Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '12

 
Kategori
Tarih
 

Tarihi değiştirecek kanıtlara mı sahip! Sfenks,

Tarihi değiştirecek kanıtlara mı sahip! Sfenks,
 

Sfenks,


Piramitlerin önünde sanki onların sahibi ve koruyucusu gibi bulunan:

Kafası koç, kuş veya insan, gövdesi ise uzanan bir aslan şeklini alan heykel.

Sözcüğün Mısırca’daki orijinal biçimi kepes ankh ya da “yaşayan heykel” anlamında şeşep (sheshep) ankh’tır. Sfenkslerin en tanınmışı Büyük Gize Sfenksi’dir.

Mısır sfenksi antik bir efsanevi yaratıktır.

Gövdesi uzanan bir aslan ve kafası genellikle bir firavunun kafasının şeklini alır. Aslanlar güneş ile bağlantıları nedeniyle antik Mısırlılar tarafından kutsal hayvan sayılırlardı.

&

Sfenks kendi sakladığı sırlar kadar, başka bilinmez­liklere de ışık tutmaktadır. Bunlardan

biri de dünya tarihini değiştirecek kanıtlara sahip olmasıdır. Bu kanıtlardan biri, aşınmasının nedenlerinde gizlidir. Günümüzde yapılan birçok araştırma Sfenks'teki aşınmanın rüzgâr ya da kumdan çok, su nedeniyle olduğunu göstermektedir.

Sonuçla şunu düşünebiliriz eğer su tarafından tah­rip edilmişse, bu erozyona sebebiyet veren Tufan ya da Tufanlar öncesinde Sfenks'in yapılmış olması ge­rekir.


Sfenks'in su nede­niyle zarar görmüş olması öncelikle bu yapının Tufan önce­sinde yapılmış olduğunu göstermektedir. Çünkü ortaya çıkan tarih, Tufan'ın meydana geldiği tarihe denk gelmektedir. Bu aynı zamanda, Atlantis'in de tarih sahnesinden silindiği tarih­tir.


Böylelikle ortaya çıkan bu tarihsel veri, Mısır Tarihin'nin de yeni baştan ele alınması gerektiğini bir kez daha göstermektedir. Sadece Mısır Tarihi'ni değil, tüm Dünya Tarihi'ni de...(alıntı)

Mısır’a gitmeyi, Pramitleri ve Sfenks’i görmeyi çok istiyorum. Bunu da sıkça yazıyorum. Oralarla ilgili duyduğum her yeni bir gizem, gitme isteğimi yeniliyor. Her yıl seneye diye erteliyorum. Kısmet olmuyor. İnşallah bu yıl giderim. Sizlere okuduklarımı değil gördüklerimi yazarım. İnşallah…

Mısır – Piramitler ve Sfenks…

Ne kadar çok ilgi çekan, merak edilenlerdir. Yüzü güneşe dönük vaziyette, Kahire’nin 6 mil kadar batısında, Nil Nehri’nin batı kıyısında; Giza Platosunun üzerinde…

Sfenks, üç büyük piramid

Büyük Piramit Khufu (Keops),

Khafre (Chepren)

Menkaura (Mycerinus)

Kısa bir mesafede, firavunların hükümdarlık merkezi olan eski Memphis’teki büyük mezarlıktaymış.

Yapı, 73 metre uzunluğu ve yer - yer 20 metreye varan yüksekliğiyle,

Eski medeniyetler­den günümüze kalmış en büyük heykelmiş.

Kötü güçle­re karşı koyduğuna inanılan kutsal kobra yılanının bir kısmı ve sakal bugün bulunmuyormuş.

Sakal kısmı halen British Museum’da sergileniyormuş.

Sfenks’in başının her iki kısmındaki uzantılar, Mısır krallarının taktığı bir tür başlıkmış.

Sfenks’in başı binlerce yıldır erozyondan dolayı ağır hasar aldıysa da, kulaklarından birinin etrafında, ilk yapıldığında kullanılan boya hâlâ görülebilirmiş.

Sfenks’in yüzünün ilk yapıldığında koyu kırmızıya boyanmış olduğu sanılmaktaymış.

