Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

22 Ocak '16

 
Kategori
Dünya
 

Tarih Tekerrür eder mi?

Dünya yeni bir siyasi değişimin arifesinde, Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi “Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
 
Yeniden bir tekerrür gerçekleşecek mi yoksa farklı bir süreç mi, bunu zaman gösterecek ama tarihle ilgili söylenen bir tanım var.
 
Tarih; aynı olayların farklı zamanlarda, farklı kişiler tarafından tekrarlanmasıdır. Bunun güzel bir örneği bir asır önce iki Alman gemisinin Rus limanlarını bombalaması neticesinde Osmanlı Devleti birinci dünya savaşına dâhil olmuştu ve sonrasında ittifak devletleri alınan mağlubiyetle ağır bedeller ödemek zorunda kalmış, Osmanlı Devleti en ağır bedeli ödemek suretiyle dağılma sürecine girmiş ve tarih sahnesinden çekilmek zorunda kalmıştı.
 
Bir asır sonra yine Rusya ile bu defa bir uçak krizi ile güneyden sıcak olmasa bile bir soğuk savaş sürecine doğru gidiyoruz. Putin döneminde Rusya yeniden toparlanma sürecine girdi, dünyada tekrar söz sahibi ülke konumuna geldi, Eski KGB Başkan Yardımcısı ve FSB Başkanı aynı zamanda, yeni Rusya’nın politbürosu olarak da adlandırılan Rusya Güvenlik Konseyi’nin sekreteri istihbaratçı Albay Putin bu defa Rusya Devlet Başkanı olarak Osetya ve Kırım konusunda gücünü ve soğuk savaş tecrübesini gösterdi. Türk ve İslam Dünyasında son yıllarda büyük bir sempati topladı ve özellikle Türkiye için ticarette, enerjide ve turizmde vazgeçilmez bir konuma geldi.
 
Dış Ticarette Türkiye için bu denli önemli bir ülke, aynı durum Rusya içinde geçerli Türkiye’ye olan ihtiyaç büyük önem arz etmektedir. Tarihte Rusya ile yaptığımız hiçbir savaşta başarı yakalayamadık, bir defa fırsat geldi onu da değerlendiremedik, sonrasında gelen mağlubiyetler ile çok ciddi bir borç batağına düştük, duyun-u umumiye gibi ekonomiyi yabancılara teslim ettik, aynı şekilde Rusya da ciddi bir üstünlük sağlayamadı, bu nedenle bir sıcak yâda soğuk savaş iki ülkeye büyük kayıp yaşatır ve olumsuz sonuçlar doğurur.
 
Arap Birliğinin Türkiye’yi kınaması ile birlikte Arap Dünyasına kapılarımız kapanmak üzeredir. Bizim açımızdan önem arz eden bir konu ise eğer Rusya ile ilişkilerimiz düzelmezse, bütün Türkî Cumhuriyetler, Türkiye ile olan ilişkilerini kesme ve Rusya’nın yanında yer almalarıdır.
 
Türkiye iki kolunu (Türk ve İslam Dünyasını) elde tutacak stratejiler geliştirmeli, yoksa İsrail ile mecburi bir işbirliği yapmak zorunda kalacak.
 
Rusya’nın dikkat etmesi gereken nokta; Türk ve İslam dünyasında dostluğunu korumalı, PKK, PYD, YPG ve IŞID’e yönelik operasyonlara devam etmeli, Türkmenlere yaptığı saldırılara son vermeli ve Esed’e olan desteğini çekmeli, Şam’da evinin önüne bile çıkamayan birinden dolayı Türkiye gibi bir ülkeyi kaybetmek Putin gibi strateji bilen biri için doğru bir hamle olmaz, bunun sürdürülmesi de mümkün görünmüyor, bu nedenle Rusya yeni bir strateji geliştirmeli ve Suriye için geçiş döneminin yolunu açmalıdır.
 
Türkiye ise; askeri konularda sorun yaşanmaması için Rusya’nın Ankara'daki askeri ataşesine gelişmeler hakkında bilgi verilmeli ve iletişim halinde olunmalı, Suriye uçaklarına uygulanan angajman kurallarının Rus uçakları için uygulandığı bildirilmeli, bu nedenle hava sahamıza yaklaşan Rus uçaklarının Türk tarafına bilgi vermesi gerektiği bildirilmelidir.
 
Gerginlikler iki ülke açısından da olumsuz sonuçlar doğurur, buna hiç gerek yok, daha fazla işbirliği yapılmalı, aklıselim ve itidal ile bu sorunun üstesinden gelinmelidir. Ekonomi, iç güvenlik ve dış politika bir birine bağımlı kombine bir organizasyondur bunu göz ardı etmeyelim. Güçlenen Türkiye ve Rusya’nın savaşı kimin işine yarar? Bunun hesabını iyi yapmak gerekir, sonra telafisi olmayabilir.
 
Bir diğer önemli konu ise; Osmanlı Devletinin paylaşıldığı, Ortadoğu Coğrafyasının yeniden şekillendiği Sykes-Picot gizli antlaşmasının üzerinden bir asır geçmesidir. İşin ilginç yanı bu antlaşmayı Birinci dünya Savaşı'ndan çekilen Rusya’nın deşifre etmesidir, yoksa hiçbir zaman haberimiz olmayacaktı.
 
Acaba yine gizli antlaşmalar yapıldı mı? Uygulamaya geçecek mi? Her taraftan kuşatıldığımız bu günlerde, bunu iyi hesap etmeliyiz. 1916-2016 Dünya haritasının değişmesi, haritaların yeniden çizilmesi, yeni devlet ve devletçiklerin ortaya çıkması gibi durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Her şarta, her duruma ve her ihtimale hazır olmalıyız
.
 
Toplam blog
: 3
: 79
Kayıt tarihi
: 31.10.13
 
 

Yüksek Lisans Mezunu- Stratejist-Gazeteci-Yazar ..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara