Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '06

 
Kategori
Kitap
 

Tarihin tozunu silkelemek

Bir gazetede, bu kitabın Türk tarihindeki gerçekleri yansıtmadığı yönündeki yorumlarını okuduğum bildik yazarların (Sn. Yalçın Küçük ve Sn. Orhan Pamuk) isyan eleştirileri üzerine inceleme, satın alma ve okuma fırsatını yakalamış oldum. Ve hemen öncesinde üzerinde bilgi sahibi olan diğerlerinin, yorumlarına bakarak ilk etapta bir "Kara Murat" klasiği herhalde diye düşündüğüm, hemen sonrasında benim de bu kitabı okumam gerektiğini hissettirecek kadar güzel yazılar üzerine okuduğum bu kitapta tarihin içerisine gömülüp kaldım. Bilgiye açlığım diyebileceğim bir his ile bu kitabın sayfaları arasına girerek bende onlarla birlik olup savaştım. Açlığım çok farklı bir konumda imiş ki bir solukta okuduğum ender kitaplardan biri oldu.

Zaman zaman TV’de eski insanların yaşam tarzlarını anlatan filmler veya diziler vardır. Hatta bu kitabın yazarının senaryosunu yazdığı birkaç dizi daha vardı; seyrederken büyük keyif aldığım...

Büyük ihtimal ile düşünüyorum doğruları kaynaklarına dayandırarak yazmış Sn. Turgut Özakman... Nerde imiş bu kitap şimdiye kadar okumadım diyebileceğim bir kitap oldu. Erdemli insanların, sevgili olarak vatanının kurtuluşunu hayal etmiş insanların, savaşın kahramanlarının 3-5 kişiden ibaret olmadığının öyküsü...

Bitirince kitabı, yakın Türk tarihi ile bilgilerimin eksikliğini o kadar hissettim ki... Bizim gibi tarihinden bihaber toplumun yetiştirdiğinin; sorumsuz, milli duygulardan yoksun, gelecek kaygısı olmayan, batıyı her zaman kendinden üstün gören bir gençlik olması muhtemeldir zaten...

Kurulduğundan bu yana; gelişen teknolojiye ayak uyduramayarak hastalanmasından hemen öncesine kadar neredeyse tüm dünyaya hükmetmiş Osmanlı İmparatorluğu'nun hasbelkader 1. dünya savaşından yenik çıkması ile birlikte işgal edilerek parçalanmasını, zamanın hatta günümüzün de emperyalist ülkeleri tarafından paylaşılmasını, bunu içine sindiremeyen Türk Milletinin, kendini düşünen, batılı devletlere şirin gözükmeye çalışan, kendi ulusunu ve değerlerini küçültmeye çalışarak gündemde kalmaya ve yerini korumaya çalışan iç hainlere rağmen, önce çeteleşerek sonrasında ise ordulaşarak, yediden yetmişe kadın erkek demeden herkesin tek yumruk olarak mücadelesini, bu ülkenin nasıl kurtarıldığını, bu milletin küllerinden nasıl doğduğunu anlatan olmazsa olmazların baş tacı olması gerekli bir roman, bir edebiyat klasiği, bir tarih kitabı, bir belgesel, bir kaynak kitap, bir başucu kitabı... Gerçek anlamı ile çorapsız, potinsiz, elbisesiz disiplinsiz askerlerin emperyalizme direnecek kadar çılgınlığının öyküsü... Benim gibi binlerce insana üç-beş günde olmuş gibi aktarılmış ama beş yıllık savaşın en ince detaylarına kadar anlatıldığı destansı bir başyapıt...

Kurtuluş sonrasında ancak kendi taraflarını tutabilen birçok yazarın beylik Avrupa sözlerinden, 50 kuruşunu yardım diye veren küçük çocuğun hikayesinden, İngiliz ve Fransızların kontrolündeki İstanbul’un silah depolarından ancak filmlerde izleyebileceğimiz entrikalarla kelle koltukta Anadolu’ya silah kaçıranlardan, düşmanının rütbeli-rütbesiz askerlerine selam vermemek için mesleğinden ayrılan teğmenin hikayesinden, Rusya’dan Anadolu’ya yunan gemilerinin arasından gizlice mühimmat taşıyan Rüsumat gemisi ve kaptanının akıl almaz hikayesine, Padişahın ve eniştesi Damat Ferit paşanın o günlerdeki tutumlarından, isteklerinden, fikirlerinden, koskoca Sadrazamın kendi memleketinde İngiliz trafik polisi tarafından tutuklanmasının hikayesinden, cepheye durmadan mermi taşıyan köylülere kadar tüylerinizi diken diken yapacak, süngünün mermiyi, kağnının kamyonu ufaladığı bir destan...

Gerek Kütahya-Eskişehir, gerek Sakarya, gerekse Büyük Taarruz savaşları anlatılırken nerdeyse bölük bölük tüm hareketler ayrıntılı bir araştırmayla incelenmiş, karşılıklı yapılan tüm taktik oyunları gözler önüne serilmiş ve okurken gerçek bir savaşın içinde yaşamanız sağlanmış. İzmir’den Ankara’ya kadar kurulan bütün cephelerde şiddetle yaşanan çatışmalar, savaşın komutanları, verilen emirler, hücumlar, savunmalar ve ölümler bütün detayları ile anlatılmış. Biran varoluşun veya bir anlık yok oluşun kaynaklara dayalı olarak anlatıldığı bir baş yapıt bu kitap...

İsmide hayli ilginç ve böyle bir kitap hissi uyandırmıyor ilk duyuşta: Şu Çılgın Türkler... Eksiğinin veya fazlasının veyahutta tarafsız olmamasını bir insan olarak kabul ederim zaten...

Ziyadesiyle keyifli, okumanızı tavsiye ederim.

 
Toplam blog
: 37
: 557
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

2006 itibarıyla 36 yaşında, yolun yarısını geçmiş bir inşaat mühendisiyim. İşim ve ailem herşeyimdir..