Pençelerinin arasın­daki küçük tapınakta firavunların güneş tanrısı şerefi­ne koydukları düzinelerce üzeri yazılı sütun varmış.(alıntı)

Bilim adamlarına göre bu zamana kadar gelmiş olmasının en önemli nedeni zamanın büyük bir bölümünü kumların altında geçiriş olmasındanmış.

Burada bir anlatıyı aktarmalıyım.

Gize Sfenksi doğuya bakar ve pençelerinin arasında bir tapınak yer alır.

Aslan gövdeli, insan başlı bu Sfenksin uzunluğu 73 metre, yüksekliği 20 metre yüzünün genişliği 5 metredir. Bir adıda ‘Harmakis’ olan Sfenks, doğan güneşi ve firavun için yeniden dirilişi temsil eder.

Yüzünün doğuya dönük oluşu, Güneş Tanrısı RA’yı her sabah doğar doğmaz görmesi içindir

Gize Piramitleri'nin (Keops, Kefren, Mikerinos) binlerce yıl­lık bir de bekçisi vardır... Bu bekçiliği yapan aslan bedenli insan başlı Sfenks'tir.

Tarih boyunca birçok kez kumlar al­tında kalan Sfenks, en az piramitler kadar sırrını muhafaza eden Mısır'ın bir diğer bilmecesidir.

Sfenks sadece Gize'nin kumları üzerinde yükselen dev piramitlerin değil, bunların ya­nı sıra kumların altında uzanan yeraltı galerileri ve tüneller sis­temlerinin de bekçiliğini yapmış ve yapmaya bugün de de­vam etmektedir. Bir zamanlar iki ayağının altındaki bir nokta­dan bu yeraltı galerilerine geçilebiiiyordu. Bugün için bu gi­riş kapalı bulunmaktadır.

Büyük Sfenks hangi devirde ve hangi tarihte inşa edildi ve yontuldu?
 Bu sır hala  çözülmüş değil.

Dördüncü Hanedan (MÖ. 4000–2500) devrinden kalma bir levha Sfenks'ten şöyle söz eder:

"Dünya var olalı beri en büyük sır burada gizlenmiştir. En büyük sır Sfenks'in sırrıdır."(alıntı)
 &

MÖ 1400'lerde Fira­vun Tuthmosis IV ile başlayarak, bin yıllar boyunca Sfenks’i restore etmek için birçok girişimde bulunul­muştur. Bir gün ava çıktığında Sfenks’in gölgesinde uy­kuya dalan firavunun rüyasında bu büyük yarı-aslan, kendisini içine çeken kumun onu nefessiz bıraktığını, o kumu ortadan kaldırırsa Aşağı ve Yukarı Mısır’ın tacı­na sahip olacağını söyler. Sfenks’in pençelerinin arasın­da, bugünkü adıyla Rüya Sütunu denen bir granit sü­tun bulunur. Bu sütunun üzerinde, firavunun gördüğü rüyanın hikâyesi yazılıdır.

Firavun önünden kumları kaldırmasına rağmen dev heykel kısa süre sonra kendisini tekrar kumlar altında buldu. Napolyon 1798'de Mısır’a geldiğinde Sfenks’in burnu yoktu. Bir rivayete göre bölge Türk hâkimiyetindeyken Sfenks’in burnu nişan alma alıştırmalarında hedef olmuştur. Diğer bir tahmin de (doğruluk payı en yüksek tahmin), MS 8. yüzyılda, Sfenks’in kutsal nesnelere karşı saygısız bir idol olduğunu düşünen bir Sufinin burnu keski darbeleriyle söküp çıkardığı yönün­dedir. 1858'deheykelin etrafındaki kumların bir kısmı Mısır Tarihi Eserler Servisi’nin kurucusu Auguste Ma­riette tarafından temizlendi. 1925–1936 yıllarıarasında Fransız mühendis Emile Baraize, Tarihi Eserler Servi­sini temsilen Sfenks’i kazdı. Antik çağdan sonra ilk kez Büyük Sfenks bir kez daha gün yüzüne çıktı.

 Bu gizemli heykel konusunda birçok Mısır araştır­macısının hemfikir olduğu görüş, dördüncü hanedanlık firavunlarından Chephren’in MÖ 2540'ta, bugün Sfenks’in hemen yanında bulunan Chephren Piramidi yapılırken taş yığınının kendi yüzünü taşıyan bir asla­na dönüştürülmesini istediği yönündedir...

