Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '19

 
Kategori
Öykü
 

Tavuk Döba'nın Öğüdü

……………

Tavuk Döba:

 - Ey Karbeyazı Gülibik!

Sen gençsin, güzelsin. Her gün gıdaklayarak yumurta takasına çıkıp; iri, süt beyazı yumurta yumurtluyorsun. Ancak benim, senin ve diğer tavuklar için zaman su gibi akıp gidiyor. Bir de bakmışsın ki ihtiyarlamışız.

Karbeyazı Gülibik iyi bil ki, yaşlanan bir tavuğun vücut dengeleri yavaş yavaş bozulmaya başlar. Gençliğinde yaptığı yumurta sayısı kadar yumurta yapamaz olur. Senin bileceğin çok az yumurta yapar. Yediği yeme karşılık az yumurta yumurtlayan tavuk durumuna düşer. Sahibine göre, işe yaramaz tavuk haline gelir. İşte o zaman, yaşlı tavuğun zihnini bir düşünce sarar. Kısa bir zaman sonra sahibi tarafından ya kesilip tencereye sokulacağını ya da satılacağını, satın alan kişi tarafından da kesilip tencereye konacağını düşünür.

Ömür yolunun sonuna yaklaştığını, öteki dünyaya daha yakın olduğunu düşünür. Yaşlı bir tavuk olarak daha şimdiden öteki dünyaya, orada, olup bitecek olanlara kafa yorar. Kuşku, korku içinde bu güne kadar hangi tavuğa, pilice, civcive kötülük yaptığını araştırmaya başlar. Yaşamış olduğu hayatı gözden geçirerek kimlerin önündeki yemleri haksız olarak kapıp yemiş olduğunu düşünür. Uyurken bile küçücük bir civciv gibi gecenin bir yerinde, uykusundan korku ile uyanır. Umutsuz bir bekleyiş içine girer. Her günün gündüzü ile gecesi bu bekleyişte kendisine zehir olur,  dedi.

Tavuk Döba:

 - Ancak, dedi.

- Bilerek haksızlık yapmadığını, haramda uzak durduğunu bilen bir tavuğun içinde ölümden sonraki hayat için her zaman tatlı bir umut bulunur. Öyle ki bu umut, onun doğrularla geçmiş olan gençliğinde, orta yaşlılığında beslenen ve korkusu olmayan tatlı bir umut... , dedi.

Tavuk Döba kısa bir süre durakladı. Sanki zihninde bir şeyleri tartışıyormuş gibi bir hali vardı. Birden ışık saçan canlı gözlerini Karbeyazı Gülibik’ in gözlerine dikti. Gözlerini Karbeyazı Gülibik' in gözlerinin içinde eriterek:

-Ey Karbeyazı Gülibik! Tüm bu anlattıklarımdan sonra bir kardeşin, bir ağabeyin olarak sana öğüdüm şunlar olacaktır, dedi. Sözüne devamla;

- Öncelikle zamanını iyi kullan,

- Ölçülü yaşa,

- Ne yaparsan yap helalından para kazan,

- İsrafçı olma, paranı dikkatli harca,

- Ölün dirin için para biriktir,

- Sen, sen ol öteki dünyaya korku ile gitmemek için gençliğinde ve orta yaşlılığında hiçbir horozu, tavuğu, pilici, civcivi aldatma,

- Önlerindeki yemi kendine mal edip, haksız olarak aşırma,

- Her sözünün arkasında dur,

- Başkalarına yalancı çıkma,

- Eğer ticaret yapıp zengin olursan da zenginliğini dengeli yaşa,

- Biriken paranı başka horozlara, tavuklara, piliçlere iş, aş sağlamak için kullan,

- Bu dünyada onların hayır duasını al,

Senin için söylediğim bu sözlerimi bir kere daha kafanda iyi tart. Aklına yatıyorsa sözlerimi yabana atma, ” dedi.

Tavuk Döba yattığı yerde ayağa kalktı. Kanatlarını bir yukarı bir aşağı birkaç kere çırptı. Sonra kendini titreterek silkindi. Kanatlarına, teleklerine ve tüylerine bulaşmış tüf kaya kisi olan toprağı üzerinden aşağıya akıttı. Karbeyazı Gülibik' e dönerek:

- Ne bileyim Karbeyazı Gülibik. Bunları sana ne diye anlatıyorum ki? Dur, dur sen konuşma. Bu soruma önce ben yanıt vereyim. Bil ki, anlattıklarımı tutarsan, öteki dünyaya giderken korku duymazsın diye anlatıyorum,  dedi.

