- Kategori
- Tarım / Hayvancılık
Tarım ürünleri ithalatı

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü' nün (FAO) Gıda Fiyatları Endeksi nisan ayında, bir önceki aya göre küçük bir artışla 232 puan oldu. Gıda Fiyatları Endeksi, Mart ayında 230 puan düzeyindeydi. Gıda fiyatları endeksi 2010 yılı Nisan ayındaki endeksin % 36 üzerinde gerçekleşti. Hızla artan nüfus, doğal afetlerin üretimi olumsuz yönde etkilemesi yanında Hindistan ve Çin gibi hızlı nüfus artışı olan ülkelerde zenginleşen orta sınıfın tüketim taleplerinin artması dünyayı içinden çıkılmaz bir gıda krizine doğru götürmektedir. Bu gerçeği artık tüm dünya ülkeleri ve yöneticileri kabul etmektedir. 1980’ li yılların başında Türkiye’ nin tarım ürünleri ihracatı 2 milyar dolar iken, tarım ürünleri ithalatı ise sadece 50 milyon dolar civarında idi. 30 yıl sonra, 2010 yılında gerçekleşen tarım ürünleri dış ticaret rakamları, Türkiye’ nin net bir ithalatçı olduğunu ortaya koymaktadır. 2000 yılında tarım ürünleri ihracatı 1.659 milyon dolar, ithalatı ise 2.123 milyon dolar, tarımsal dış ticaret açığı 464 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2005 yılında tarım ürünleri dış ticareti 528 milyon dolar fazla verdi.Tarım ürünleri ihracatı 3.329 milyon dolar, ithalatı ise 2.801 milyon dolar oldu. Tarım ürünleri dış ticaretindeki sorun 2007 yılında başlamış olup, halen daha devam etmektedir. Türkiye 2007 yılında 916 milyon dolar açık vermiştir. 2008 yılında ise 2.455 milyon dolar açık vererek Cumhuriyet tarihindeki en yüksek düzeye ulaşmıştır. 2007 yılında gerçekleşen 4.640 milyon dolarlık tarım ürünleri ithalatının 973 milyon doları hububat yani temel besin maddesi ithalatıdır. Türkiye 2010 yılında yine Cumhuriyet tarihindeki en yüksek tarım ürünleri ithalat rakamlarını gerçekleştirmiştir. 2010 yılı tarım ürünleri ithalatı 6.457 milyon dolardır. Bu yılda canlı hayvan ve et ithalatının yanı sıra kurbanlıklar dahi ithal edilir duruma gelinmiştir. 2010 yılı tarım ürünleri dış ticaret açığı 1.837 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu tablonun oluşmasında, dünyada gıda arz ve talebini olumsuz etkileyen gelişmelerin yanı sıra, Türkiye’nin 1980 yılı sonrası tarım sektörünü kontrolsüz bir şekilde dış ticarete açmasının da etkileri bulunmaktadır.Bu kapsamda, ‘’ daha ucuzunu ithal ederek ihtiyaçları karşılarız’’, düşüncesiyle oluşturulan politikaların yanlışlığı yıllar sonra ortaya çıkmıştır. Halkın en temel besin ihtiyaçları artık ithalat ile karşılanabilir olmuştur.
Ulaşılan sonucun önemi, dış ticaret açığı verilmesinden çok halkın gıda güvenliğiyle ilgili bulunmaktadır. Uluslar arası yardım kuruluşu olan Oxfam tarafından 17 ülkede yapılan araştırmaya göre, insanlar gıda fiyatlarındaki artışlar nedeniyle beslenme alışkanlıklarını değiştirmektedirler. Kenya’ da anketi yanıtlayanların % 76 ‘ sı beslenme alışkanlıklarını değiştirdiklerini, bu yüzdelikte yer alan kişilerin % 79 ‘ u bu değişikliğin nedeni olarak gıda fiyatlarındaki artışı göstermişlerdir. Bunun yanında Batı ülkeleri ve ABD’ de yaşayanlar arasında da sürdürülen bu ankete katılanların % 55’ i gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle son iki yılda aynı gıda maddelerini alamadıklarını belirtmişlerdir.Bir zamanlar gıda stoklarına sahip olan ülkelerde bu sonucun ortaya çıkması son derece düşündürücüdür. Oxfam Yönetim Kurulu Başkanı Jeremy Hobbs, bu konu hakkındaki değerlendirmesini, ‘’Besin düzenlerimiz hızla değişiyor ve pek çok insan için bu en kötüye doğru bir değişimdir. Çok sayıda insan, özellikle dünyanın en fakir ülkelerindekiler, yükselen gıda fiyatları nedeniyle yedikleri miktarları veya kalitesini azaltmaktadırlar.’’ diye özetlemiştir. Tüm bu veriler gıda güvenliğinin önümüzdeki yıllarda önemini artıracağını göstermektedir. Kaldı ki, pek çok ülkede buğday, mısır ve şeker pancarı gibi ürünler enerji üretimi için kullanılır olmuştur. Ülkemizin doğa koşulları her türlü tarım ürününü üretmeye uygundur. Bu nedenle, serbestleştirme, özelleştirme, kuralsızlaştırmaya yakın tarım politikaları yerine halkın gıda güvenliğini temel felsefe alan politikaların uygulanması günümüzde kaçınılmaz olmuştur. Tarım ürünleri dış ticaretine sadece kar zarar hesabı olarak bakılmamalı, üretemediğimizi ucuza alırız ucuzluğundan kaçınılmalıdır. Belki de, zaman gelecek petrolden ziyade tarımsal üretim gücüne sahip ülkeler ön plana çıkacak, söz sahibi olacaktır.