Ancak hiçbir yerde Chephren ve Sfenks arasındaki bu bağlantıyı doğrulayacak yazılı bir kanıt bulunmamaktadır ve heykelin nasıl yapıldığından bahsedilmemektedir. Yapının ihtişamını düşündüğümüzde bu durum biraz kafa karıştırıcıdır. Birçok Mısır araştırmacısı aksini iddia etse de, hiç kimse Sfenks’in ne zaman ve kim tarafından yapıldığını tam olarak bilmez.

Araştırmaları sonucunda West ve Schoch, su erozyonuna maruz kalmış olduğu için Sfenks’in tahminen 7000 ila 10 000 yıl önce yapılmış olması gerektiğine karar verdiler.

&

Mısır'da, Giza'daki üç büyük piramidin biraz doğusunda, bilinmez bir zamandan beri bu vadiyi bekleyen, gözlerini doğuya dikmiş yarı insan, yarı aslan bir heykel var: Sfenks.

Ejiptologlar, Khafre piramidini Vadi Tapınağı'na bağlayan yolun bitiminde yer alan bu gizemli ve "dilsiz" yapının, İ.Ö 2500 dolaylarında firavun Khafre tarafından yaptırıldığını düşünüyorlar.

Oysa ne Giza'daki herhangi bir anıtta bunu destekler bir ifade var, ne de Mısır'ın herhangi bir yerinde. Sfenks'in yapıldığı tarih, Ejiptologlar ne derse desin, bilinmiyor.

1991 yılında Amerikalı araştırmacı John Anthony West ve jeolog Dr Robert Schoch, bu görkemli anıt üzerinde bir dizi araştırma yaptılar. Vardıkları sonuçlar, oldukça şaşırtıcıydı: Heykelin üzerindeki aşınma izleri, arkeologların inandığı gibi rüzgâr ve kumdan değil, uzun ve etkili yağmurlardan ileri geliyordu ve düpedüz "su aşınması’ydılar! Mısır'ın bu bölgesi, bundan 5000 yıl önce de çöldü ve yağmur düşmüyordu.

 

Söz konusu aşınmayı yaratacak düzeyde bir yağmurun en son düştüğü dönem ise, en az İ.Ö 5000 yılına, hatta çok daha eskilere dayanıyordu, belki İ.Ö 7000'e. West ve Schoch, ayrıca ekiplerinde sismik ölçümler yapan cihazlarla çalışan uzmanlara da sahiptiler…

Bu ekip, daha şaşırtıcı bir bulguya da ulaştı: Araçlar, Sfenks'in pençelerinin yaklaşık 8–9 metre altında büyük bir "oda"nın ve ona açılan dehlizlerin varolduğunu gösteriyordu! Mısırlı yetkililer, başta Eski Eserler Müfettişi Dr.Zahi Hawass, bu bulgulara erişildiği günlerde West ve ekibinin iznini iptal ettiler ve Sfenks üzerinde araştırma yapılmasını yasakladılar. Haber basına çoktan ulaşmış, West ve Schoch da elde ettikleri bulguları aynı anda filme aldıklarından, NBC'de yayımlanan bir belgeselle ortalığı iyice karıştırmışlardı.

Bütün bunlara "Orion Gizemi"nin yazarı Robert Bauval ile "Tanrıların Parmak İzleri"nin yazarı Graham Hancock'un astronomi temelli bir tezleri de tuz biber ekti: Sfenks, tam doğuya bakıyordu, yani ekinoks (23 Mart ya da 21 Eylül) anındaki gün doğumu noktasına.

Mısırlıların yıldız kültürlerinde, güneş doğmak üzereyken, ufuk henüz tam aydınlanmamışken son olarak görülen yıldız ya da takımyıldızın ayrı bir önemi vardır. Bu durumdaki yıldıza "heliak yükselişte" denir ve Mısır'ın hem takvimini hem de dinini etkileyen çarpıcı bir olgudur. Sözgelimi, Mısır kültüründe Tanrıça İsis'i simgeleyen Sirius yıldızı, yaz gündönümünde (21 Haziran) şafak öncesi görünmeye başlar ve bu tarih aynı zamanda Nil'in yıllık taşma dönemlerinin de başlangıcıdır. Bu nedenle Mısırlılar, yaz gündönümünü "yılbaşı" kabul ederlerdi.

