somut örneklerinin gösterdiği üzere, oldukça sınırlı ve sonlu bir tanım uzayına sahip. Böyle olmayabilir, zaten böyle olmayabilmesinin yolu da, bu metin aracılığıyla açımlanmaya çabalanıyor.

Eğer siberuzay, tao kabul edilirse ve bu durum var olan bilgi alanlarına uygulanırsa, bu durumda uzaycılık, robotçuluk, yazılım ve donanım ölümsüzlük, bundan otomatikman anlık, hatta kalıcı olarak etkilenir.

Herşeyden önce, tüm bu sayılanlar da birer taodur: İnsanı insan olmaktan öteye aştıracak yollar. Hatta epsilon düzeyinde bunu başardılar bile.

Ancak, asıl tao siberuzay bunu henüz başaramadı.

Paradigmatik tarihine baktığımızda, ilk geçerlileşen paradigmanın benzerlerini yok ettiğini görürüz.

Zihnin yok olması delilik olarak ölüm, kültürün yok olması faşizm olarak ölüm, savaşın / salgının / kıtlığın devreye girmesi bedenlerin ölümü demektir.

İşte paradigmatik faşizm de böylesi bir öldürücülüğü sahiptir.

Yani şunu tanımlıyoruz: 1984’te siberuzay paradigmatik olarak diğerlerinin önünde ve öldürücüyken, şu anki momentte böyle değil.

Ancak, birden çok disiplinde tıp, elektronik, zooloji, vd, zihnin simülasyonu çok büyük bir hızla gerçekleştirilmeye başlandı.

Ancak, bunun siberuzaycılığa mı, robotçuluğa mı, uzaycılığa mı, ilk aşkınlaşma getireceğini henüz bilemiyoruz.

Burada gösterilmek ve vurgulanmak istenen, tarihte ilk başlayanın en ileri giden olmayabileceği durumu. Oysa, siberuzaycılığın bilimine, sanatına ve felsfesine diğerlerininkinden daha çok gereksinim duyuyoruz, çünkü şimdilik limitleri olmayan tek o var. Işık (optik değil) bilgisayarlar gerçekleştirilirse, siberuzay gerçek bir tao olur ve diğerlerinin önüne geçer. Oysa, teknolojide mekanikçilik hala ağır basıyor.

Siberuzay, tüm zihinlerin ve kültürlerin sentezinin ve praksisisin üslerce katı bir potansiyele sahip. Negatif entropili ve negatif geri-beslemeli olma olanağı, bir tek onda var. Yani, öte-zeka olanağı ancak siberuzayda var ve eğer insan Evren’de kendine yer yaratacaksa (bulacaksa değil), bu ancak bu öte-N-siberuzay(lar) ile (belki binlerce yıl aldıktan sonra) becerilebilecek.

Şu anda Gökada’ya tam yayılmamız milyon yıl ölçekli bir tahmin içeriyor. Siberuzay bunu onyıllara dönüştürebilir, çünkü tıpkı bir kromozom gibi, tıpkı sonsuz öğeli ama sonlu toplamlı bir dizi gibi, matematiksel bir dönüştürücü o. Evren’in sonsuzluğunu sonlu kılabilecek görünen biricik araç da o. Ötekiler, buna ulaşmak için zaman kazanmanın ara yolları yalnızca. (Bu durumda, ışık hızından hızlı yol almanın yolunu, eğer varsa, siberuzay denklemleyebilir, demektir.)

Bu metin, siberuzayı taoya dönüştürmeyi, yeranımız momentiyle, köksüz bir entellektüelin zihinsel birkaç sıçramasında mümkün kılabilmenin ilk adımlarından birisi.

Devrim yapmayıp devrim olmanın gerekliliği gibi, hem kendin tao (yani kendi-değil) olacaksın, hem de kendini kendin kez kendinle çarpıp ters-kendi / sanal-kendi ile siberuzayı, bir hücrenin kromozomu içermesi gibi, katlanmış olarak içereceksin ve tao-siberuzay, senin ters-geometrili (ve mantıklı) zihninden sonsuz kez kopyalanabilecek.

Mutasyon olanağı açık bırakılıyor. Bilinmezlik ve belirsizlik kapısı açık bırakılıyor. Evrimin de bir teleolojisi yok. Zekanın da...

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara