- Kategori
- Futbol
Taraftarın Şampiyonluğu-1
Şampiyonluğa oynayan bir takımın taraftarı olmanın daima
iyi olduğunu düşünenlerin, yazdıklarımı okuduktan sonra
başka türlü düşüneceğine eminim.
Tuttuğunuz, vurgunu olduğunuz, bağlandığınız, aşık olduğunuz,
holiganlığını yapmadığınız bir futbol kulübünüz(!) varsa ve bu kulüp
şampiyonluğa oynuyorsa;
Şampiyonluk yarışında olmayan değil, olamayan takımların taraftarlarına,
teselli vermek zorundasınız. Tabi başarısızlığı kabullenmeyecekler ve
siz de mecburen daha fazla enerji harcayacaksınız bazı gerçekleri
anlamasına(!) yardımcı olmak için. Her maç öncesi bütün spor yazarlarının yazdıklarını ve bütün spor haberlerinin gündemindekileri takip ederek, rakibiniz durumundaki kulüple ilgili her türlü çamur malzemesi olabilecek bilgiyi edinmek
zorundasınız.
O haftaki karşılaşma başlayana kadar hakemle ve rakip takımın taraftarıyla
psikolojik bir savaş içinde bulursunuz kendinizi.
Müsabaka oynanırken öne geçene kadar her dakika size zulüm, her dakika size
en büyük işkence olur. Öne geçtikten sonra her saniye size bir yıl gibi, her saniye kalesinde gol yeme ihtimaliyle korku filmi gibi gelir.
Müsabakalar devam ederken rakip takımın skor durumuna göre yeri gelir kendi takımınızı unutursunuz. Yani sadece kendi takımına konsantre olmaktan daha fazlasını yapmak zorundasınız. Öyle bir ruh hali içinde olursunuz ki, maçlar devam ederken sizinle, ailenizle, sevdiklerinizle, komşunuzla, dostunuzla ilgili hiç bir sorun veya mutluluğa ortak olma gereksinimi duymazsınız. Her şeyi hatta elinizde olsa tuvalete gitmeyi bile ertelersiniz. Tuttuğunuz takım geriye düşünce yüreğinizde garip bir sızı, yüzünüzde kendinizin bile inanamayacağı kadar tuhaf bir ifade ile baş başa kalırsınız. Bunalırsınız, isyan edersiniz,
umutsuzluk içinde bulursunuz kendinizi ve olasılıkların olasılıksızlığı içinde kıvranır
durursunuz.
Bir de rakibiniz durumundaki takımın siz gerideyken maçı önde götürme durumu varsa, başlarsınız düşünmeye.Düşün babam düşün! Cevap düşün, bahane düşün, yalan düşün, sabrı düşün, sakin kalabilmeyi düşün...
Şampiyonluk yarışındak rakibinizle birlikte haftayı kayıpsız geçtiyseniz, rakip takım için maç öncesi toplanmış olan malzemeler ile maç sırasındaki bulguları birleştirerek saldırı durumuna geçmek ve öteki(!) takımın galibiyetine b*k atmak zorundasınız. Çünkü siz bunu yapmazsanız, onlar(!) yapacaklar ve
sabrınızı (elinizi boynunuza, işaret parmağınız değecek şekilde seviyeleyin) oraya kadar zorlayacaklar.
Eğer mağlubiyete karşı bir galibiyet veya beraberlik söz konusuysa maçlar sona erdiğinde dünyayı yıkmak istersiniz. Çünkü sizin için her şey(!) bitmiştir. Hiç bir şeyin telafisi veya önemi kalmamıştır.
Laf yiyeceksiniz, üstelik cevap verme lüksünüz de yok. Al işte her şey(!) mahvoldu!
Maçtan önce büyük konuşup durduğunuz için çooook büyük laflar çalınacak kulağınıza ve katil olmanız bile söz konusu olabilir. (Allah korusun)
Bir sonraki maça kadar yine medyayı ve hakemleri tanıma ve anlama gayretiyle debelenip dururken, kendinizi tanıyamayabilirsiniz artık. Çok değişiyor insan. İnsanlıktan çıkma durumu bile mevcut yani.
Buraya sığdıramayacağım öye çok olaya, duruma, etkiye ve diyaloga maruz kalırsınız ki, yaşadığınız stres yüzünden hayatınızda çok ama çok önemli sorunlar bile meydana gelebiliyor. Maalesef durum böyle bizim ülkemizde.
Gel de bütün bunların üstüne şampiyonluğa oynayan bir takımın taraftarı olarak, şampiyonluktan keyif al.
Tabi artık alınabilme ihtimali varsa.
Not: İlerleyen zamanlarda bu yazının devamı olarak, taraftarın yapması gerekenleri anlatmaya çalışacağım "Taraftarın Şampiyonluğu-2" isimli bir blog yayınlayacağım. Bu blogu daha fazla uzatarak okuma keyfinizi kaçırmak istemiyorum. Saygılarımla.