Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '12

 
Kategori
Siyaset
 

Tartışmaya son nokta! M. Kemal Paşa Samsun’a hangi görevle gitti?(12)

Tartışmaya son nokta! M. Kemal Paşa Samsun’a hangi görevle gitti?(12)
 

"Adalet topaldır,ağır yürür fakat gideceği yere er geç varır."


“İstanbul hükümeti görünüşte onu doğudaki askeri kuvvetlerin terhis edilmesi göreviyle buraya göndermişti, ama gizli görevi bunun tam tersiydi.” (1) Şimdi de bu iddianın belgelerini sunalım.

Kaynak 1; ”İrade-i Milliye” gazetesi, 14 Eylül 1919 tarihli nüshasında yer alan bir telgraf

Telgrafı Çeken; ”Üçüncü Ordu Müfettişi, Yaver-i Hazret-i Şehriyarileri Mustafa Kemal”,

Çekilen kişi “Zat-ı Şahane” yani Sultan Vahdettin, çekildiği yer Havza. Tarih 14 Haziran 1919.

-Mustafa Kemal Paşa, son görüşmelerini hatırlatıyor padişaha ve şöyle diyor:

-“ Huzurdayken İzmir’in işgali karşısında “pek mahzun olan” kalbinizin “bu nokta-i necâta ait ilhamatı”nı, yani ülkenin sizin öncülüğünüzde millî mukaddes bir kudretle kurtulacağına dair verdiğiniz ilhamları şu an gibi hatırlıyorum. Sizin “ilkâ”nızdan, (fikrimi çelmenizden) aldığım imanın azmiyle görevime devam ediyorum...”  (1)

...

Kaynak 2; İslam, Milliyetçilik ve Modernlik, 1789-2007, Carter V. Findley , I.BASKI  2011, İstanbul

Ve Yazara göre MİLLİ MÜCADELE (1919-1922)

“Türkiye’de Milli Mücadele eş zamanlı iki mücadeleden oluşuyordu. Bunlardan ilki;

-Birleşmiş bir milliyetçi hareket yaratmak için verilen siyasal mücadeleydi.

-Diğeriyse, doğuda çarpışmalar olsa da, esas olarak Batı Anadolu’yu Yunanlardan kurtarmak için verilen askeri mücadeleydi.

Şaşırtıcı olan. Büyük Savaşta oran olarak Fransızların ve Almanların kaybettiğinin dört katı kadar insanını kaybeden bir halkın bu mücadele için karizmatik bir lider bulmasıydı.

Bu olgu, bu olayların tarihinin yazılma biçimini önemli ölçüde etkiledi.

Yine de bu hikâye tek bir kişiye ait değildir ve onunla başlamamıştır

Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan hemen sonra üst düzey İttihat ve Terakki liderleri ve Ermeni katliamlarına en çok karışmış olanlar istifa ettiler ve yargılanmaktan kurtulmak için İstanbul’u terk ettiler.

Buna karşın meclis, ordu ve bürokrasi hâlâ İttihatçılarla doluydu.

İttihat ve Terakki önderliği, savaş boyunca, Türklerin yaşadığı bölgelerde milli bir direnişe temel oluşturabilecek, perde arkasında faaliyet gösteren örgütlenmeler oluşturmak için çalışmıştı.

Enver Paşa ise, kendisi için tipik olarak, 1918’de biten şeyin, mücadelenin sadece ilk aşaması olduğunu düşünmekteydi.

Savunduğu Pan-Türkizm, onu Orta Asya’da Bolşeviklere karşı savaşan Orta Asyalı Türk çetecilerin başında donkişotvari bir ölüme götürecekti (1922).

Savaş sırasında Enver ve Talat Paşalar Teşkilat-ı Mahsusa’yı Anadolu’nun dört bir yanında silah depolamakla görevlendirmişti.