Bu yaklaşım, ejiptologlarca Sfenks'in yapılmış olduğu tarih olarak varsayılan İ.Ö 2500'de, ilkbahar ekinoksunda "heliak yükselişe" başlayan takımyıldızın incelenmesini ilginç hale getiriyor. Bauval ve Hancock, bilgisayar simulasyonuyla o tarihte Boğa takımyıldızının yükselişte olduğunu gördüler. Oysa Mısırlılar şekil ve simgelere çok önem verirlerdi ve yaptıkları anıtlarda buna çok dikkat ederlerdi. Yani, bu durumda Sfenks'in aslan değil de boğa biçiminde yapılmış olması gerekmez miydi?

İki araştırmacı, bu kez ilkbahar ekinoksunda aslan burcunun heliak yükselişe geçtiği tarihi araştırdılar ve karşılarına "Orion Gizemi"ndeki o garip yıl çıktı yine: İ.Ö 10.500!

Bütün bulgular, her ne kadar ejiptologlar ve ortodoks akademisyenler bunları dikkate almak istemeseler de, aynı "başlangıç tarihi"ne yönlendiriyor bizi. (alıntı)

&
 Sfenks ilk kez Batı Dünypası tarafından farkedildiğinde büyük bir bölümü çölün kumlarıyla kaplanmış durumdaydı. Napolyon ve askerleri Sfenks'i ilk kez 18. YY'in başında gör­düklerinde, anıtın sadece başı ve omuzları çöl kumlarının üs­tündeydi. Uzun yıllar boyunca Sfenks bu şekilde kaldı. 1816 – 1818 yılları arasında yapılan titiz kazı çalışmalarıyla bedeni­nin büyük bir bölümü kum altından çıkartıldı. Ancak pençele­ri ile pençelerinin önündeki mabetlerin kum altından çıkartıl­ması farklı zamanlarda gerçekleştirilen sistematik çalışmalar­la gerçekleştirildi.

 Böylelikle 7.3 metre uzunluğunda ve 19.8 metre yüksek­liğindeki boyutlarıyla Sfenks yeniden çöl kumlarının üzerinde yükselebildi.

 

Sfenks kendi sakladığı sırlar kadar, başka bilinmez­liklere de ışık tutmaktadır. Bunlardan biri de dünya tarihini değiştirecek kanıtlara sahip olmasıdır. Bu kanıtlardan biri, aşınmasının nedenlerinde gizlidir. Günümüzde yapılan birçok araştırma Sfenks'teki aşınmanın rüzgâr ya da kumdan çok, su nedeniyle olduğunu göstermektedir. Buna ilk dikkat­leri çeken araştırmacılardan biri Schvvaller de Lubicz olmuş­tur. Bir diğer ünlü araştırmacı J.A. West "Serpent in the Sky" isimli kitabında şu görüşlere yer vermiştir:

Prensip olarak Sfenk'in su erozyonuna maruz kal­dığına itiraz etmek mümkün değildir. Eski Mısırın köklü iklim değişikliklerine ve dönemsel su ile ilgili felâketlere maruz kaldığı ispatlanmıştır. Bugünkü kronolojik hesaplamalara göre Mısır'da meydana gelen en son su baskım MÖ. l0.000lerde gerçekleşmiştir.
 Sonuçla şunu düşünebiliriz eğer su tarafından tah­rip edilmişse, bu erozyona sebebiyet veren Tufan ya da Tufanlar öncesinde Sfenks'in yapılmış olması ge­rekir.
 Evet, J.A. West'in de söylediği gibi Sfenks'in su nede­niyle zarar görmüş olması öncelikle bu yapının Tufan önce­sinde yapılmış olduğunu göstermektedir. Çünkü ortaya çıkan tarih, Tufan'ın meydana geldiği tarihe denk gelmektedir. Bu aynı zamanda, Atlantis'in de tarih sahnesinden silindiği tarih­tir.
 Böylelikle ortaya çıkan bu tarihsel veri, Mısır Tarihin'nin de yeni baştan ele alınması gerektiğini bir kez daha göstermektedir. Sadece Mısır Tarihi'ni değil, tüm Dünya Tarihi'ni de...(alıntı)

 

 

Nazan Şara Şatana
 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....