TBMM, Vodafone Arena olsaydı...

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışı bu. Vodafone Arena'nın değil. Kutlamak gerekiyor. 

Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir araya gelseler; ortaya bir futbol topu koyup birbirlerine pas verseler; Milli Egemenliğimize kastedecek düşmanlara "Gerekirse sizi topa tutarız, ayaklar altına alırız, bu futbol topuyla oynadığımız gibi sizinle de oynarız; akıllı olun!.." mesajı verseler olmaz mı?

Hatta bu organizasyonu 13 gün önce yaptıkları gibi yine Vodafone Arena'da yapabilirler. Bu defa boş tribünlere karşı değil, dosta düşmana karşı, tıklım tıklım dolu tribünlerin tezahüratlarıyla birlikte yapabilirler.

Yapamazlar mı?

***

Bu yıl ki 23 Nisan kutlamama bahanemiz Şehitler.

Egemenliğimiz sürsün diye şehit oldular. Uyansalar bayram kutlamıyoruz diye kahırlarından ölecekler.

Halk kutluyor, Meclisi ise kutlamıyor.

Milletin Meclisi, milletin egemenlik bayramını kutlamak istemiyor.

Yoksa istiyorlar da, kutlayamıyorlar mı?

Milletin meclisindeki vekiller istiyor da, meclisin kontrolünü elinde bulunduranlar yüzünden mi engelleniyorlar? Egemenlik ulusal değil mi yoksa?

Halkın egemenliğini kutlamak isteyenlerle, istemeyenler karşı karşıyalar.

İsteyen vekiller kutlar, biliyoruz ki kutlayacaklar da...

Ama Meclis halkın egemenliğini kutlamıyor. Halkın egemen olmasını istemiyor mu? Yoksa halk artık meclis aracılığıyla egemen olamıyor mu?

***

Bir de bu 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik Bayramı olmanın yanında, Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği yeryüzündeki tek Çocuk Bayramı ya, çocuklarımızın tehlikede olduğu, onlara taciz ve tecavüz vak'alarının ve haberlerinin yoğunlaştığı şu günlerde, çocuklarımızla birlikte bu bayramın gerektiği gibi icra edilebilmesi gerekiyordu.

Her ne şart altında olursa olsun, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı, Devleti ve Milletiyle birlikte "herkes" coşkuyla kutlayabilmeliydi.

***

Ne kadar zor günler geçirdiğimizin farkındayım. Yazımı, Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "Milli Birlik ve Milli Egemenlik üzerine" söylediği bir kaç sözüyle sonlandırmak istiyorum:

“Tarihimizi tetkik ediniz. Türk’ün çektiği bütün felâketler, maruz kaldığı tehlikeler ve musibetler hep kendi öz benliğini, millî varlığını ihmâl ederek nereden geldikleri ve ne oldukları, hangi nesle mensup bulundukları belirsiz bir takım kimseleri kendilerine reis tanıyarak onların şuursuz bir vasıtası olmak mevkiine düşmüş olmasındandır.”

“Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, herşeyden evvel Türkiye’nin istikbâline, kendi benliğine, millî an’anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzûmu öğretilmelidir.”

“Kudretsiz dimağlar, zayıf gözler, hakikatı kolay göremezler. O gibiler Büyük Türk Milleti’nin yüksek seviyesine nazaran geri adamlardır. Fakat zaman bütün hakikatleri en geri olanlara dahi anlatacaktır. Milletimizi vehimlerden kendini kurtarmağa muktedir hale getirmeye çok çalışalım.”

“Millî emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil bütün millet fertlerinin arzularının, emellerinin bileşkesinden ibarettir.”

Mustafa Kemal Atatürk

(((Osman Genç)))