Ateşkesten sonra Umum Alem-i İslam İhtilal Teşkilatı adıyla yeniden örgütlenen bu teşkilat, çetecileri harekete geçirmek üzere kırsal kesime temsilcilerini gönderdi. Bu çetecilerin çoğu, zaten savaş sırasında cemaatler arası şiddet olaylarına karışmıştı.

1918’de İttihat ve Terakki liderlerinin savaş sonrasında güvenliklerini sağlamak ve Anadolu ve Kafkaslarda direniş olanaklarım güçlendirmek amacıyla Karakol Teşkilatı kuruldu.

İttihat ve Terakki tehdit altındaki bölgelerde savunma savaşına kitlesel bir temel sağlamak amacıyla mahalli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurdu.

Bunların her birinin amacı bulundukları yerin Türklüğünü kanıtlamak ve Wilson’un on ikinci ilkesinin imparatorluğun “Türk kesimine” tanıdığı “egemenlik” hakkını savunmaktı.

Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri kısa zaman içinde geniş bir örgütlenme ağı oluşturdular 1920 itibariyle bu cemiyetler genellikle ittihatçılarla dolu olan ama dini liderlerin, eşrafın, toprak sahiplerinin ve tüccarların da katıldığı yirmi sekiz kongre topladılar.

Son iki gruba mensup olanların çoğu savaş döneminde devlet işlerinden kazanç elde etmiş insanlardan oluşuyordu. Birçoğu da, kovulan ya da öldürülen Rum ve Ermenilerin mallarını (emval-i metruke, terk edilmiş mallar) ele geçirmiş olan kimselerdi.

Böylelikle muhafazakâr Müslüman mülk sahipleriyle askeri-bürokratik aydınların çıkarları bir kez daha kesişmiş oldu.

Yunan işgali bu ittifakı ve onun çok daha ötesine uzanan bir kitlesel milli seferberliği pekiştirdi. Milli mücadelenin askeri aşamasında. Batı Anadolu Türklerin kendi kaderlerini tayin etmek için savaşmak zorunda oldukları tek yer değildi.

Aynı şekilde, mücadeleye sokabildikleri beşeri kaynaklar sadece Müdafaa-i Hukuk cemiyetlerinden ibaret de değildi.

Türklerden ve öbür Müslüman muhacirlerden oluşan başıbozuk çeteler hâlâ ortalıktaydı. Bir süre için onlardan faydalanmak gerekecekti. Ne var ki çeteler disiplinden yoksundu. Ayrıca bazı karmaşık siyasal sebeplerden ötürü Kafkas muhacirlerinin milliyetçi davaya olan bağlılıklarından emin olunamıyordu.

Ordunun terhis edilmesi güya devam ediyor  olsa da, Osmanlı ordusu hâlâ ayaktaydı ve doğuda en etkili güçtü.

Milli Mücadele karizmatik liderini işte tam bu noktada kazandı.

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndaki en başarılı komutanı olan Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919da Karadeniz’deki Samsun limanına vardı.

İstanbul hükümeti görünüşte onu doğudaki askeri kuvvetlerin terhis edilmesi göreviyle buraya göndermişti, ama gizli görevi bunun tam tersiydi.” (2)

*    *   *

Benzer konuların işlendiği üç eserdeki bir ortak noktanın açıklanması gerekmektedir;

-NUTUK, Mustafa Kemal Paşa,

-Modern Türkiye’nin doğuşu, Bernard Lewis,

-Modern Türkiye Tarihi, Carter V. Findley

Bu üç eserde, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a gönderilmesinin (1919 yılının öncesinin) hikayesi bulunmamaktadır.

www.canmehmet.com

Devam edecek

-Vahdettin Anadolu’ya neden geç-e-medi?

Resim;İnternet ortamından alınmıştır.

