- Kategori
- Siyaset
Tartıştığımız konuya bakın...

sihemtachouliusta. Musa Kart /Cumhuriyet
“İlkokul öğrencisinin kendi isteği ile başörtüsü takması gibi bir şey söz konusu olamaz. Bu konuda karar verecek yaşa geldiğinde kararını verir.”
Bu sözler Cumhurbaşkanımızın eşi Hayrünnisa Hanımefendiye ait...
Türban üniversiteden liseye ve ilköğretime doğru kayma eğilimi gösteriyor...
Benim dikkatimi çeken, karar verecek yaşın kaç olduğu ve ne anlama geldiğidir...
Diğer bir merakım da, o yaş hangi yaşsa, bu yaşa gelince kızlarımız hangi özgür iradeleriyle ne yapacaklarına karar verebiliyorlar?
Gelelim yaş üzerine fikir yürütmeye...
13 yaşında evlenen demiyorum, evlendirilen kızlarımız, kendi özgün ve özgür iradeleriyle mi bu kararı veriyorlar...
Başbakanımızın eşi Emine Erdoğan Hanımefendiye, gençlik döneminde ağabeyi tarafından zorla başının kapattırıldığını, türban taktırıldığını, Emine Erdoğan Hanım'ın bu baskı karşısında günlerce ağladığını içine kapandığını, basına yansıyan yazılardan biliyoruz...
Kimse kimseyi kandırmasın... Ülkemizde kızlarımızın, kadınlarımızın her hareketine erkekler yön veriyor...
Çocuk yaşta evlendiriliyorlar, satılıyorlar, sigortasız çalıştırılıyorlar, seks kölesi yapılıyorlar... Hangi okula gideceklerine veya gitmeyeceklerine erkekler karar veriyor... Başlarının kapatılması kararını da erkekler veriyor... Ondan sonra geçiyoruz ekranların karşısına türban takmanın özgürlükle eş değer olduğunu savunuyoruz...
Sahi karar verme yaşından ne anlaşılıyor...
Karar verme yaşı buluğ çağı olarak mı düşünülüyor...
Yoksa on sekiz yaş olarak mı düşünülüyor...
Türban, cinsel tabular, cinsel objeler içinse, dinimiz de buluğa ermeyi bir ölçü olarak alıyorsa, ülkemizde kız öğrenciler bölgesel iklimsel farklılıklara göre on yaşından itibaren buluğ çağına ermeye başlıyorlar... Bu yaş grubunun öğrencileri de ilköğretimde okuyor oluyorlar... O zaman bu öğrencilerin de türban takması gerekiyor... Özgürlükse özgürlük, üniversitedeki öğrenciye tanınan hak, ilköğretim ve lisedeki öğrenciye de tanınamaz diye bir şey olamaz!... Zaten sonunda geleceğimiz veya getirilmek istenilen sonuç da budur...
Takiyeye gerek yok. AKP iktidarı döneminde çok önemi bir oranda türbanlı artışı olmuştur... Dört kata kadar çıktığını belirten araştırmalar da var... Zaten sokağa çıktığınız zaman bunu rahatlıkla fark edebiliyorsunuz...
Türban serbestliği üniversitelerde gerçekleşirse, sıra lise ve ilköğretim okullarına kadar yaygınlaşır... Tüm kamu ve kamusal alanlar türbanlılarla dolar... Başı açık kızlarımızın kamusal alanlara okullara girmesi zamanla zorlaşır... Bunu gözlemlemek o kadar zor değildir... Bunun örneğini Mısır yaşadı... 1950’li yıllarda üniversitelerinde tek tük türbanlı öğrenci varken, 1970’li yıllarda %35’lere, bugünlerde ise % 80'lere yükselmiştir. Başı açık olarak üniversitede çalışan akademisyenlere ve öğrencilere sokak kadını gözüyle bakılmaya başlanmıştır...
Dilim varmıyor ama ne yazık ki, ülkemizi de aynı sonuç bekliyor...
Birbirimizi kandırmayalım ve dürüst olalım. Türban siyasal İslam’ın ilk ayağıdır. Gerisi gelecektir... İş işten geçtikten sonra ah vah etmenin bir anlamı kalmaz... Bunu eleştirecek cesaretimiz de kalmaz...
Kızlarımız büyüdükçe türban takmaya kendilerinin karar vereceği gibi göreceli ve ilkesiz bir anlayış bizi Siyasal İslam’ın kucağına atacaktır... Büyümekten kimin ne anladığını da iyi sorgulamak gerekiyor...
Türban, Siyasal İslam’a geçişin ilk merdiven basamağıdır... Ödün verilirse gerisi de gelecektir... Başta CHP olmak üzere Atatürkçülerin, yurt severlerin, çağdaş anlayıştaki vatandaşlarımızın buna karşı çıkmaları gerekmektedir...
Zorla okuldan alınarak evlendirilenlerin, ailelerinin baskılarıyla türbanlananların özgürlüklerden demokrasilerden bahsedebilmeleri için önce kendileriyle yüzleşmeleri gerekmektedir... Ülkemizin bu tip akıllara ve demokrasi derslerine ihtiyacı yoktur...Bizim yolumuz ; Atatürk'ün çizdiği aydınlık yoldur. Bu yolu daha çok aydınlatıp, çağdaş uygarlığın üstüne çıkabilmektir...
Ve geldiğimiz bu noktada, ilköğretim okullarında türbanı konuşuyor ve tartışıyorsak, vay halimeze demek gerekir !...