Tarihi ters çeviren yazılar/Kimse Tanrı’yı sevmek zorunda değil; iyilik mecbur olamaz

Sadece uçurumdan düşmemize neden olacağı için kötü sonuç doğurduğu test edilen eylemleri önlemek zorundayız. Bunun dışında iyiliğin peşinden koşmak ve insanları iyiye yöneltmek adına yapılan şeyler doğru değil.

Bazı davranışlar mantığımıza göre doğru olabilir; ama yarattığı sonuçlara da bakmalıyız. Dünyada iyilik olarak ortaya konulan ve bugün de hala kabul gören davranışların yaşamımıza nasıl bir artı değer kattığına bakalım isterseniz. Örneğin en büyük iyilik kaynağı din. Bugün dinlerin insanlığa mutluluk getirdiğini bir kişi bile söyleyemez. Bedel ödenerek elde edilen mutluluk mutluluk değildir. Talas’ta yüz bin kelle gidecek, buna karşılık ben iki rekât namaz kılacağım!

Bizim düzenimizde insanlara dünyanın ve hayatın bilgisi verilecek. Neyi nasıl yaparsa ne şekilde bir sonuçla karşılaşacağı öğretilecek. İsteyenlere (21 yaşından gün aldıktan sonra) Tanrı ve din de öğretilecek. Farklı yaşam seçenekleri isteyenler gurup sayılarının %76 ve üzeri talep onayı ile hayatlarında yeni yaşam sayfaları açabilecekler.

Bunun dışında bilinen bütün yaşam kalıpları yazılı ve sözlü literatürden çıkarılacak. Sen ahlak mı istiyorsun? Kaç kişisiniz? 1000. Bul 760 evet, gel yanıma.

Talep guruplarının (farklı yaşam seçenekleri isteyenlerin oluşturduğu guruplar)edineceği bütün norm davranış kalıpları bu yönteme göre belirlenecek. Yani kişi kendisi tek olarak istediğini yapabilir. Ama uyduğu ya da uyguladığı kalıp onun için mazeret olamaz.

Elbette sakat yönü var bu işin; katiller birleşir, katillik meşru olsun der. Eylemlerin sonuçları test edilip listelenerek negatife atılır. Ve sonuçları test edilerek negatife atılmış konularda demokrasi eşiğini kullanamazsınız.  Burada da %76 demokrasi eşiği kullanılır. AYB (Ana Yönetim Birimi) üyesi, halk ve meslek uzmanlarının katıldığı bu oylamada katılanların %76’sı katillik meşru olsun derse yapacak bir şey yoktur.

İyilik öğretilerinin insanların kişiliklerini bozduğuna inanıyorum. Bir yanda istekler, diğer yanda yasaklar ve sınırlamalar. Yapsa kötü oluyor, yapmasa mutsuz oluyor. Çözüm olarak önerilen şey iradenin kontrol edemeyeceği bir yöntem: Kendini tutsun!

Hayatımızda iyiliğe ve doğruluğa bu kadar ağırlık verilmesi insanları baskı altına alıyor. Ayrıca iyilik ve doğruluk otorite odakları insanlara müeyyide uyguluyor. Yaptığımız ve yapacağımız eylem ve davranışların bir kısmı iyilik/doğruluk adı altında belirlenmiş kategorinin dışında kalıyor. Ama öte yandan bu davranışları da biz yapmak istiyoruz. Zaten iyilik/doğruluk diye tanımladığınız davranışları yapamıyoruz; zorla yapınca da mutsuz oluyoruz. Siz içki yasak demeyin, içki içmenin yanlışlığına (eğer öyleyse) biz kendimiz karar verelim.