Kaynaklar;

(1) Irâde-i Milliye gazetesi, Heyet-i Temsiliye’nin Sivas’ta çalışmalarının sürdürdügü 8 Eylül 1919-13 Aralık 1919 tarihleri arasında 16 sayı yayınlanmıştır. Ankara’da, Heyet-i Temsiliye yayın organı Hâkimiyeti Milliye (10 Ocak 1920) tarihinde yayın hayatına katılmıştır. Bu iki zaman dilimi arasında Irade-i Milliye dört sayı daha yayınlanmıştır. Hâkimiyet-i Milliye’nin yayınlanmasından iki gün sonra (12 Ocak 1920) Irâde-i Milliye’nin 20. sayısı neşredilmiştir. Milli Mücadele’nin yeni yayın organı, Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin (10 Ocak 1920) tarihinde yayınlanmasına kadar geçen zaman zarfında Irâde-i Milliye gazetesinin ulusal kimliğini muhafaza etmiştir.” Kaynak; Dr. Fatih M. DERViŞOGLU

İrade-i Milliye , 4 Eylül 1919 yılında Sivas Kongresi’nde alınan kararla çıkarılan ilk gazete. İlk sayıda, gazetenin yayınlanmasından 10 gün önce toplanan Sivas Kongresi’nde Mustafa Kemal Paşa’nın Kongreyi açış nutku ile Padişah’a, Sadrazam’a ve İtilaf devletlerine çekilen ariza ve muhtıralar yer almaktadır. Anadolu’da başlayan kurtuluş hareketinin yayın organı olan “İrade-i Milliye”  Mustafa Kemal’in çalışmaları sonucunda Sivas’ta çıkmıştı.  Sivas Valisi Elhaç Ahmet İzzet Paşa tarafından 1878 yılında tesis edilen vilayet matbaası milli mücadele döneminin ilk gazetesi olan İrade-i Milliye’nin basım yeri oluyordu. İrade-i Milliye” gazetesinde yazılanlar. Kuva-yı Milliye dönemine ait çok önemli ve dikkatlerden kaçmış beyanlar ve telgraflar, haberler, sıcağı sıcağına tepkiler, en azından Ankara’ya gitmeden önce Mustafa Kemal tarafından yazılan başyazılardır.

(2) MODERN TÜRKİYE TARİHÎ, İslam, Milliyetçilik ve Modernlik, 1789-2007, Carter V. Findley , I.BASKI Ekim 2011, İstanbul. Yazarın Alıntıları; Zürcher, Turkey, s. 138-39,147-52; Mango, Atatürk, s. 220-52; Zürcher, Unionist, s. 106-17

Carter V. Findley Kimdir?

ABD'li Osmanlı tarihçisi Prof. Dr. Carter V. Findley yüksek öğrenimini Yale Üniversitesi'nde tamamladı. Columbia ve UCLA üniversitelerinde öğrenimine devam ettikten sonra, doktorasını Harvard Üniversitesi'nden 1969 yılında aldı. 1987 yılında profesör unvanı alan Findley, 1981-1982 yılında Princeton Institute For Advanced Study'de misafir üye, 1994 Mayıs ayında Paris'teki Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales'de ve 1997 Aralık ayında Bilkent Üniversitesi'nde misafir profesör olarak görev yaptı. 1972 yılından beri Ohio State Üniversitesi'nin Tarih Bölümü'nde öğretim üyeliği yapmaktadır. Üniversitenin sahip olduğu Osmanlı ve Türk tarihi programı Kuzey Amerika üniversiteleri arasında en iyilerindendir. Profesör Findley ayrıca Ohio Eyalet Üniversitesi'ndeki Dünya Tarihi programının kurucularındandır. 
İngilizce, Türkçe ve Fransızca dillerinde yayımlanmış birçok akademik makalesi vardır.
2009 yılında Yale Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlanan kitabı iki büyük ödüle layık görülmüştür.