Ayaktayken arkaya döndü. Kendinin arkasında kalan ve çalı ağacının gölgesinde yukarıdan aşağı doğru hafif eğimli yamaca tünemiş olan tavuklar ile piliçlerden bazılarının uyumuş, bazılarının da uyanık olduğunu gördü. Başını hafiften eğerek uyanık olan tavukları, piliçleri selamladı. Onlarda başlarını eğerek karşılık verdiler. Bir piliç ayağa kalkarak :

- Biz uyanık olanlar hep birlikte sizleri, Karbeyazı Gülibik' e anlattıklarınızı dinledik. Eğer ki sözlerinizi tutabilirsek inanıyorum ki bu dünyada huzurlu yaşar, öteki dünyaya da korkusuz gideriz,  dedi.

Tavuk Döba gülümseyerek genç pilice:

- Çok haklısınız. Görüşlerime katılmanıza, katkı vermenize sevindim ve mutlu oldum. Sizlere teşekkür ederim, dedi.

Genç piliç kalktığı yerine tekrar tünedi. Tavuk Döba önüne döndü. Ayaklarını altına kırdı. Kanatlarını hafiften açarak serin toprağa serdi. Başını Karbeyazı Gülibik' e döndürerek:

- Karbeyazı Gülibik öğle vakti oldu. Hava çok sıcak. Havanın sıcaklığından olacak ki gözlerime uyku geldi. Biraz kestireceğim. Yarın kaldığımız yerde yine konuşmaya devam ederiz. İstersen sen de biraz uyu, dinlen,  diyerek sözünü tamamladı. Çok geçmedi kırmızı renkli göz kapaklarını o canlı, ışık saçan gözlerinin üstüne indirdi.

Ağustos Ayının bu sıcak yaz gününde, yüksek boylu, geniş dallı çalı ağacının serin gölgesinde diğer uyanık duran tavukların gözleri önünde, Tavuk Döba' nın içi geçti, gitti. Tatlı bir öğle uykusuna dalıverdi.

……………….

Tavuk Döba:

 - Ey Karbeyazı Gülibik! Doğruluğun dosta iyilik, düşmana kötülük yapma sanatı olduğunu bil. Açıkçası bu sanatın dost olan horoza, tavuğa, pilice, civcive fayda, düşman olanına da zarar verme sanatı olduğunu anla. Bana göre doğruluk, biraz da özünde; hakkı olan bir horoza, tavuğa, pilice, civcive hakkını verme sanatıdır, dedi.

………………

Tavuk Döba Karbeyazı Gülibik’ e:

 - Karbeyazı Gülibik bazı uzun cüppeli horozlar, tavuklar hatta piliçler var ya işte onlar - rivayet odur ki diye başlayan - uydurma anlatımlarla kendi kümeslerinin yeryüzü cennetini adı cehennem olan gerçek ötesi dünyanın zindanına çevirirler. Bu söylemlerini din adına yaparlar. Bil ki onların doğrular olarak kendi kümes horozlarına, tavuklarına, piliçlerine hatta civcivlerine üst perdeden anlattıkları, söyledikleri her şey gerekçeleri yansıtan doğrular değildir.

Ey Karbeyazı Gülibik!

Sen ki akıllı ve gerçekçi ol. Kırmızı gıdıları kalın olanların anlattıkları ile kendini olmayan günah korkusuna kaptırarak elini ayağını Dünya işlerinden çekme. Kenar, kuytu bir köşede inzivaya çekilip de kendini yalnızlığa itme. Benim söyleyeceğim şu ki; her zaman sen, sen ol. Böylesi uzun cübbeliler ile karakteri kötü olan horozlardan, tavuklardan, piliçlerden ve her türlü kötülüklerden uzak dur. Paran ve zamanın varsa gezi turlarına katıl. Ölmeden önce de Kümesimizin var olan Dünya cennetini doya, doya yaşa,  dedi.

 

Mehmet TURAN

Kızılay / ANKARA, 23.09.2019 – Saat: 15.23

 
Toplam blog
: 47
: 2386
Kayıt tarihi
: 28.10.08
 
 

Mucur / Kırşehir doğumluyum. Uzun süre Maliye Bakanlığı'nda çalıştım. Kabul etmek gerekir ki, Mal..