Türkçe yayımlanan diğer eserleri: Osmanlı Devleti'nde Bürokraitk Reform: Babıali, Kalemi'den Mülkiye'ye Osmanlı Memurlarının Toplumsal Tarihi, Ahmet Mithat Efendi Avrupa'da, Dünya Tarihinde Türkler.Alıntı; http://www.timas.com.tr/yazarlar/carter-v--findley.aspx

Yazarın iddiası ile ilgili alıntıladığı kaynaklar;

1) Zürcher, Turkey, s. 138-39,147-52;

-Prof. Dr. Erik-Jan Zürcher Kimdir?Yakın Türkiye tarihi hakkında araştırmalar yapan Hollandalı tarihçi. Leiden Üniversitesi’nde Türkiye Etütleri Bölümü başkanlığı yapmış ve bu üniversitede halen yarı-zamanlı profesör olarak görev yapmaktadır. 2008 yılından beri Amsterdam'da bulunan Uluslararası Sosyal Tarih Enstütüsü başkanlığı görevini yürütmektedir. Yakın Türk tarihi hakkında birçok makale ve kitabı vardır.(wikipedi)

2) Mango, Atatürk, s. 220-52;

-Andrew Mango Kimdir? İstanbul’da doğdu. Dil öğrenimini, Londra’daki School of Oriental Studies’de Farsça ve Arapça öğrenerek geliştirdi. Büyük İskender olayının İslamiyet içinde yer alan biçimleri üzerine yaptığı araştırmayla doktorasını verdi. 1947’de öğrenciyken katıldığı BBC’de on dört yıl boyunca Türkçe Yayınlar bölümünün yöneticiliğinde bulundu. Burada Güney Avrupa ve Fransızca Yayınlar Müdürüyken 1986’da emekliye ayrıldı. O günden bu yana, bütün çalışmalarını Türkiye’yle ilgili konularda araştırmalara ayırıyor. Sık sık Türkiye’yi ziyaret eden Andrew Mango Londra’da oturuyor. Mango’nun, Türkiye’yle ilgili ilk yazısı 1957 yılında Political Quarterly adlı dergide yayınlandı... Türkçe’de Atatürk (Modern Türkiye’nin Kurucusu) 2000 yılında yayımlandı.

Uzman bir yazar, nesnel bir yapıt:işte Atatürk´ün yaşamı ve mücadelesi!… İstanbul doğumlu İngiliz yazar Andrew Mango, beş yılı aşkın bir süre yaptığı araştırmalar sonucu, bu yapıtla kapsamlı ve nesnel bir çalışma ortaya koyuyor. Türkiye´nin bağımsızlığı ve varoluşu yolunda Atatürk gibi bir liderle yakaladığı olağanüstü şansı irdeleyen yazar, onu salt lider özellikleriyle değil, yakın çevresi ve insan ilişkileriyle de yansıtmayı başarırken, dönemin toplumsal yapısı ve güç dengelerine de açıklık kazandırıyor. Prof. Geoffrey Lewis Atatürk için “O, tek bir insanın neler yapabileceğini gösteren 20. yüzyılın olağanüstü lideri“ diyor. Evet, kitleleri ardından sürükleyebilen, insanları birbirine kenetleyebilen siyasal bir önder… Ancak sonuçta Atatürk de herkes gibi bir insan… Karizması, zaafları, kadınlarla olan ilişkileri, dostlukları, nefretleri, iyilikleri ve hatta kıskançlıklarıyla bir insan… Mango, bu olağanüstü çalışmasıyla, Atatürk´ü işte bu yönleriyle daha bir yakınlaştırıyor bize. Bu basımda Saltanat ve Cumhuriyet dönemine ilişkin tüm yazılı kaynaklara ulaşılmıştır. Çoğu eski yazı birçok belge aslında olduğu gibi aktarılmış, döneme özgü söyleyiş ve ifade özellikleri korunmuştur. (Kaynak; Remzi Kitabevi)

3) Zürcher, Unionist, s. 106-17 (Yukarıda bilgi verilmiştir.)                                             

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..